01 Eylül 2012 15:20

Çocuklara ihanet eden aileler değil

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 4+4+4 düzenlemesi gereği eğitime başlaması gereken 66 aylık çocuklarını okula göndermek istemeyen ve sağlık kuruluşlarından ‘fiziksel ve zihinsel gelişimi yeterli değildir’ raporu alan ailelere sert çıkan bir açıklama yaptı. Yeni sisteme karşı yürütülen bir kampanya olduğunu savunan Erd

Çocuklara ihanet eden aileler değil
Paylaş
Erkan Aydoğanoğlu

Başbakan Erdoğan’ın aileleri suçlaması kabul edilebilir değil. Çünkü hem bilimsel açıdan çocukların bu yaşta ilköğretime başlatılmaları yanlış hem de okullardaki teknik altyapılar yeni sistemi karşılamaktan çok uzak. Ayrıca öğretmenlerin bu yaştaki çocuklara ilişkin bir formasyonu da yok. Ayrıca doktorların verdiği rapor çocukların ‘geri zekalı’ olduğunu değil henüz okula başlamaya hazır olmadığını gösterir ki bilimsel olan da budur. Başbakan Erdoğan’ın açıklamaları, hükümetin bilimsel bir konuda siyasi ihtiyaçları çerçevesinde yaptığı düzenleme ve eğitimin içine girdiği kaostan çıkma çabasıdır ki, yine halkı suçlamaktadır.

TELAFİSİ MÜMKÜN OLMAYAN SORUNLAR

Gelişim dönemi açısından henüz oyun çağında bulunan 60-71 aylık çocukların, e-okul sistemi üzerinden okullara kayıtları otomatik olarak yapıldı. Geçtiğimiz dönemlerde her yıl ortalama 1 milyon 200 bin çocuk birinci sınıfa başlarken, bu yıl otomatik olarak kaydı yapılan öğrenci sayısı 2 milyon 313 bin 888.
60-71 ay arası yaş grubundaki çocuklar; zihinsel, fiziksel, sosyal ve psikolojik olarak ilkokula hazır değil. Çocuğun okul eğitimine katılabilmesi için gerekli sosyal, duygusal, bilişsel, dil ve motor becerilerinin gelişimi 6 yaştan (72 ay) önce tamamlamadığı bilimsel bir gerçek. Bu somut gerçeğe rağmen Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu konuda geri adım atmaması durumunda, bu yıl ve önümüzdeki birkaç yılda milyonlarca çocuk 4+4+4 dayatmasının uygulama kobayları olmaktan kurtulamayacak. Bu durumdan en az üç kuşak 4+4+4 uygulamasından zarar görecek ve bu zarar çocukların bütün eğitim yaşamları süresince etkisini hissettirecek.

AİLELERİN TERCİHİNE BIRAKILAMAZ

Eğitimin temel bir insan hakkı olması, kamusal sorumluluğu, yani devletin herhangi bir ayrım gözetmeden herkese, nitelikli eğitimi parasız olarak sunmasını gerektirir. Kamusal eğitim anlayışı gereği çocukların eğitimi ailelerinin değil, kamunun sorumluluğu altındadır. Eğitimin kamusal bir sorumluluk değil, parayla alınabilen bir mal olması ise onun bir hak değil, kişilerin maddi olanaklarına göre yararlanılabilen bir ayrıcalık durumuna dönüşmesine yol açmaktadır.
Eğitimin hak olarak görülmesi devlete doğrudan bir sorumluk yüklerken, bir hak olması yerine “gereksinim” olarak algılanması, bu sorumluluğun ailelere ve bireylere devredilmesi anlamına gelmektedir. 4+4+4 modeli ile ilgili olarak yöneltilen eleştirilere verilen “Ailelere tercih hakkı sunuyoruz” ifadesiyle “tercih” ile “özgürlük” arasında bir bağ kurmak mümkün değildir. Çocuk üzerinde ailenin sorumluluğu, eğitim çağına gelmemiş çocukların “ailelerin tercihi” ile okula gönderilmesi tek başına ailelerin seçimine bırakılamayacak kadar önemlidir.

SIRALARDA 40 DAKİKA OTURAMAZ

60 aylık okula başlayacak çocuklar 40 dakika boyunca sınıftaki sıralarda oturamazlar ve dikkatlerini derse veremezler. Birinci sınıfa başlayacak çocukların bazıları okul öncesi eğitim almış, ancak çoğunluğu almamış olacak. Her iki durumda da bu yaş grubu çocukları aynı yerde uzun süre hareketsiz oturamayıp, sık sık hareket edeceklerinden, sınıfta sağlıklı bir şekilde ders işlemek mümkün olmayacak.
Okul öncesi eğitim çağındaki çocukların minderde oturduğu dikkate alındığında, bu çağdaki çocukları ilkokula alıp, 40 dakika sırada oturmaya zorlamak, çocukların eklem gelişimi başta olmak üzere, fiziksel gelişimi üzerinde kalıcı hasarlar bırakma tehlikesini gündeme getirecek.

FARKI YAŞTA AMA AYNI SINIFTA

Okula başlama yaşının erkene alınması nedeniyle, 60 aylık çocukla 83 aylık çocuğun aynı sınıfta eğitim görmesi ihtimali ortaya çıktı. Ay farkı nedeniyle geçtiğimiz yıl okula başlayamayan 2005 doğumlu 100 bine yakın öğrenci bu yıl okula başlayacak. Bu öğrencilerin önemli bir bölümü okul öncesi eğitim almış, öz bakım becerileri gelişmiş olsa bile, aynı sınıfta, belki de o öğrencinin hemen yanında 60-66 aylık, etrafında olup bitenleri anlamakta zorlanan, öz bakım becerileri yeterince gelişmemiş “sınıf arkadaşı” oturacak.

Bu yaş grubu çocuklarda 3 aylık yaş farkı bile çocuklar üzerinde önemli farklılıklar yaratırken, aralarında 1-1,5 yaş farkı olan ve farklı gelişmişlik düzeylerine sahip çocukların aynı sınıfta olması, hatta aynı sırada oturması bile son derece sakıncalı. Bakanlık bu durumun özellikle küçük yaştaki çocuklarda yaratacağı olumsuzlukları çözmek, sınıfları bu olumsuzlukları gidermek için düzenlemek yerine, 4+4+4’ün yaratacağı teknik sorunları çözmeye çalışıyor. (Ankara/EVRENSEL)


SINIF ÖĞRETMENLERİNİN FORMASYONU

66 aylık çocuklara okul öncesi öğretmenleri her konu ile ilgili şarkı söyleyip, çeşitli oyunlarla etkinlikler yapar. Sınıf öğretmenleri, 72 ay ve üzeri çocukların eğitimine yönelik olarak eğitiliyor. Okul öncesi dönemde olması gereken, ancak bakanlığın anlamsız ısrarı ile ilkokula kaydedilen 60-71 ay çocukları sınıf öğretmenlerini ciddi anlamda zorlayacak ve iş yükünü ciddi anlamda arttıracak. Bakanlığın hizmet içi eğitimle bu sorunu çözeceğiz demesinin hiçbir anlamı yok. Çünkü bu özellikler 5 günlük seminer döneminde öğretilemez. Okulöncesi öğretmenlerin yapması gereken işleri sınıf öğretmenlerinden beklemek büyük bir haksızlıktır.
5.5 yaşındaki çocuk 13 yaşındaki çocukla aynı tuvalet ve lavaboyu nasıl kullanacak?
Sabahçı olan ve ortaokulda okuyan 13 yaşındaki bir öğrencinin oturacağı sırayı, kullanacağı tuvalet ve lavaboyu öğleden sonra 5 yaşındaki bir çocuğun kullanacak olması, bir başka çözüm bekleyen sorun olarak karşımıza çıkıyor. Bu durumda, özellikle ikili öğretim yapan okullarda sıraların, lavaboların ve tuvaletlerin değiştirilmesi mümkün değil. Merdiven basamaklarının boyu bile 5 ve 13 yaşındaki çocuklar açısından sorun yaratabilir.
Milli Eğitim Bakanlığı, ikili eğitim yapılacak okullarda bu sorunu çözmek için en küçük bir adım atmadığı gibi, okullara bu sorunun çözümü için ödenek göndermedi. Birçok okul velilerden bağış adı altında topladığı paralarla, okul aile birliklerinin yardımıyla bu değişiklikleri yapmaya çalışıyor.


ÖZ BAKIMDA ZORLANIR

60 aylık, okul öncesi eğitim almayan çocukların kendilerine uygun olmayan tuvalet ve lavaboyu kullanmakta zorlanması kaçınılmaz. Şayet öz bakım becerileri yeterince gelişmemişse bu durum çok daha vahim sonuçlar ortaya çıkarabilir.
Okul öncesi öğretmenliğin alanına giren çocuğun öz bakım becerileri konusu, bu konuda en küçük bir eğitim almamış sınıf öğretmenleri tarafından yapılamaz. Bu yaştaki çocuklar için okul öncesi eğitimde destek amacıyla yardımcı öğretmenler bulunuyorken, ilkokullarda bu önemli sorunun nasıl giderileceği hala belli değil. Okullar açıldığında bu durumdaki çocuklara tuvalet ihtiyaçları için kimin refakat edeceği, eğitimin onca karmaşası içinde bu sorunun nasıl çözüleceği konusunda herhangi bir adım atılmaması düşündürücüdür.
60-66 aylık çocukların ilkokula kaydedilmesi konusunda anadili Türkçe olmayan çocuklar iki kat daha fazla zorluk yaşayacaklardır. Eğitim biliminin temel ilkesi olan anadilinde eğitimin resmen yasak olması, okul çağına gelene kadar annesinden öğrendiği dilden başka bir dil konuşmayan çocuğun, fiziksel ve zihinsel olarak diğer yaşıtlarına göre çok daha geriden geleceği ortadayken, bu yaş grubundaki çocukları ilkokula almak, ileride bu çocuklar açısından çok daha büyük sorunları beraberinde getirecektir.


ERDOĞAN: RAPOR ALANLARI İHANETLE VASIFLANDIRIYORUM

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, rapor alan ailelere yönelik şu açıklamayı yapmıştı: “Şu anda bu işe şu anda karşı yürütülen bir kampanya var. 66 ay meselesinde gidip rapor alanları evlatlarına ihanetle vasıflandırıyorum. Niye? ‘Benim evladım gerizekalı’ diyor. İki ay mı senin evladını iyi noktaya getirecek. Ben de babayım yaşları gelmeden okula başlattım. Çocuklarımız okula başlasın. Biz bunu söylerken rastgele atmadık ki. Dünyadaki uygulamalar önümüzde. Bir an önce hayata girsinler. Süreç içinde bazı eksiklerimiz olabilir, yeni bir sistem oturtuyoruz. Bu bir iki senemizi alabilir. Bazı kanallar bazı tipleri çıkarıyorlar, arkasında bir iki kolej var, o ağızla konuşuyor. Biz bir iki kolej yönetmiyoruz. Binlerce okulu, 170 bin dersliği doldurmaya çalışıyoruz.” Başbakan Erdoğan, öğretmen atamalarında yaşanan sıkıntıların ‘parçalanan aileler’ başlığıyla gündeme taşınmasının ‘duygu sömürüsü’ olduğunu söyledi. “Öğretmenlik yapıyorsun. Herhalde evinin etrafına iki tane okul yapacak değiliz” diyen Erdoğan, diğer yandan bu konudaki sorunların çözülmesi için talimat verdiğini ifade etti.

ÖNCEKİ HABER

Bu dava yeni başladı peşini bırakmayacağız

SONRAKİ HABER

Lösemi hastası kızımın yanında olamayacaksam...

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...