01 Aralık 2018 14:02
Son Güncellenme Tarihi: 01 Aralık 2018 14:56

'Irkçılığa hayır, hepimiz göçmeniz'

Antikapitalistler ve DurDe Platformu ‘Irkçılığa Hayır, Hepimiz Göçmeniz’ başlıklı panelde Türkiye ve dünyada artan ırkçılığı konuştu.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Antikapitalistler ve DurDe Platformu ‘Irkçılığa Hayır, Hepimiz Göçmeniz’ başlıklı panel gerçekleştirdi. Beyoğlu'da bulunan Cezayir toplantı salonunda gerçekleştirilen panelde 'Aşırı sağın önlenebilir yükselişi' ve ‘Irkçılığa karşı Suriyelilerle dayanışmanın olanakları ve deneyimler’ başlıklı konular ele alındı.

Panelin ilk konuşmacısı Sinemacı yazar Melek Ulugay ‘68 kuşağından olduğunu belirterek 12 Mart döneminde Türkiye'yi terk etmek zorunda kaldığına değindi. Kaçış serüveninin 4 yıl sürdüğünü dile getiren Ulugay, “Bir çok ülkede yaşadım. Amsterdam'da siyasi mülteci olarak yaşadım. Çok şey öğrendim hayata dair. Kimliksiz ve sığınmacı ruhun ne demek olduğunu o süreçte öğrendim. Kendi hüviyetimi ben bile unuttum. Çeşitli sahte hüviyetlerle dolaştığınız zaman kendinizin ne kadar gerçek olup olmadığını sorgulamaya başlıyorsunuz. Bu deneyimlerden büyük dersler çıkardım. Düşünün yıkanacak yeriniz yok, günlerce yıkanamıyorsunuz. Ben bunları insan olarak kendim yaşadığım için bugün yaşanan göç beni çok ürkütüyor. İnsanlar keyfi için göç etmiyorlar. Onları göç ettirmeye neden olan olaylar var. Esas mesela bu göçe neden olan dünya” diye konuştu. ABD’nin sürekli savaş politikaları ürettiğine değinen Ulugay şöyle devam etti:

“Savaş sanayisini ayakta tutmak zorunda. Bu savaşlar göçe neden oluyor. İklim şartları düzeltilmediği zaman insanlar göçecek. Neolibaral sistem çöktü. Yeni bir alternatif getirilmediği zaman bu çöküş göçe zorlayacak.”

'IRÇILIK VAROLAN BİR ŞEY'

Öğretim üyesi Tolga Tüzün ise göçmenlere karşı ırkçılığın artmadığını hep varolduğunu iddia ederek, “Neoliberal sistem için de hali hazırda olan bir şey. Trump'ın son üç senedeki söylediklerine bakın ve Erdoğa’nın da son on senedeki söylediklerine bakın birbiri ile zıt politikaları gayet aynı ikna edilicilikle söyleyebiliyor ve kabul edilebiliyorlar. İslamofobi özellikle Avrupa ve Amerika'da arttı. Bu akım toplumda taraftar bulmaya başlamış durumda” dedi.

‘SIĞINMA YASA DIŞI BİR EYLEM OLARAK GÖSTERİLİYOR’

Panelin ikinci bölümünde 'Irkçılığa karşı Suriyelilerle dayanışmanın olanakları ve deneyimler’ konusu ele alındı. Gazeteci-Yazar Emine Uçak, Suriyelilere yönelik yükselen tepkinin ırkçı boyutları olsa da “Türkiye'de genel olarak ırkçılık, yükseliyor mu?​” diye sordu. Uçak sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ekonomik kriz arttıkça Suriyelilerin aldığı yardım tepki çekiyor. Ucuz iş gücü olarak görüyorlar. Türkiye'deki tepki ırkçılık üzerinden değil.”

Antikapitalistler Platformu aktivisti Tuğba Çelik ana akım medyanın sığınmacılığı kriminalize ettiğini, siyasi partilerin mülteciler konusunu kendi çıkarları için kullandığını dile getirdi. Çelik konuşmasını şöyle devam ettirdi:

“Nasıl olurdu asparagas haberler taraftar buluyor ve ırkçılık bu kadar yükseltiliyor. Irkçılık denilirken kapitalizmi ve neoliberalizmi de düşünmek gerekiyor. Ana akım medyanın raporunu inceledim. Sığınma yasa dışı bir eylem değildir. Ama ana akımda yasa dışı olarak gösteriliyor. Burada bir hak talebini öteleyen bir şey var. Söylemin çok güçlü olduğu ve taraftar bulduğu bir dönemde böyle söylemlerle mücadele etmek gerekiyor. CHP bir taraftan komisyon kuruyor. Ama tam seçimlerden önce Kılıçdaroğlu Suriyelilere karşı halkı kışkırtıyor. İki söylem birbirinden farklı. CHP’nin de böyle bir durumu var.”

'SURİYE' DEKİ SAVAŞIN AKTÖRLERİNDEN BİRİ TÜRKİYE'

Ardıç Dayanışma Derneği'nden Soner Çalış uzun zamandır göçmen karşıtı bir tutum olduğunu belirterek, “Suriye iç savaşı artık ne diyorsak o, bu politikaların ifşası oldu. Suriye'de bir savaş başladı. Biz Türkiyeliler olarak savaş karşıtı politikalar üretemedik. Sadece izledik. Türkiye de bu savaşın aktörü oldu. Tek başına buna karşı mücadele olanaklarını konuşmak biraz gecikmiş bir konuşma. Kürtler 90'lı yıllarında yerlerinden yurtlarından sürgün edildi. Şimdi de Suriyeliler aynı şeyi yaşıyor. Suriyeli mültecilerin ucuz emek gücü sermaye sahiplerinin işine yarıyor. Biriyle konuşmuştuk; bana Suriyeliler hakkında şunu demişti: Bizim paylaşacak bir şeyimiz yoktu yoksulluğumuzu paylaştık. Güzel bir sözdü. Meydanlarda bağıra bağıra konuşanlar Avrupa'daki mülteci karşıtlarının söylemlerinden etkileniyor. Türkiye'de tutar mı diye düşünüyorlar. Bir fabrikada çalışan Suriyeli, Kürt ya da Türk işçiler aynı şeyleri yaşıyor. Bu söylem oraya giremiyor. Sadece oralara dokunmamız gerek” dedi.

'TÜRKİYE'DE MÜLTECİ KAMPLARININ SAYISI AZ'

Göç Araştırmaları Derneği'nden Polat Alpman da derneklerinin temel amacı göç alanında araştırmalar yapmak, yapılan araştırmalara katkı sunmak gibi faaliyetler olduğuna değinerek şöyle devam etti:

“Trump’ı destekleyenler içinde Müslümanlar da siyahiler de var. Trump'a destek veren garip bir kitle var. Trump aşırı bulmalarına rağmen destekliyorlar. Türkiye'de kiralar yükseldiği için, işsizlik arttığı için Suriyelilerle karşı bir tepki var. Irkçı ve milliyetçi oldukları için Suriyelilere tepki göstermiyorlar. Kiraların yükselmesini, işsizliği Suriyelilerle bağlıyorlar ama bu onların ırkçılığından kaynaklı değil. Siz o sınırı açtığınızda milyonlarca insan gelecek öyle olunca burada bir sürü şey değişecek. Suriyeli bir kadın kendisine verilen ücretsiz kömürü satmak istiyor Facebook’ta. Sayfanın altında yapılan yorumlara bakınca delirmiş bir güruh var. Biz de kamp sayısı çok az. İyi bir şey bu. İnsanlar birlikte yaşıyorlar.” (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

İzmir'de engelliler hakları için yürüdü

SONRAKİ HABER

Süper Lig'de büyük derbi | Beşiktaş: 1 - Galatasaray: 0

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa