22 Kasım 2018 00:15

‘Baskılar ve tehditler direnişimizi kıramayacak’

Sendikalaştıkları için işten atılan ve direnişe geçen TARİŞ işçileri gazetemize mektup yazdı.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

TARİŞ İşçisi
İzmir

Merhaba değerli Evrensel gazetesi okurları, direnişimizin 16. günü bugün ve TARİŞ işçileri olarak işten atıldığımız fabrikanın önünde beklemeye devam ediyoruz. Semaverimizi yaktık, çayımızın demlenmesini beklerken bu mektubu kaleme alıyorum.

Tam 16 gün önce yeniden yapılandırma, bazı bölümlerin kapatılması ve kadro fazlalılığı gerekçesiyle 7 işçi olarak işten çıkarıldık. Aramızda 18 yıl, 17 yıl, 12 yıl, 8 yıl ve 6 yıldır çalışan arkadaşlar var. Ne hikmetse DİSK/Gıda-İş Sendikasına üye olup çoğunluğu yakalayınca kadro fazlalığı iddiası ile işten atıldık. 5 aydır sendikal örgütlenmenin en önünde yürüyen işçi komitesi olarak işimize son verildi, hem de mesai bitimine 15 dakika kala... Tüm sendika üyesi arkadaşlar fabrikayı terk etmeyerek işverenden açıklama bekledik. Tabi ki tüm hak arama eylemlerinde olduğu gibi karşımızda işveren tarafından çağrılan polisi bulduk. Tamamen yasal bir tepkiyi gözaltı gerekçesi yapan polis, sendikacılar ve sendika üyesi işçiler dahil 65 kişiyi gözaltına aldı. Sabaha kadar gözaltında tutulduk ve hepimiz serbest bırakıldık. Anayasal hakkımız olan sendika üyeliği ve sendikal faaliyet yürütmemizi engelleyen işveren suç işlerken hak ve hukuk arayan sendikaya üye olan, işten atılan arkadaşına destek veren emekçi gözaltına alındı. İşveren direniş başladıktan sonra hemen her gün sendikal örgütlenmeyi baskı ile yok etmeye çalışıyor. İşçi arkadaşlarımız tazminatsız işten atılmakla tehdit ediliyor ve üyelikten istifa etmeye dair kendilerinden çıktı isteniyor. Yani alenen suç işliyor. Tabi ki biz de suç duyurularımızı yaptık. Bakalım, mahkemede hesaplaşmayı bekliyoruz.

İşveren diyorum ancak bu işverenin kim olduğundan biraz bahsetmek istiyorum. Bu arada çayımız demlendi, dostlarımızın destek ziyaretine geldiklerinde getirdiği çayı yudumlarken yazmak çok daha iyi geliyor. Evet, işverenimiz Zeytin ve Zeytinyağı Kooperatifleri Birliği. Yani 28 bin ortağı olan bir kooperatifin seçimle işbaşına gelen yönetimi ve bunların görevlendirdiği Genel Müdür bizim işverenimiz. Birlik Yönetim Kurulu çiftçilerin ortaklaştığı kurumu yöneten kişiler. 21-22 milyar maaşlı iki genel müdür ve onlarca yüksek maaşlı müdür çalışıyor bu kurumda yönetici olarak. İşçiye asgari ücretin biraz üstünü reva görenler kurumun üstüne çökmüş, günbegün eritiyor. Yani çiftçinin birliği işçinin birliğine karşı. İşte kooperatifçiliğin yüz karası durumu.

Tecrübe ettiğimiz bu direniş ve yaşananlar bize gösterdi ki, ister kooperatif ister patron şirketi fark etmez sermayedarlar işçinin birliğini, sendikalaşmasını istemiyor. Flormar, Cargill, TARİŞ, Tayaş ve 3. havalimanı işçileri anayasal haklarını kullanarak sendika çatısı altında birleşti ve hakları için mücadele verdi. İşten atmalar, baskı ve tehditler, tutuklama ve gözaltılar bu direnişleri kırmayacak. ‘İşçilerin birliği sermayeyi yenecek’ diyerek tüm emekçileri ve direnişte bulunan sınıf kardeşlerimizi kucaklıyoruz. Birleşerek kazancağız!

ÖNCEKİ HABER

Denizde altın madenine Büyükşehir Belediye Meclisi de 'hayır' dedi

SONRAKİ HABER

Aygün Alüminyum işçileri: Birliğimizi koruyup mücadeleyi sürdüreceğiz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...