28 Temmuz 2018 14:43

Küçük parklar, büyük çocuklar

Ankara’da barış mitingi öncesi patlatılan bombayla hayatını kaybeden Ali Deniz Uzatmaz anısına…

Fotoğraf: İnanç Yıldız/EVRENSEL

Paylaş

Gülşah ÖZANAR
Antep

Çocuktuk… Ali Deniz, ben ve sadece yüzlerini hatırladığım diğer oyun arkadaşlarımız; mahalleli çocuklardık, tabii hemen anlaştık. Bu farklı mahallelerdeki çocukları bir araya getiren olay ölümdü. Ölümün o bilinmeyen şarkısı tüm mahalleyi sarmıştı. O bilinmeyen şarkı kendini zorla dinletirdi her zaman. Herkes hayatının bir anında onu dinlemek zorunda kalırdı. 

OYUN PARKI

O gün, mahallenin genellikle ikişer katlı olan evleri ve o evlerin bahçeleri boştu, bir ev hariç, yas evi. Herkes oradaydı, biz de. Biliyorduk yas eviydi fakat kendimize hakim olamıyorduk. Çocuk gülüşlerimiz tüm evi sarınca ceza olarak bizi evin dama çıkan merdivenlerine gönderdiler. Tabii, durur muyuz? Asla! Başı çeken kim? Ali Deniz… Bir aşağı bir yukarı tırmandığımız, tırmanırken de delicesine bağrıştığımız merdivenlerden de azar işitip kovulduk. En sonunda çareyi, bizi evin yanındaki parka göndermekte buldu annelerimiz. Park dediğime bakmayın. İki üç bankın olduğu küçük, yeşil bir alan. Hava da bir sıcaktı ki. Kaç saat kaldık, kaç oyun oynadık, kaç defa kahkahalara boğulduk, kaç defa kavga ettik? Hiç hatırlamıyorum. Hatırladığım tek şey; geçekten çok eğlendiğim. 

YENİDEN

Ha şimdi diyorsunuz ki bunları neden anlattın? Şundandır ki, ben o eve iki defa gittim. O merdivenlerde iki defa oturdum sadece. O parka iki defa gittim. İlki yukarıda anlattığım. Ali Deniz’in dedesinin cenazesiydi. İkincisi ise Ali Deniz’i kaybettiğimizde oldu. Aynı ev, yine yasta. Aynı merdivenler, aynı park fakat bu sefer isminin hakkını veren bir park. Doğruydu, bize büyük parklar yapıyorlardı. Ama amaç daha büyük acılar çekeceğimiz mekânlar yaratmaktı sanki. En kötüsü de o gün o parkta başka çocuklar eğleniyordu. Bense tek başıma onlara bakıyordum. 

UMUT

Hafızam beni geçmişe götürürken vücudumun yalpaladığı bir an fark ettim ki bu en kötüsü değildi. Aksine biliyordum ki, o çocuklar büyüyecekti. Okuyacak ve öğrenecekti. Barış diyen, halkların kardeşliği diyen bir gencin öldürülmesi onları da öfkelendirecekti. Mutlaka içlerinden Ali Deniz’in ruhu çıkacaktı. Öylesine korkusuz, öylesine heyecanlı. Yine biliyordum ki, o çocuklar da can verebilirdi. Bu sefer başka çocuklar büyürdü. Bitmezdi. Ali Deniz’in ruhu sönmezdi. O gün, o merdivenlerdeki çocuk, o en fazla gülen çocuk hala içimizde. Sahi, kaç çocuğun gülüşündesin, kaç gencin yumruğundasın Ali Deniz?

ÖNCEKİ HABER

Daha gün ağarmamıştı

SONRAKİ HABER

Çorlu'daki tren faciasında hayatını kaybedenlerin sayısı 25'e çıktı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa