27 Şubat 2019 05:11

Kadınların eşit ve özgür olduğu bir dünya...

Martla başlar baharın gelişi. 8 Martla beraber de kadınların baharı başlar.

Paylaş

Cemre KAVALA

Kocaeli

Baharın gelişi cemrelerin düşüşüyle başlar derler. Havaya suya toprağa düşer sırayla, havalar sular ısınır, toprakta isyan eden çiçek tohumları parlar, dallar renklenir. Martla başlar baharın gelişi. 8 Mart'la beraber de kadınların baharı başlar. Bir heyecan alır içimizi, kıpır kıpır oluruz. Bir araya gelir hazırlıklar yaparız. Hem kız kardeşlerimizi anarız hem de taleplerimizi, haklarımızı haykırırız bağırarak.  Bu duygularla beraber karşılıyoruz her 8 Mart’ı. Bu sene belki bir farkla. Belki artık ustalaşmaya başladığımız ekonominin idaresi düşündürür bizi belki de yaklaşan yerel seçimler. Şöyle dönüp bakınca krizle beraber bir seçime doğru gidiyoruz. Kimi yerlerde krize karşı sunulan vaatler kimi yerlerde söz sahibi olmak için çalışan kadınlar.

“KRİZ, SUNDUKLARI İLE KADINLARIN HAYATINI İKİ KAT ETKİLİYOR”

24 Haziran seçimlerinden sonra etkisini hissettirmeye başlayan, her geçen gün cepleri daha da yakan bir  ekonomik kriz var. Krizi kabul etmeyen iktidar ve sermayedarlar ceplerini doldururken halk her geçen gün karnını doyuramaz bir hale geliyor. Zamlar her geçen gün katlanıyor, temel tüketim maddeleri karnımızı doyurmak yerine ceplerimizi yakıyor. Kriz, sundukları ile kadınların hayatını iki kat etkiliyor. Kadınlar bir yandan ev ekonomisini idare ederken bir yandan iş hayatındaki eşitsizliklerle mücadele ediyor. Genç kadınlar da nasibini alıyor krizden. Gelen zamlar, yetmeyen harçlıklar derken birçok genç kadın çalışmak zorunda kalıyor. Ders saatleri ile  çalışma saatini ayarlamaya çalışırken yurdun son giriş saatini de kaçırmamak gerek. Bunların yanında evde kalıyorsan evin sorumluluğu da yükleniveriyor sırtına. Üstelik böyle geçen günlere mola olarak şöyle bir çay içeyim, biraz arkadaşlarımla vakit geçireyim desen menüdeki fiyatlar dert oluyor. Yaşanan bu tablo içinde tasarruf etmeye çalışmak ise bir çözüm sunmuyor bize. İktidar da yerel yönetimler de krize karşı çözümler sunmak yerine kendi çıkarları için hareket etmeye devam ediyorlar.

YEREL SEÇİMLERDE KADINLARA YER YOK

Krizin etkisinin arttığı bu koşullarda bir de yerel seçimler bir diğer gündemimiz. Yerel yönetimler halka hizmet sunan, çözüm odaklı, halk hayatını kolaylaştıran yapılar olmalıdır. Günümüzde baktığımızda ise bundan uzak politikalar ile karşılaşıyoruz. Bu alanda kadınlara yönelik hizmetlerin kısıtlı alanlar dışına çıkamıyor. Dikiş nakış kursları, güzellik kursları gibi kurslar dışında kadınların bir araya gelebileceği, sosyalleşebilecekleri bir ortam yaratılmıyor. Parklar, çay bahçeleri ile hala erkeklerin yoğun olarak kullandığı alanlar olarak kalıyor. Türkiye’de yerel yönetimde kadın temsiliyet oranı yok denecek kadar az. Şu an tüm belediye başkanlarının yüzde 2.86’sı kadın. 31 Mart seçimlerindeki aday listelerinde de bundan farklı bir tablo ile karşılaşmıyoruz. Birçok partinin açıkladığı adaylar arasında çok az kadın yer almakta. Adayların vaatlerinde de yer bulamadı kadınlar. Oysa kadınların güvenle yaşayacağı, sosyal kültürel anlamda kendini geliştirebileceği, kadınların hayatını basit bir şekilde kolaylaştırabilecek birçok seçenek sunan yerler yerel yönetimlerdir. Kadınlar için hizmet üreten, kadınlar için çalışan yerel yönetimler olmalıdır. Daha aydınlık sokakların olduğu, kadınların bir araya gelerek sosyalleştikleri, belki bir çay eşliğinde derdini paylaşabilecekleri yerler artmalıdır. Kadınlar kendi ihtiyaçlarına kendileri karar vermelidir.

TALEPLERİMİZ İÇİN BİR ARAYA GELMELİYİZ

Şimdi biz kadınlar için önümüzdeki 8 Mart daha da önemli bir hale geliyor. Hem krizin yükünü sırtlanmak zorunda olmadığımız hem de yerel yönetimlerde daha görünür olduğumuz, söz hakkımızın olduğu bir dünya için önemli. 8 Mart’a giderken yan yana geldiğimiz her kadınla yaşadığımız sıkıntıları, sorunları konuşmalı, bunlara karşı beraber çözüm aramalıyız. Krizin yükünü sırtımızdan attığımız, yerel yönetimlerde söz sahibi olduğumuz günler için bir araya gelmeliyiz. Dönüp bir bakalım şehirlerimize. Biz kadınlar olarak güvenli, sosyal, özgür şehirler istiyoruz. Kadınların yanında olan, kadınlarla birlikte projeler üreten, kadınların sorunlarına çözüm üreten kentler istiyoruz. Bu yüzden bu 8 Mart’ta daha çok bir araya gelmeli, daha çok sesimizi çıkarmalıyız. Yaşanabilir bir kent için, kadınların eşit ve özgür olduğu bir dünya için sınıflarımızda, fakültelerimizde, okullarımızda kız kardeşlerimizle yan yana taleplerimizi dile getirmeli, mücadele etmeliyiz. Kadınların eşit ve özgür olduğu bir dünya kadınların birliğiyle gerçekleşebilir ancak.

ÖNCEKİ HABER

Kentte kadın olmak

SONRAKİ HABER

“Devlet”in tarihinden bugüne: Bu devlet kimin devleti?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa