27 Şubat 2019 05:11

Kadına yönelik baskılar yaşa bakmıyor

8 Mart ABD’nin New York kentindeki bir dokuma fabrikasında hayatını kaybeden 129 kadının anısıdır.

Paylaş

Diren AKSU

Malatya

8 Mart ABD’nin New York kentindeki bir dokuma fabrikasında hayatını kaybeden 129 kadının anısıdır. Dayanılmaz çalışma koşullarına daha fazla tahammül edemeyerek haklarını aramaya, greve giden kadınların nereden çıktığı belirsiz olan o yangında can vermesinin ardından emekçi kadınlarla özdeşleşen 8 Mart bugün bütün dünyada Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmaktadır.

Bu konuyu konuştuğumuz arkadaşlarımızdan Çağla “Günümüzde kadına ve kadın emekçilere gereken değer verilmiyor, kadınlar iş dünyasına giremiyor. Bu da 8 Mart’ın sadece adının olduğunu gösteriyor.” diyen Çağla, “Buna karşın ayakta durabilen, haklarını bilen cesur kadınların iş hayatındaki dik duruşu geleceğe dair umutlarımızı yeşertiyor. Kadınlar yalnız iş hayatında değil özel hayatlarında da cinsiyetçi ayrımlara maruz kalıyor. Taciz ve tecavüz olaylarında kadının suçlanması birçok şeyi açıklıyor aslında. Ya da küfürlerin büyük bir çoğunluğunun kadına ve cinselliğine yönelik aşağılamalarla dolu olması da kadına yönelik şiddetin ve ayrımcılığın bariz örneklerindendir.” sözleriyle kadınlara yönelik ayrımcılığın son bulması ve her alanda çalışma imkânın sağlanması gerekliliğinin altını çiziyor.

DAHA HUZURLU BİR TOPLUM

Ali ise “Toplumumuzda var olan kadın sorunu giderek büyüyor.” diyor. “Maalesef bizler de buna seyirci kalıyoruz. Çok karamsar olmak istemiyorum ama kadına şiddeti araştırma komisyonunda tüm üyelerin erkek olması bizleri fazlasıyla üzüyor.” Önemli olanın bu sorunun üstesinden gelmek için köklü bir değişimle yanlışın ortadan kaldırılması olduğunu düşünen Ali; “Bunun içindir ki gelenekleri, kökleşmiş sabit fikirleri yok edip; kadınların, erkeklerin, çocukların, gençlerin birbirine saygılı olduğu ve kimsenin kimseden üstün olmadığı eşit bir toplum var etmenin zamanı geldi. Bizim gibi düşünenlerin bu baskıyı, tacizi, zulmü, ortadan kaldıracağına daha güzel, daha mutlu, daha huzurlu bir toplum yaratacağını düşünüyorum.” diyor.

FARKLI DÖNEM FARKLI BASKILAR

Sonradan sohbetimize dahil olan Ayşenur, "Eğer Türkiye'de kadınsanız her yaşta toplum baskısına ve sabit fikirlere maruz kalabilirsiniz" diyerek sözlerine başlıyor. Baskıyla henüz çocukken tanıştığını söyleyen Ayşenur, "Daha 8 yaşındayken abimden görüp imrenip bisiklet sürmek istemiştim ve annem bana 'Kız çocuğunun ne işi olur bisikletle' demişti. Yani kadın her yaşta gereksiz ve anlamsız bir baskıya maruz kalır. Önce okulda erkek arkadaşlarınla konuşmana kızılır, sonra 'Öyle giyinme, el alem ne der?' denir.  Sonra evlenirsin 'Evli kadın onu yapmaz, bunu yapmaz' denir. Mutsuzsundur, boşanırsın bu defa 'dul kadın' olmuşsundur, işler iyice zorlaşır. Yani demem o ki giyimimizden tutun da nasıl güleceğimize kadar önceden karar vermiş bir toplumda kadın olmak gerçekten çok zor." diyerek görüşlerini belirtiyor.

ÖNCEKİ HABER

8 Mart’ı bekliyoruz

SONRAKİ HABER

Kentte kadın olmak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...