22 Ağustos 2018 23:46

Afrikalı kadınların ‘Çalınan Hayatlar’ı

Edanur Tanış, Kor Kitap’tan çıkan ‘Çalınan Hayatlar-Boko Haram ve Afrika’nın Kalbinde Terör’ kitabını ve Afrikalı kadınları yazdı.

Afrikalı kadınların ‘Çalınan Hayatlar’ı


Kolaj: Evrensel

Edanur TANIŞ
İstanbul

“Çalınan Hayatlar-Boko Haram ve Afrika’nın Kalbinde Terör” kitabına, Sambisa ormanını anlatarak başlıyor yazar. Nijeryalı kadınların Sambisa Ormanının lanetli olduğuna inanmak için kendilerince çok haklı sebepleri var. Burası; cihatçı terör örgütü Boko Haram’ın (Batılı Eğitim haram) sığınağı, evi, Nijeryalı kadınları zorla alıkoyduğu, tecavüz ettiği yer. Orman o kadar sık ağaçlarla örülü ki, kadınlar ve kız çocukları çoğu zaman büyük yapraklardan güneşi göremediklerini söylüyor. İlerleyen sayfalarda Andy Spyra’nın çektiği, Boko Haram’ın elinden kurtulmayı başarabilmiş cesur kadınların fotoğrafları... Kadın olmanın zor olduğu bir dünyada “Afrikalı bir kadın” olmanın ne kadar zor olabileceğini yazar, adeta bir belgesel gibi okurun gözleri önüne seriyor. Ve işin belki de en kötü yanlarından biri bunun tek sebebinin Boko Haram olmaması...

VAHŞET BİRİNCİ AĞIZDAN ANLATILIYOR

Türkçe okurlar gazeteci Wolfgang Bauer’le ilk olarak “Denize Dökülenler” kitabıyla tanıştı. Yazar bu kitabında İtalya’ya ulaşmak için zorlu bir mücadeleyi göze alan Suriyeli sığınmacıların ölümcül yolculuğunu anlatıyordu. Bauer bu sefer dünya haritasında belki de ilk bakışta bulmakta zorlanacağımız; Nijer, Çad ve Nijerya gibi Afrika ülkelerindeki cihatçı terör örgütünü konu alıyor. Boko Haram’ın elinden kaçmayı başarabilmiş kadınlar ve kız çocuklarının anlatıları ile terör örgütünün kuruluşu, siyasete el atışı, silah gücünü nasıl elde ettiği, adım adım nasıl güçlendiğiyle ilgili yazarın topladığı bilgileri bir araya getirmesinden oluşuyor. Kitabın belki de en çarpıcı yönlerinden biri; vahşeti birinci ağızdan anlatılıyor olması. Afrika’da yaşanan bu facia, Boko Haram’ın 2014 Nisan’ında Nijerya’da bir öğrenci yurdundan 276 kız çocuğunu kaçırmasıyla Batı’nın ve uluslararası  kamuoyunun ilgisini çekiyor. 2002 yılında kurulan örgütün ilk terör eylemi bu değil ne yazık ki.

Boko Haram’ın en acımasızca davrandıkları; köy ve kasaba baskınlarında enselerinden başları kesilerek öldürülen erkekler. Kitapta yer alan kadınların çoğu, kendilerini ‘kadın’ oldukları için şanslı sayıyorlar. Zorla evlendirilip tecavüze uğruyor, satılıyor, intihar bombacısı olmaya zorlanıyorlar ama en azından öldürülmeyip kurtulma umuduyla yaşayabildiklerini belirtiyorlar. Boko Haram’dan kurtulan bu yedi kadın ve bir adam, kaçmayı başarabilen diğer insanlar gibi, yağmurdan kaçarken doluya tutuluyorlar adeta. Ekonomik sıkıntılardan ve gidecek başka yerleri olmadığından, güvenli olmayan köylerine geri dönmek zorunda kalmışlar. Köylüler ve polisler bu kişiler üzerinde baskı oluşturup onları dışlıyorlar.

Fotoğraf: AK Arşiv | Rockefeller/Flickr (CC BY-SA 2.0)

DEVLET’İN DE BOKO HARAM KADAR GÖZÜ DÖNMÜŞ

Kurtulmayı başaran kadınlar adeta yeni bir hayat mücadelesi vermeye zorlanıyor. Yerli halk kaçırılan ve tecavüze uğrayan kadınlara olası intihar bombacısı gözüyle bakıyor, kimse bu kadınlarla evlenmeyi kabul etmiyor. Köylüler ve polis, tecavüzcüsünden hamile kalan Sadiya’ya da bebeğini aldırması gerektiğini söyleyip onu; eğer erkek olursa, bebeği öldürmekle tehdit etmişler. Bauner, konuştuğu kadınların hepsinin acilen psikolojik yardım almaları gerektiğini belirtiyor. Maalesef ki devlet, bırakın böyle bir yardımda bulunmayı “normalleştirme kampları” adı altında kaçan kadınları toplayıp adeta bir sorgu kampına alıyor, yeni bir işkenceden geçiriyor. Bauer; kitabında devlet güçlerinin çoğu zaman Boko Haram kadar gözü dönmüş şekilde hareket ettiğini belirtiyor. Lydia kamptan kaçmayı devlet güçleri ve cihatçılar arasında çıkan bir çatışma esnasında başarıyor. Cihatçılara atılan bomba yüzünden iki bacağı ve bir kolu parçalanıyor. Çatışmalar sırasında kaçmayı başaranlardan çok daha fazla masum insan ölüyor çünkü devlet ne yazık ki çatışmalar sırasında rehinelerin can güvenliğini gözetmiyor.

Bu kadınların tanıklıklarıyla dünyanın en büyük etnik ve kültürel çeşitliliğe sahip bölgesinde zaten gergin olan ilişkilerin nasıl düşmanlığa evirildiği gözler önüne seriliyor. Kitabı okurken örgütün El-Kaide ve İŞİD’le ne kadar benzer saldırı yöntemlerine sahip olduğunu net bir şekilde görüyoruz. İntihar bombacıları, hastane ve okulların yıkılması, kız çocuklarının kaçırılıp zorla evlendirilmesi, maruz kaldıkları işkenceler ve daha pek çok örnek... Bauer bizlere ilerleyen sayfalarda Boko Haram’ın iki örgüte de biat ettiğini, bazı örgüt üyelerinin İŞİD kamplarında eğitim gördüğünü anlatıyor. Gazeteci yazar Wolfgang Bauer, bu belgesel- anlatısıyla Afrika’da hem hükümet hem de Boko Haram tarafından halkın yaşadığı vahşeti tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.

Evrensel'i Takip Et