28 Temmuz 2018 14:29

Türkiye gençlik hareketi tarihinden portreler: 1960'lı yıllar- I

'Bu siyasal gençlik örgütlerinin asıl gücünün birimlerde örgütlü olan akademik nitelikli gençlik örgütlerinden geldiği fark edilir.'

Fotoğraf: AA Arşivi

Paylaş

27 Mayıs sonrasının askeri idaresini kendi hükümeti gibi gören öğrenci gençlik, seçimlerden sonra kurulan CHP-Adalet Partisi koalisyon hükümetini endişeyle karşıladı. AP; Demokrat Parti'nin mirasçısı, el altından gençliği ve "zinde güçleri" düşman ilan etmiş bir partiydi. Bu koalisyonun biriktirdiği hoşnutsuzluk, 1965 seçimlerinde AP'nin tek başına iktidar olmasıyla yeniden patlak verdi. Ama bu sefer "Olur mu böyle olur mu, kardeş kardeşi vurur mu?​” türküsüyle değil "petrollerin ulusallaştırılması", "ikili anlaşmaların feshedilmesi", "Kahrolsun Amerikan emperyalizmi ve işbirlikçileri" gibi antiemperyalist sloganlarla sokaklardaydı öğrenci gençlik. Bu Türkiye gençlik hareketinin, düzen partilerinden bağımsız, özünde hepsine birden karşı da çıktığı bir durumdu. Artık gençlik hareketi yeni bir döneme girmişti. 

ANTİEMPERYALİST DALGA

Türkiye gençliğinin burjuva partilerden kopma sürecinde dünyadaki önemli bir gelişme, gençliğin yönünü sosyalizme doğru çevirmesiydi. Bu dünya ölçüsünde etkin olan antiemperyalist fırtınaydı. Bu fırtına; Küba devriminin, ABD emperyalizminin burnunun dibinde zafere ulaşması, Vietnam'ın kahramanca yürüttüğü halk savaşı ve genel olarak ulusal kurtuluş mücadelelerinin dünyanın her köşesinde sömürgeciliğe vurduğu darbelerden besleniyordu. Bu antiemperyalist mücadeleler ise, özellikle Küba ve Vietnam mücadeleleri, sosyalizm adına yürütülen mücadelelerdi. Dahası, Kruşçevizm'in geri dönüş sürecini başlatmış olmasına, dünya komünist hareketini bölmüş olmasına karşın sosyalizmin prestiji henüz çok yüksekti. Bu durum bütün dünya gençliğini olduğu kadar Türkiye’deki her milliyetten gençliği de derinden etkiledi. Antiemperyalizm ve sosyalizm düşüncesi gençliğe (ulusalcılığa fazlasıyla batmış bir antiemperyalizm ve eşitlik, özgürlük ve kardeşliğe indirgenip bulanıklaşmış bir sosyalizm olarak da olsa) dünya ölçüsündeki bu dalgayla geldi. Bu ortamda Marksist klasiklerin ve Marksizmden esinlenen bilim ve sanat yapıtlarının yayımlanmaya başlaması gençlik içinde Marksist dünya görüşünün hızla yayılmasının önünü açtı. Gerçi, bu yayınların çok büyük çoğunluğu, Che, Castro, Mao gibi Marksizmin "yorumcuları"nın ve revizyonist kuramcıların eserleriydi ama gençlik bunları gerçek sosyalistler olarak benimsedi. 

GENÇLİĞİN ÖRGÜTLERİNİN KURULUŞU

Dalgadan ilk etkilenen gençliğin en ileri kesimleri oldu ve antiemperyalist, "sosyalist" gençler, Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde 1950'lerdeki ilk muhalif gençlik örgütü olan Fikir Kulübü'nü yeniden kurdular. Kulüplerin kuruluşu birbirini izledi. AÜ Fen Fakültesi, DTCF, ZF, İTİA, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi vb. birçok fikir kulübü kuruldu. Bu kulüplerin bir araya gelmesiyle de Fikir Kulüpleri Federasyonu doğdu. FKF, çatısı altında antiemperyalist ve "sosyalist" gençleri, özellikle de öğrenci gençleri toplamıştı. Ve bu gençlerin büyük bir çoğunluğu kendisine parlamentarist, reformcu-revizyonist bir çizgi belirleme sürecinde hayli ileri bir noktaya gelmiş olan TİP'in çevresindeki gençlerdi. 

1960'ların başından itibaren, antiemperyalist ve "sosyalist" bir yönelişe giren gençler, kendileriyle bir terminoloji benzerliği içinde gördükleri TİP'in etrafına koşmuşlar, kendi düşündükleri dünyayı TİP'in savunduğunu sanmışlardı. Ama birkaç yıl içinde TİP'in kimi reformlar uğruna mücadele etmekten öte bir niyeti olmadığı görülünce FKF içinde TİP'e muhalif eğilimler ortaya çıkmış, FKF daha ülke çapında bir gençlik örgütü haline gelemeden TİP’in FKF’si ve ona muhalif devrimci FKF olarak fiilen ikiye bölünmüştü. Bu durumda tek seçenek FKF dışında örgütlenmekti. Deniz Gezmiş ve Cihan Alptekin’in başını çektiği gençler FKF'den koparak 1968 yılının Ekim ayında DÖB'ü (Devrimci Öğrenci Birliği) kurdular. 

Döneme bakıldığında iki tip gençlik örgütünün var olduğu görülür: Birincisi, daha çok çeşitli siyasi eğilimlerdeki öğrencilerin içinde yer aldığı antifaşist, antiemperyalist bir "program" etrafında biçimlenmiş (FKF, DÖB ve daha sonra da Dev-Genç) siyasal nitelikli gençlik örgütleri; ikincisi ise, çeşitli üniversite, fakülte ve yüksek okullardaki öğrenci dernek ve birlikleridir. 

Bugünden bakıldığında siyasal türden örgütlerin ön planda olduğu görülse de soruna daha yakından bakıldığında bu siyasal gençlik örgütlerinin asıl gücünün birimlerde örgütlü olan akademik nitelikli gençlik örgütlerinden geldiği daha iyi fark edilir.

ÖNCEKİ HABER

Bitlis Mutki'de 15 bölgede sokağa çıkma yasağı ilan edildi

SONRAKİ HABER

Halk demokrasileri -2

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...