01 Nisan 2019 00:17

Tanrıların gizemli içeceği

Avrupa'nın 500 yıl önce tanıştığı 'tanrıların içeceği' kakao Latin Amerika'da 5 bin yıla dayanan köklü bir kültüre sahip.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

 Kakao deyince akla ilk gelen, genellikle çikolata olur. Avrupa'nın 500 yıl önce tanıştığı 'tanrıların içeceği' kakao Latin Amerika'da 5 bin yıla dayanan köklü bir kültürü anlatır oysa.

Kakao kültürünün beşiği, uzun zamandır Orta Amerika varsayılıyordu. M.Ö. 1500 yıllarında yaşayan Mayalar bile bu 'tatlı fasulyenin' hayranıydılar. Ancak yeni kanıtlar, kakao çekirdeklerinin, hem de sadece içecek olarak değil daha önceleri ve daha da güneyde kullanıldığını gösteriyor.

Köln'deki Çikolata Müzesi'ndeyiz. Hoparlörlerden verilen ses yağmur ormanlarındaki doğal ortamı anımsatıyor. Bu müzik, Orta Amerika’nın yerli halkları tarafından çıngıraklar, davullar veya kamış flütleriyle çalınmış olabilir. Cam vitrindeki sergilerin çoğu, Orta Amerika bölgesinde M.Ö. 3 binli yıllarda yaşayan son derece gelişmiş Maya halklarından geliyor. Bunlar kil figürler, kaseler ve içme kapları. Sergilerden bazıları Hristiyanlık öncesi dönemlere ait. Ve hepsi de o dönemin kültürel tarihine ilişkin izler sunuyor. Bir maymun ve bir kakao ağacının meyvesi, özenle tasarlanmış bir kil çömlek üzerindeki renkli resimde canlandırılmış. Günümüze kadar varlıklarını sürdüren bu maymunlar kakao meyvelerini çalmayı hâlâ çok seviyorlar. Çünkü maymunlar kakao meyvesinin içindeki lezzetli ve tatlı posayı sever. Ve birçok eski Amerikan gemisinde, elinde böyle bir meyveyi tutan maymunların resmi bulunur.

İLAÇ OLARAK KAKAO

Ancak kakao ile yapılabilecek çok şey var. Kölnlü tarihçi Prof. Stefanie Gänger, kakaonun neden Maya'nın ve daha sonra Azteklerin favori içeceği haline geldiği konusunda araştırmalar yapmış. “Geçmişte tıbbi olarak kabul gören ve kullanılan birçok madde var olmuştur. Bunun nedeni bu maddelerin insanı uyarması, konsantrasyonu veya dayanıklılığını arttırmasıdır. Günümüzde, iç huzuru herhangi bir şekilde olumlu yönde etkileyen ilaçlarla aynı özelliklere sahiptirler. Ve kakao da eski dönemde kullanılan bu tür maddelerden biridir. Kakao çekirdekleri, kan damarlarını genişletici, kalbi uyarıcı ve kas gevşetici etkileri olduğu bilinen bir alkaloid olan teobromin içermektedir. Ek olarak, bu doğal maddenin neşelendirici olduğu da saptanmış. Theobromine, 'tanrıların yiyeceği' olarak çevrilebilen tıbbi bir mucizedir. Mayalar da kakaoyu, tanrıların içmeye doyamadıkları bir içki olarak kabul etmişler.”

MAYALAR İÇİN KAKAO
BİR İÇECEKTEN DAHA FAZLASIYDI

Kakao her yerde kolayca yetişen bir ağaç değildi: gelişip büyümesi ve sağlıklı meyveler verebilmesi için en uygun toprak koşullarına, neme ve sıcaklığa ihtiyaç duyar. Bu nedenle kakao çekirdekleri lüks bir ürün olarak kabul edildi. Bir ödeme aracı olarak da kullanıldı. Ölülerin yanına konan değerli mallardan sayıldı veya tanrılara kurban olarak verildi. Kakao çekirdekleri, uzun süre değerli mallar olarak görüldü. 14. ve 16. yüzyıllarda Orta Amerika'da egemen olan Aztekler de bu değerli fasulyeleri göz bebekleri gibi korudu. Azteklerin egemenliğini kabul eden devletler vergilerinin bir bölümünü kakao olarak ödediler. Azteklerin başkenti çok yüksekte olduğundan kakao ağaçlarının yetişmesine uygun değildi. Kakao genellikle tropik bölgelerde yetiştiğinden Aztekler kakao çekirdeklerini ganimet olarak aldılar.

Bonnlu bilim insanları araştırmalarında kakao kelimesini tutarlı bir şekilde temsil eden herhangi bir hiyeroglif bulamadılar. Bir teze göre, kakao Maya sözcüğü değildi. Mayalardan önce yaşayan halkların kullandığı bir sözcüktü. Bu da kakaonun çok önceleri kullanıldığının kanıtı olarak kabul ediliyor.

SANSASYONAL BİR KEŞİF

Kakao kültürü ve tarihi hakkında sürekli yeni bilgilere ulaşılıyor. Bunlardan en yenisi Arkeolog Francisco Valdez liderliğindeki uluslararası bir araştırma ekibinin 2013 yılında Ekvador'daki arkeolojik kazılarda buldukları. Santa Ana la Florida çevresindeki arkeolojik alanı ziyaret eden Bonnlu Arkeolog Dr. Carla Jaimes, kazılar sırasında çeşitli kurbanlarla donatılmış tanrı mezarlarının bulunduğunu belirtiyor. Mezarlarda kakao ürünleri ve bunların artıklarının tespit edildiğini ifade eden Jaimes, minik kakao kaplarının MÖ 3300 tarihinde imal edilmiş olmasının kakonun bilinenden çok önce kullanıldığını kanıtladığına dikkat çekiyor.

KAKAONUN AVRUPAYLA TANIŞMASI

Binlerce yıl önce Aztek ve Mayalarda 'tanrıların içeceği' olan kakao, bugün market raflarında 7'den 70'e herkesin ağzını sulandıran çikolataya dönüşmüş durumda. Kakaonun Avrupa ile tanışması, bundan 500 yıl önce başlayan sömürgeciliğe dayanıyor. Amerika kıtasını keşfeden ve yağmalayan Avrupalıların gemilerine doldurup getirdikleri ganimetler arasında altın, köle ve kahvenin yanı sıra kakao da bulunuyor.

Kakaoyu Avrupa'ya ilk İspanyollar getiriyor ve neredeyse ilk 100 yıl İspanyol zenginleri ve soylularının tükettiği lüks bir içecek olarak kalıyor. İspanyollar kakaoyu şeker, tarçın ve vanilya ile karıştırıp içmekteydiler fakat değişmeyen durum kakaonun lüks, zenginlik ve gücün bir sembolü olmasıydı. Bir içecek olarak çikolata sadece İspanyol burjuvalar tarafından satın alınmaktaydı. Ve popülerlik kazandıkça İspanyollar Ekvator, Venezuela, Peru, Jamaika’daki kolonilerinde kakao ağaçları dikmişlerdi.

İlerleyen yıllarda İtalyan kahve dükkanlarında ve Londra’nın ünlü kulüplerinde kakao yudumlamanın zevki hızla yayılmaya başlar. Ama geniş kitlelerle buluşması için Sanayi Devrimi’ni beklemek gerekti. 1700’lerde kakao yağının bulunmasıyla beraber, katı çikolata yapımının yolu açılmış oldu ve ilk kalıp çikolatalar İngiltere’de üretildi.

Çikolatada devrim niteliğinde gelişme, 1828 yılında Hollandalı Kimyacı Coenraad Johannes Van Houten tarafından kakao presinin icat edilmesidir. Kakao presi kavrulmuş kakao çekirdeklerinden kakao yağını ayırmakta kullanıldı.

1847’de İngiliz çikolata şirketi J.S. Fry&Sons kakao yağı, kakao tozu ve şekerden ilk katı yenilebilir çikolata kalıbını üretmiş, Rodolphe Lindt’te 1879’da çikolata yapma makinasını icat etti. 

Günümüzde Afrika başlıca kakao üreticisidir ve dünyadaki kakao üretiminin yüzde 75'ini sağlamaktadır. Afrika'daki on binlerce köydeki küçük çiftlikler için kakao ekimi önemli bir gelir kaynağıdır. 

Günümüzde çikolata sektörünün küresel büyüklüğü 75 milyar doları aşarken, üretimde adeta dünya markası haline gelen İsviçre, tüketimde de lider durumdadır. Dünyada en fazla çikolata tüketimi kişi başına yıllık dokuz kg ile İsviçre’de gerçekleşmektedir. İsviçre’yi 7.9 kg tüketim ile Almanya izlerken, İrlanda ve İngiltere kişi başına yıllık 7.5 kg tüketim ile 3. ve 4. sırayı paylaşmaktadır.

(Alfried Schmitz'in Neues Deutschland gazetesindeki yazısından derleyen Semra Çelik)

ÖNCEKİ HABER

31 Mart yerel seçimlerinde renkli görüntüler

SONRAKİ HABER

Seçim günü tanzim kuyruğu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...