07 Kasım 2018 00:55

Türkiye gençlik hareketi tarihinden portreler: 90’lı yıllar

Bu sayımızdaki portre sayfamızda 90'lardaki gençlik hareketini inceledik.

Paylaş

80’li yılların ortalarından itibaren işçi sınıfının örgütlenmesi ve mücadelesinin yeniden filiz vermesiyle birlikte gençlik kesimlerinde de bir örgütlenme dönemi hayat bulmaya başladı. 87 ile hız kazanan ve 89-90 bahar eylemleriyle genel ve sokağa yansıyan bir özellik kazanan işçi hareketi, kendisi ile birlikte, ezilen diğer emekçi tabakaların ve gençliğin de önünü açtı. Üniversite öğrencileri, bu yıllar boyunca, “parasız eğitim, YÖK’ün kaldırılması, üniversitede demokratik ortamın sağlanması, polisin üniversiteden çıkması” vb. taleplerle mücadeleye yöneldi. Öğrenci dernekleri bu dönemin mücadele örgütleri olarak boy verdiler. 90’a kadar üniversite gençliğinin örgütlenme ve mücadelesi, küçük burjuva tahripkar hareketlere karşın, kitlesel bir karakter taşıdı. 90’la birlikte polisin okuldan atılması talebiyle yapılan eylemlerde kitle temelini daraltıcı eylem ve örgüt biçimleri uç vermeye başladı. Her politik gençlik örgütünün kendince eylemler yapması, kitle desteğinden kopuk bir biçimde polis noktalarına saldırılar, derneklerin “devrimcilerin” takıldığı kantinlerin dışına çıkmamaları, bu daraltıcı eylem ve örgüt tarzlarına örnek gösterilebilir. Ülkücü faşist saldırılar ve polis müdahalelerinin de üstüne binmesiyle hareket giderek daraldı.

LİSELİ GENÇLİK KABUĞUNU KIRIYOR

Baskıcı ve gerici eğitime karşı basın açıklaması, öğrenci birliği kurmaya çalışma gibi girişimler sert tedbirlerle karşılandı. 1993/1994 öğretim yılını, tek tek okullarda sürdürülen mücadelelerin birleştirilmesi için bir mücadele yılı olarak ilan eden işçi sınıfı partisinin devrimci gençliği, tüm yurt çapında sürdürülecek bir kampanya kararı aldı. 14 Nisan 1994’te, Türkiye’nin temel büyük illeri başta olmak üzere, birçok ilde yapılan eylemlerle sonuçlanan bu kampanyanın en önemli aracı imza toplamak olarak belirlenmişti. Sınavsız üniversite, YÖK ve Talim Terbiye Kurulu’nun kapatılması, anadilde eğitim hakkı, herkese eğitim ve iş güvencesinin sağlanması, tüm gençliğe işsizlik sigortasının sağlanması taleplerini içeren imza föyleri binlerle ifade edilen sayılarda toplanırken, çalışmayı yürüten öğrenciler, illerde “Paralı Eğitime Hayır Platformu’nu kurdular. Platformlar liseli ve üniversiteli gençlerin mücadelesini de ortaklaştırdı. 14 Nisan günü Milli Eğitim Müdürlükleri önünde yapılan eylemler gözaltılarla sonuçlansa da özellikle liseli gençliğin örgütlenmesi ve açısından önemli bir kanal açtı. Liseli Öğrenci Birliği (LÖB) bütün baskı ve yasaklamalara karşın mücadelesine devam etti. Ardından gelen yıllarda MEB, nihayetinde tüm liselerde, Öğrenci Birliklerinin kurulması için genelge vermek zorunda kaldı.

HARÇ ZAMMINA KARŞI AYAKLANMA

Üniversite gençliğinde de gittikçe artan hoşnutsuzluk baş göstermiştir. Bu hoşnutsuzluk, 95-96 öğrenim yılının başından itibaren, harçlara yapılan %30’luk zamlarla beraber kendini açığa vurmuş ve o yıllardan sonra, öğrenci hareketi, kampüsleri aşarak yeniden sokağa çıkmıştır.

Yaz aylarında KYK tarafından açıklanan zam kararına karşı, ilk tepki ve eylem, yine yaz aylarında olmuş, öğrenciler meydanlarda topladıkları imzaları, okulların açılmasıyla üniversitelere taşımıştır. Toplanan imzaların sayısı 300 bine ulaştı. Toplanan imzalar 20 Ekim’de Ankara Kızılay Meydanı’nda yapılan ve yaklaşık 2000 kişinin katıldığı bir eylemle meclise götürüldü.

ÖĞRENCİ ÖRGÜT TİPLERİ VE ONLARI BESLEYEN FİKİRLER

95-96 yıllarında öğrenci hareketinin yükselişi ile birlikte eylem tarzı ve kitle çalışması kadar, politik gençlik grupları arasında, örgüt biçimlerine dair tartışmalar da yoğunlaşmaya başladı. Bu dönemi karakterize eden üç temel örgüt ve eylem çizgisi meydana çıktı.

1- Üniversite Öğrenci Koordinasyonu (Devrimci Gençlik merkezli): ÜÖK, popüler söylemi ve eylem tarzı ile o dönem tepkisini dışarı vurmanın araçlarını arayan öğrenciler için bir çekim merkezi oldu. “Dünya yerinden oynar, YÖK’ten adam çıksa” sloganıyla yüzlerce kişiyi aynı anda yerinde zıplatmak, öte yandan en geniş öğrenci katılımını hedeflemek fakat denetimi de dar bir siyasi grubun elinde tutmak, Koordinasyon’un özelliklerindendi. ÜÖK, kendini, katılımda oldukça esnek olarak göstermeye çalışsa da MHP’li, sağcı, İslamcı, Kemalist, liberal öğrencilere kapılarını kapatarak aslında yeniden “solcu” bir daralmaya yönelmişti. Ayrıca ÜÖK, üniversitelerde bulunan kulüp ve ÖTK gibi örgütlenmeleri dışlıyor, mücadelenin dayanağı olarak ele almıyordu.

2- Üniversite Öğrenci Platformu: Kendini devrimci grupların birliği olarak ifade ediyor ve bunun kitle temelini taşıyacak bir örgüt tipi olacağını iddia ediyordu. “Siyasallaşma olmadan kitlesel gençlik örgütü yaratılamaz” fikrinden hareketle, hareket içindeki binlerce öğrenci, politik bir gruba mensup olmadıkları için karar mekanizmalarının dışında bırakılıyordu.

3- Emek Gençliği: Üniversitelerin, bilimin ve üniversite gençliğinin, işçi sınıfı ve emekçilerin yanında yer alması, yükseköğrenim gençliğinin geleceğinin, işçi sınıfı ve emekçilerinin geleceğine bağlı olduğu fikrinin yaygınlaşması, öğrenci gençliğin başta kendi gerçeği olmak üzere, üniversite, ülke ve dünya gerçeğini kavraması için çalışmayı Emek Gençliği kendine amaç edinmiştir. Üniversitede de öğrencilerin çeşitli fikirleri tartıştıkları, akademik, kültürel, sanatsal, sosyal etkinlikler organize ettikleri öğrenci örgütlenmelerini, üniversite gençliğinin mücadelesini ve örgütlenmesini ilerleten araçlar olarak gören Emek Gençliği, 90’lı yıllarda da öğrenci hareketine katılan yüzlerce kol, kulüp ve ÖTK gibi öğrenci örgütlerini ve temsilcilerini birer öğrenci inisiyatifi olarak görüp Öğrenci İnisiyatifleri çatısı altında örgütledi.

23 Mart’ta Çankaya’da yapılan rektörler zirvesinde alınan kararlara karşı 3000 öğrenci Kızılay’da eylem yaptı. Öğrenci İnisiyatifleri bu tepkinin de örgütlenmesinin başını çekti ve “Sahte değil demokratik reform” talebi ile rektörler zirvesinin karşısına çıkıldı. YÖK ve hükümet, sahte reform tartışmalarını, bu tepkiler karşısında ertelemek durumunda kaldı. Yine YÖK’ün kararlaştırdığı “Öğrenci Birliği” oluşturma girişimi ve ülkücülerin yönetimleri YÖK eli ile belirleme çabaları nedeni ile tepki topladı. 31 Mart’ta Mecidiyeköy’de gerçekleşen toplantının Öğrenci İnisiyatifleri’nin çağrısıyla protesto edilmesi ile “Öğrenci Birliği” tartışmaları sona erdi.

ÖNCEKİ HABER

KESK'ten asgari ücret açıklaması

SONRAKİ HABER

“Hitler sosyalist” ise akademinin hali harap

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa