14 Ağustos 2018 08:27

Türkiye gençlik hareketi tarihinden portreler: 1960’lı yıllar - II

Döneme bakıldığında, kendisini ayıran iki özellik açıkça görülür: Mücadelenin kitleselliği ile öne çıkan antiemperyalizm ve antifaşist mücadele.

Fotoğraf: AA Arşivi

Paylaş

MÜCADELENİN İKİ UCU

1960’lı yıllarda devrimci öğrencilerin başarısının iki nedeni vardı: İlki, devrimci öğrenciler, öğrenci derneklerini birim örgütü olarak ciddiye alıyor, dernek içinde aktif olarak öne çıkıyor, mücadeleyi geriye düşüren yönelimlere karşı yığınların taleplerinden güç alan bir mücadele yürütüyorlardı. İkincisi ise öğrencilerin akademik taleplerini küçüsemiyor, yığınları talepleri doğrultusunda ayağa kaldırarak gerici yönetimlerin niyetlerinin açığa çıkmasını sağlayabiliyor, devrimci eylem çizgisiyle gerici yönetimleri tecrit ediyorlardı. Asıl dayanak, gençliğin istemlerini bilip onların ruh hâllerini kavrayarak gidebilecekleri yere kadar onlarla, çoğu zaman kestirilemeyecek kadar ileri bir noktaya yürümekti. Devrimci öğrencilerin, taleplerine içten sahip çıkmaları ve dernekleri içinde yürüttükleri faaliyet, geniş öğrenci yığınlarını mücadeleye çekmede başlıca dayanakları oluyordu. Böylece akademik mücadele kitlesellik kazanırken DÖB, FKF ya da Dev-Genç’in genişlemesi için sınırsız kaynak oluşuyordu.

ANTİEMPERYALİZM VE 68

Devrimci gençler, öğrenci gençlik içinde yoğun bir antiemperyalist ajitasyon yürütüyor, bu taleplerle öğrenci taleplerini birleştirerek geniş kesimleri antiemperyalist talepler doğrultusunda harekete geçirerek öğrenci yığınlarının devrimci siyasi bilinçle hızla donanmasına özel önem veriyorlardı. Bazen basit bir akademik taleple başlayan eylem, kısa zamanda antiemperyalist, antifaşist bir gösteriye dönüşebiliyor ya da antiemperyalist bir eylemde okul idaresine karşı talepler de yer alabiliyordu. Örneğin, ünlü 68’ üniversite işgalleri; başlangıçta, üniversitelerde yönetime katılma, derslerin sayı ve türlerinin belirlenmesine söz sahibi olma, öğrenim koşullarının ve sosyal hizmetlerin iyileştirilmesi talepleriyle başlamış ancak polis ve hükümetin baskıları ile eylemin kapsamı genişleyerek antiemperyalist ve demokratik talepler haykırılarak sürmüştü.

ÖĞRENCİ DERNEK VE BİRLİKLERİNİN ÖNEMİ

Dönemin öğrenci gençlik mücadelesinin arka planında, öğrenci yığınlarını kucaklayan öğrenci dernek-birlikleri ve buralarda devrimci öğrencilerin, taleplerine sahip çıkışı ve öğrenci yığınlarını hareketlendirmek için gösterilen çaba vardır. Döneme bütün olarak bakıldığında, kendisini diğer gençlik mücadelelerinden ayıran iki özellik açıkça görülür: Mücadelenin kitleselliği ile öne çıkan antiemperyalizm ve ona bağlı antifaşist mücadele. 1966’da uç vermeye başlayan, 67’de şekillenen ve 68’den itibaren devrimci, kitlesel ve bağımsız nitelik kazanarak ilerleyen gençlik mücadelesi, zayıf ve güçlü yanların giderek görünürleşmesiyle 12 Mart darbesine kadar sürer.

68 HAREKETİ’NİN DEMOKRATİK KARAKTERİ

Kendiliğinden aşağıdan kabaran, başta gençliğin, ezilen sınıf ve katmanların demokratik özlem ve arayışlarının ürünü olarak doğup gelişen ’68 Hareketi, her şeyden önce demokratik içerikliydi. Üniversite özelinde gerici baskılara karşı ve kısa sürede “demokrarik özerk üniversite” talebini şiar edinerek patlak veren, uygun koşullarda hızla kitlesel nitelik kazanan gençlik hareketi, 68’in hem asıl ağırlığını veren hem ona damgasını vuran başlıca yönünü oluşturdu. Hareket yine kısa sürede antiemperyalist, bağımsızlıkçı bir karakter de kazanırken diğer yönüyle de sömürülen sınıflar içinde yayılarak gelişti. ‘68’in çalışma yöntemleri de bu çerçevede, aşağıdan gelmeliğin, demokrasi arayışının ürünü olarak şekillenmiştir. Ancak aşağıdan gelme hareket içinde en ileriden yer tutarak edinilebilecek gençliğin ve hareketinin nabzı tutularak. Doğrudan ifadesi, gençliği kitlesel olarak birleştirecek ve bugün biri, yarın bir başkası olabilen; bu üniversitede şu, bir başkasında bu olarak farklılaşabilen taleplerden hangisini nerede ve ne zaman ileri sürmesi gerektiğini en iyi kararlaştırmasıdır. Üstelik tek başına değil ama her zaman kolektif biçimde, hiç değilse örgütüyle ve örgütünün dışına taşarak mümkün olan en çok gençle tartışıp “ben bilirim” edasıyla yukarıdancılığın etkisi altında kalmadan yaparak.

Örnek olarak ODTÜ işgalinin sürüp sürmemesini kararlaştırmak üzere boydan boya “DEVRİM” yazılı ODTÜ stadyumunun tribünlerini dolduran on binden fazla genç katılımıyla düzenlenen forum verilebilir. Bir sınırlama olmaksızın her isteyenin söz alarak konuştuğu, saatlerce süren ve “işgali bitirme” ve “sürdürme” başlıca tezlerinin ileri sürülüp tartışıldığı forum, Sinan Cemgil’in ikna edici, müthiş konuşması sonrası yapılan açık oylama ile birkaç bin farkla “devam” kararı alınmıştır. Gevşetilmeye çalışılmış ODTÜ işgali, forumla sağladığı meşruiyet ve güç tazelemesiyle daha uzun süre ve daha güçlü olarak devam etmiştir.

ÖNCEKİ HABER

'Dış Güçler' nerededir?

SONRAKİ HABER

Atölyelere çıkar Kartal yokuşları

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa