03 Ocak 2019 11:55

Ceviz kabuğunu dolduran meseleler

“Ceviz kabuğu ceviz içini, özü koruyacak diye düşündük. Korumaya çalıştığımız şey edebiyat ve aslında insanın da ta kendisi bize göre.”

Görsel: cevizdergi.com

Paylaş

 

Eren GÜLMÜŞ

Mersin Üniversitesi

Tarihler boyunca sanat, edebiyat, şiir halkları bir araya getirmesinden, halkın ilerici yüzü olmasından olacaktır ki, hep baskılara maruz kalmıştır. Yine sanatın, edebiyatın, şiirin, tiyatronun ve bilimin toplumsallığının, insanı ilerleten yönlerinin engellendiği, önüne geçilmeye çalışıldığı bir dönemi yaşıyoruz ülkemizde. Geçtiğimiz haftalarda önce Hacettepe Üniversitesi'nde şair Ahmet Telli'ye yapılan saldırı, ardından oyuncular Müjdat Gezen ve Metin Akpınar'ın sırf iktidarı eleştirdikleri için gözaltına alınmaları da sanata ve edebiyata; sanatçılar, yazarlar ve şairler üzerinden bir gözdağı verme amacı taşıyor diyebiliriz. Madalyonun bir tarafı böyle karanlıkken, diğer tarafında bu karanlığı yırtmaya çalışan, geleceğin de mirasçıları olan gençler var. Mersin Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği bölümünden bir grup öğrenci de kurdukları e-dergiyle madalyonun karanlık yüzüne bir cevap veriyorlar diyebiliriz. cevizdergi.com yayın kurulu ekibinden İlkan Doğan, Mehmet Coşkun ve Zeval Tezay'la dergiyi ve son dönemdeki bu baskıyı konuşmak için bir araya geldik.

SANSÜRE KARŞI CEVİZ KABUĞU

Öncelikle derginin isminden başlayalım. Var mıdır özel bir anlamı?

Derginin ismi Nazım Hikmet'in "ceviz ağacı" şiirinden etkilendiğimiz için böyle aslında. Ancak doğrudan Nazım Hikmet'e atıf yapmak istemedik ve sadece cevizi kullandık. Buradan cevize de bir anlam yükledik kendimizce. Ceviz kabuğu ceviz içini, özü koruyacak diye düşündük. Korumaya çalıştığımız şey edebiyat ve aslında insanın da ta kendisi bize göre. Aslında edebiyat yapmak da saldırıya karşı koymaktır, bir şeyleri savunmaktır. En azından günümüzdeki baskıya ve sansüre karşı ceviz kabuğunun bir şeyleri koruyacağını düşündük derginin ismine bir anlam yüklerken.

Bu dergiyi çıkarmaya sizin iten şey nedir? Fakülde, üniversite veya ülkede ne eksikti de ihtiyaç duydunuz bu dergiye?

Türkiye'de gençliğin bu tür yönelimlerine izin verilmiyor veya gençler teşvik edilmiyor bu konuda. Biz de kendimiz bir şeyler yapalım istedik. Daha önce öğrencilerin inisiyatifiyle çıkan böyle bir e-dergi yoktu fakültede. Gençlikte içe kapanma ve yabancılaşma var. Biz bu yabancılaşmanın içinden yeni bir şeyler üretmek istedik. Cinsiyetçi, homofobik, ırkçı yani ötekileştirici olmayan bir oluşum ihtiyacı ve amacı doğdu bizim için. Edebiyat en çok ortaklaştığımız noktaydı ve bu amaçla dergiyi oluşturduk.

Derginin fakültede sınırlı kalmasını mı istediniz? Dergiye yönelik ne tür tepkiler aldınız çevrenizden?

İlk olarak fakültede yaygınlaştırmaktı amaç ancak üniversite ve dışına yayılmasını da istiyorduk tabii. Şu an için dergi fakülteyi aşmaya evrilmiş durumda. Genel olarak olumlu dönütler aldık dergiye yönelik. Daha önce yapılmamasından yakınan arkadaşlar bile oldu. Olumsuz eleştiriler de oldu tabii bunlar daha çok dergideki yazılara yönelikti. Bireyi önemseyen yazılara yönelik eleştiriler oldu. Buradan, gençliğin bireycilikten rahatsız olduğunu ve toplumsallaşmanın, "biz" olmanın ihtiyacından da bahsedebiliriz herhalde. Bireyciliği toplum içinde eritmemiz gerekiyor. Yabancılaşma dediğimiz şeye de gençliğin karşı koymaya çalıştığını görüyoruz.

“TAHAKKÜMÜ KIRMAK ÖNEMLİ”

Dergi ne kadar zamandır yayında? Ne tür yazılar yayımlanıyor?

8 aydır dergimiz yayımlanıyor. Deneme, öykü, şiir, gezi yazısı, inceleme gibi birçok türde yazı geliyor. Fakülteden, üniversiteden yazılar geliyor. Hatta başka illerden yazılar geldiği bile oldu. En çok şiir geliyor. (gülerek) Aziz Nesin'in dediği gibi "Türkiye'de her dört kişiden üçü şair" olduğu için heralde.

E-dergi çıkarmanızın nedeni nedir? Zorunluluk mu, tercih mi?

Aslında zorunluluk . Biz de öğrenciyiz sonuçta basımını yapmak maddi olarak zorlayacaktı bizi. Başlangıçta sponsor bulmaya çalıştık. Topluluklardan ve yerel sanatçılardan destek istedik ama sonuçsuz kaldı. Daha sonra dergi yerine fanzin olsun dedik bu kez de malum kağıt krizi engel oldu. Öte yandan derginin basılması için belki de bir şeylerin yoğunlaşıp, samimileşmesi gerekiyordur. Çünkü insan ilişkileri geliştikçe yoğunlaşır, yoğunlaştıkça da samimileşir. Derginin durumu da bu zincirin dışında değil bize göre.

Baskı ve sansürden bahsettiniz. Son dönemde şairlere, tiyatroculara yapılan baskı ve KHK'lerle kapatılan kültür-sanat dergileri hakkında ne söylemek istersiniz?

Bu tahakkümü kırmak çok önemli. Bu baskılar sadece edebiyat, sanat değil insan hayatının her yerinde: Sokakta, evde; kadına, muhalife herkese yapılıyor. Bu baskı edebiyatla, şiirle, sanatla kırılır. Bu çarkı bozacak dişliler edebiyat, şiir ve sanattır. Biz baskıya, sansüre karşı kelimeleri vicdanımızdan, bağrımızdan koparıp yazmaya devam edeceğiz.

 

 

ÖNCEKİ HABER

İstanbul’da kar yağışı 6 gün sürecek

SONRAKİ HABER

Samiler: ‘Buz Denizi Hattı’ varlığımızı tehdit ediyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa