04 Kasım 2018 23:15

Büyük Çerkesya’nın en kuzey batı ucu Anapa

Okay Deprem Büyük Çerkes Sürgünü’nden önce Çerkeslerin başşehri konumundaki Anapa'nın tarihini ve kentin dokusunu yazdı.

Fotoğraf: Okay Deprem/Evrensel

Paylaş

Okay DEPREM

Bu yılın yaz aylarının son demlerine doğru ufak bir grup olarak Rusya’nın Karadeniz kıyılarını kuzeyden güneye doğru kat etmeye karar veriyoruz. Donetsk’ten sabah erken saatlerde çıktıktan sonra, önce Rusya ile olan sınır kapısına oradan da Rostov na Donu kentine varıyoruz. Buradan sonra rotayı güneye çevirip Krasnodar’a ulaşıyoruz. Buraya kadar geride bıraktığımız 550 km’de her şey normal. Seyahatimizin ilk ana durağı olacak Anapa’ya varmak için eski adı Yekaterinodar olan Kuban (Eski Çerkesya’ya Kozaklardan beri Rusların verdiği isim) metropolünden batıya doğru kıvrılıyoruz. Vakit akşam saatlerine yaklaşırken büyük Kafkas Dağları’nın en kuzey batı yönündeki ilk yükseltileri belirlemeye başlıyor. İşte buradan başlamak kaydıyla ta Hazar Denizi’nin güney batı kıyılarına kadar sürecek muazzam dağ silsilesinin ilk yemyeşil tepelerinin aralarından kıvrıla kıvrıla ilerliyoruz. Kuzey doğu Karadeniz kıyılarına kadar ulaşana kadar, 100 yıl süren büyük Rus-Kafkas savaşlarının buralarda cereyan ettiğini ve Türkiye’ye göç eden ve bugün torunlarının torunları milyonlarca bir nüfusa tekabül eden kitlenin atalarını bu topraklarda yaşarken gözümde canlandırıyorum.

BÜYÜK ÇERKES SÜRGÜNÜ’NDEN ÖNCE ÇERKESLERİN BAŞŞEHRİ KONUMUNDAYDI 

Akşamın geç saatlerinde kavuştuğumuz Anapa’yı gündüzün ilk ışıklarıyla birlikte keşfetmeye koyuluyoruz. Anapa’ya gelindiğinde tepelerden eser kalmıyor ve burası Azak Denizi’ne açılan boğaza oldukça yakın geniş bir düzlükte yer alıyor. Civardaki bitki örtüsü seyrek çalılık ve makiliklerle bezeli çorak yarı savan bir arazi görüntüsü sunarken şehir ve civarı ise oldukça yeşil ve ağaçlık görünüyor. Anapa’nın merkezi, birbirlerini doksan dereceyle kesen düzgün ancak biraz dar sokak ve caddelerden oluşuyor. Bu bakımdan Çeşme’ye bağlı Ilıca Kasabasını andırıyor ilk bakışta. Bu minik şehri temelde üçe ayırmak olanaklı: Az çok tarihi, nezih ve göze hitap eden çekirdeği. İkincisi, çeperinde Rusya’da 2000’lerden itibaren görmeye başladığımız nispeten çarpık yapılaşma örnekleri. Üçüncüsü ise çok uzun ve enli sahil şeridi. Anapa ismi hem Çerkes hem de Osmanlı tarihinde oldukça sık çıkar. Çünkü burası 19. Yüzyıldaki büyük Çerkes Sürgününe kadar Çerkesya’nın başkenti konumundadır. Ve Azak Denizi’nin kuzeyi ile Don steplerinden güneye doğru inmekte olan Rusları kontrol etmek ve aynı zamanda Adıgelerin “Natuhay” adı verilen boylarını korumak maksadıyla On Sekizinci Yüzyılın sonlarında Osmanlılarca inşa edilen devasa kale de burada konuşluydu. Hemen tamamı Rus kozaklarınca yıkılan Anapa Kalesinden geriye kalan yegane burç ise bugün şehir merkezinde duruyor ve üzerinde: “Türk Kalesinin kalıntıları. Türk boyunduruğundan kurtarılışının yirmi beşinci yıl dönümü şerefine ismi değiştirilmiştir”. Dev kale burcunun tam karşısında ise büyükçe bir kazı alanı göze çarpıyor. Anlaşılan, zamanında azımsanmayacak bir Adıge-Türk nüfusunu barındıran kale içi kentin kalıntıları bunlar. 

BOLŞEVİK YILDIZININ ORTASINA ÇARLIK KARTALI! 

Deniz mevsiminin henüz devam ettiği bu haftalarda kentteki turistlerin neredeyse hepsi de Rus, yani yerli ziyaretçiler. Nitekim bu manzara Soçi’ye kadar pek değişmeyecek. Kışın nüfusu seksen bini bile bulmayan Anapa’da birkaç adet tiyatrodan, sayısız sinemaya kadar olmayan kültür-rekreasyon kurumu yok. Şehrin tam kalbinde, son on – on beş senenin modası niteliğindeki Kuban Kozaklarının folklor gösterileri için kocaman bir sahne kurulmuş ve üzerine de, ‘Putin Rusyası’nda her bir yerleşim birimine layık görülen “askeri zafer kenti” unvanı yazısıyla süslenmiş. En ilginci de; dev afişin ortasındaki kolaj ambleminde arka fonda kızıl yıldız, ortasında ise Çarlık Kartalının bulunması. Kısacası devrim öncesinde olduğu gibi iç savaş yıllarında da birbirlerine karşı ölümüne savaşan düşman kampların temel sembolleri Rusya’nın ideolojik ihtiyaçları paralelinde bu şekilde buluşturulmuş oldular!.. Lenin heykelinin yükseldiği bir başka meydanın diğer tarafında ise, Sovyet dönemi dengelenmek istercesine, 2011 yılında o zamanki Devlet Başkanı Dmitriy Medvedev’in emriyle üzerine çift başlı kartalın yerleştirildiği bir dikilitaş oturtulmuş. 

RUSYA HALKININ ÇOĞUNLUĞUNUN TATİL YAPTIĞI SAHİLLER 

Anapa’nın denizi pek temiz sayılmasa da yaz aylarında adeta iğne atılsa yere düşmeyecek yoğunlukta bir kalabalığı ağırlıyor. Buradan başlayan kıyı şeridi Rusya’daki geniş emekçi ve dar gelirli kesimlerin deniz-kum-güneş tatillerini geçirdiği yerler. Türkiye gibi güney ülkelerine gide(bile)nler her şeye rağmen azınlıkta. Kıyı-plaj şeridi Rusça’daki popüler tabir ile tam anlamıyla ‘bardak’a (keşmekeş) dönüşmüş. Nereye bakılırsa bakılsın ufak tefek dükkanlar ve yeme-içme noktaları ve toplamda büyük bir sokak pazarını hatta panayırı andırıyor cephe gerisi. Bu bakımdan Türkiye gibi ülkelere has manzaralar buraya da sıçramış çoktandır. Bu arada etrafta çok fazla Ermeni göçmenin olduğunu not etmekte fayda var. Krasnodar İli’nin tümündeki Ermeni nüfus Ermenistan’daki halk ile dahi yarışabilir…   

ÖNCEKİ HABER

CHP’den Enerji Bakanına: 420 milyon TL nerede?

SONRAKİ HABER

Dumanlı hava sahası: Adana'da açılan 'Mangal Park' yoğun ilgi gördü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...