27 Ağustos 2018 12:47

Sahiller halkın kullanımına kapatılamaz!

Anayasa ve yasalara göre sahiller tüm halkın. Ama bazı otel ve işletmeler bundan haberleri yokmuş gibi davranıyor.

Fotoğraf: AA

Paylaş

Özer AKDEMİR
İzmir 

Anayasa ve yasalara göre kıyılar tüm halkın kullanımına açık olmalı. Açık yasal düzenlemelere rağmen yine de her sene oteller ve işletmelerin kıyıları özel mülkü gibi kullanması, özellikle dar gelirli vatandaşların buralardan yararlanmasına zorluk çıkarılması tartışmaları hiç eksik olmuyor?

‘PARAN YOKSA HALK PLAJINA GİT KARDEŞİM’

Tartışma sosyal medyada "Bodrum'da bazı işletmeler çayın bardağını 18 tl'ye veriyormuş" iletisi ile başladı. Tartışmayı alevlendiren ise kendisini "Bodrum'da böyle bir işletmenin müdiresi" olarak tanıtan kadının "mekanımıza gelip günü 3-5 bardak çayla geçirip 10-15 tl ile şezlong kullanabileceğini sanan gerzeklere az bile. Paran yoksa gelme kardeşim git halk plajlarına..." diye devam edip sonunu da hakaretle bağlayan iletisi oldu. 

Bu tartışmalar aslında yıllardır devam etmekte. Deniz kenarına kurulu otellerin kıyıları adeta özel mülkleri haline getirdiği, buraları çevirip dışarıdan insanların girmesine engel oldukları, sahillere koydukları gölgelik ve şezlonglardan fahiş kira ücretleri talep ettikleri, keza kıyıyı özel alanı gibi kullanan işletmelerin de fahiş fiyatları hemen her sene gündeme gelen konular arasındadır. 

YASALAR NE DİYOR?

Gerçekten de Kıyı kanununun 4. ve 5. maddesinde denize 50 mt den yakın yerler herkesin kullanımına açıktır deniliyor. Kanunun 4. Maddesinin "Toplumun Yararlanmasına Açık Yapı" başlıklı kısmında şöyle denilmekte; "Mevzuata göre tespit ya da tasdik edilmiş kural ve ücret tarifelerine uygun biçimde, getirdiği kullanımdan belirli kişi ya da topluluklara ayrıcalıklı kullanım hakkı tanımaksızın yararlanmak isteyen herkese eşit ver serbest olarak açık bulundurulan ve konut dokunulmazlığı olmayan yapıdır". 5. Maddede ise "Kıyılar ve doldurma ve kurutma yoluyla kazanılan araziler Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır. Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyı, herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olup, buralarda hiçbir yapı yapılamaz; duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamaz." denilmekte. 

YASA BÖYLE DİYOR AMA...

Bu açık hükümlere rağmen nasıl olur da bazı otel ve işletmeler kıyıları özel mülkü gibi kullanabiliyor, ya da uyguladıkları yüksek fiyatlandırmalarla dar gelirli vatandaşları buralar yaklaşamaz hale getirmeyi hedefliyor? Bu maddelere ek bir şey eklendi mi, yoksa maddeler aynen geçerli mi? Örneğin vatandaş çayını alıp bir işletmenin kullandığı kıyıdaki bir alana havlusunu atıp para vermeden oturabilir mi? Bu kıyılara ödedikleri bir kira bedeli var mı? Varsa da bu vatandaşın oraları ücretsiz kullanma hakkı önünde engel mi?" gibi akla takılan soruları Antalya Barosu avukatlarından Türkiye Barolar Birliği Çevre Komisyonu üyesi Av. Tuncay Koç'a sorduk; 
RANT KOKAN EK MADDE HANGİSİ?

Bu tartışmanın nedeniyle vatandaşla işletmelerin vatandaşla işletmeler karşı karşıya geldiğini aktaran Koç, "Özellikle büyük otellere karşı vatandaşın şansı olmaz" diyor. Kıyı Kanunu ve yönetmeliğinde bir değişiklik olmamakla birlikte uygulama yönetmeliğinin 13. maddesine ek fıkra eklendiğini belirten Koç, "Hastanelere Bakanlar Kurulu kararı ile yapım izni verilmiş. Trabzon, Rize ve Zonguldak'ta ise özel hastanelere iltimas geçilmiş. Ek maddede; "Trabzon, Rize ve Zonguldak illerinde 24/5/1933 tarihli ve 2219 sayılı Hususi Hastaneler Kanunu kapsamında kalan sağlık tesisleri hariç olmak üzere, Sağlık Bakanlığının önerisi ve Bakanlar Kurulunca alınacak kamu yararı kararı doğrultusunda sağlık tesisleri yapılabilir" dendiğine vurgu yapan Koç fıkraya dair şüphelerini şöyle ifade ediyor; "Bu fıkradan acayip rant kokusu geliyor. Niye üç il?" 

VATANDAŞ İSTEDİĞİ YERDEN DENİZE GİREBİLİR

Vatandaşın istediği otel ya da işletmenin önünden denize girebileceğini, şezlong ya da güneşlik kullanmadan havlusunu serip oturabileceğini kaydeden Koç; "Bu durumda belediyelerin ya da maliyenin ihale ile verdiği alanlar tartışma konusu. Devlet kıyıyı ihale ile kiralamışsa halka ücretsiz girecek yerler gösterilmeli" dedi. 

KONYAALTI PLAJI ÖRNEĞİ

Bu duruma örnek olarak Antalya da Konyaaltı sahilini gösteren Koç'un verdiği örnek kamuoyunda da değişik yönleriyle tartışılmıştı; "Sahil Milli Emlak'tan Büyükşehir Belediyesine verildi. Büyükşehir belediyesi yaklaşık 150 milyon çevre düzenlemesi parası harcadı ve plajların işletmesini yıllık 8,5 milyon liraya Hülya Koçyiğit'in damadının şirketine ihale ile verdi. İhalede halkın ücretsiz denize gireceği alanlarda gösterildi. Uygulamada ama şirketler (damat da alt ihale ile 3. kişilere verdi) kendi alanlarını büyüterek şezlong alanlarını halkın ücretsiz gireceği yerlere taşırıyorlar."

HALK HİZMET ALMAK ZORUNDA DEĞİL

Halkın buradan da yine ücretsiz denize girebileceğini, işletmeden hizmet almak zorunda olmadığını dile getiren Koç, "Anayasa 43 ve  Kıyı kanunu 5. madde "Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır, Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir" maddelerimiz  mevcut. Halk şirketin korumalarına yada güvenlikçilerinden korkup oradan çıkmak ya da para ödemek zorunda değil. Tabii şezlongların arasına havlu sermek de olmaz. Şirketlerin ihale aldıkları alan bellidir. Onun yanına havlu konabilir" dedi.

TOPLU HAREKET ETMEK LAZIM

Kıyıyı kullanan otellerin buraları ihale ile almamışsa devlete ecrimisil (işgal bedeli) ödediğini dile getiren Koç şöyle devam etti; "Ama bu oraya hiçbir yurttaşın giremeyeceği anlamına gelmez. Böyle durumlarda toplu hareket edilirse (en az 4/5 kişi) otel görevlileri de bir şey yapamaz. Tutanak tutulursa o çalışanlar hakkında işlem yapılması gerekir.”

ÖNCEKİ HABER

Beykoz'da çıkan orman yangını söndürüldü

SONRAKİ HABER

ABD Büyükelçiliği'ne ateş açılmasıyla ilgili gözaltı sayısı 5'e çıktı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...