03 Haziran 2018 23:04

Zeynep Bakşi Karatağ: Türküler çağdaş bir yorumla günümüze taşınmalı

İkinci albümü ‘Usulca’yı geçtiğimiz günlerde dinleyicilerine sunan Zeynep Bakşi Karatağ, Evrensel'e konuştu.

Fotoğraf: Muhsin Akgün

Paylaş

Hasret Gültekin KOZAN
Kocaeli

Yıllar önce İstanbul’a göç etmiş Dersimli bir ailenin çocuğu Zeynep Bakşi Karatağ. Kimimiz onu o ‘buğulu ve naif’ sesiyle tanır, severek dinler. Karatağ, ikinci albümü ‘Usulca’yı geçtiğimiz günlerde dinleyicilerine sundu, biz de keyifle dinledik. Farklı bir tat alarak... Çünkü, türkülere; trompet, saksafon ve trombon gibi çalgı aletlerinin eşlik edişi, gerçekten farklı bir albüm sunuyor bizlere. Karatağ bu durumu şu sözlerle ifade ediyor: “Bütün bu çeşitlilik bizim müzik anlayışımızı ortaya koyan, yansıtan bir ayna gibi. Bizim anlayışımıza göre türküler biraz da modern bir soundla ve çağdaş bir yorumla günümüze taşınmalı.”

‘Mozaik’in ardından ‘Usulca’ geldi. Bu ikinci solo albümünüz için konuşursak, nasıl gelişti hazırlığı? 
İlk solo albümümüz ‘Mozaik’e çok güzel tepkiler aldık. ‘Biz’ diyorum çünkü çalışmalarımızı eşim Murat ile birlikte yapıyoruz. Tüm düzenlemeler kendisine ait ve her iki albümde de seslendirdiğim Murat Karatağ besteleri var. Her ne kadar kartonette benim adım yazıyor olsa da albüm bizim, ikimizin... 

Evet, Mozaik diyordum... ‘Mozaik’ dinleyici tarafından çok beğenildi ve sevildi. Bu durum bizi tabii ki mutlu ve motive ederken diğer taraftan da beraberinde de bir sorumluluk getirdi. Artık buna insanın kendi kendisi ile yarışımı denir, bir önce yaptığının gerisinde kalmama telaşımı denir, bilemiyorum. Genelleme yapmak istemem ama bu sadece bizim değil de tüm üreten, ürettiğini sunan herkesin yaşadığı bir durumdur belki de. Biz bu hassasiyetle başladık ‘Usulca’ya. Her şeyden önce tıpkı ‘Mozaik’te de olduğu gibi, kalbimize, aklımıza, hayatımıza dokunmuş olan, şair, ozan ve müzik insanlarının eserlerinden oluşan bir repertuar hazırladık. Sonrasında kendi bestelerimiz geldi peşinden. 

Albümü nasıl tanımlarsınız? Saksafon duydum yanılmıyorsam bir türküde. Batı müziğinin etkisi azımsanmayacak kadar çok, bu da farklı bir tat vermiş. Biraz pop, biraz türkü, biraz rock, biraz klasik… Peki, kimlerle çalışıldı? Kimlerin emeği var, işin mutfağı nasıldı?
Her şeyden önce, ilk duyuşta sakince ilerleyen bir albüm. Adı gibi usul ama içinde barındırdığı türler anlamında da oldukça hareketli. Tıpkı ‘Mozaik’te de olduğu gibi. ‘Kaçma’, ‘Yol Ayrı Düştü’ gibi tamamıyla modern batı pop soundunun ağırlıklı olduğu eserler var. Trompet, Saksafon ve Trombon duyduğun ‘Gül Yüzlü Sultanım’ adlı eser, eski bir caz plağı dinliyormuşsunuz hissi uyandırıyor. Ama bunların yanında ‘Ben Gidersem Sazım’ ya da ‘Sen Tabibsin’de geleneksel ile modern soundun uyumlu birleşimi var. Ahmet ile seslendirdiğimiz eserlerde ise daha çok geleneksel sound hakim. Seslendirdiğim için kendimi şanslı saydığım ve aklıma, hayatıma dokunmuş üç eserde de klasik öğeler öne çıkıyor.  Bir Yalçın Tura bestesi olan ‘Umutsuz’, Grup Yorum klasiği olan ‘Uğurlama’ ve bestesi Efkan Şeşen’e ait olan ‘Ölürüz De’... 

‘Usulca’daki içeriksel ve biçimsel çeşitlilik sanatsal anlayışınızı da yansıtıyor galiba...
Bu çeşitlilik de bizim müzik anlayışımızı ortaya koyan, yansıtan bir ayna gibi. Bizim anlayışımıza göre türküler biraz da modern bir soundla ve çağdaş bir yorumla günümüze taşınmalıdır. Bunu yaparken de sıcaklığını, samimiyetini, derinliğini bozmadan son derece hassas ve düşünerek hareket ettiğimizi de ayrıca belirtmek isterim. Yani kısacası ‘Usulca’; içinde renk, hüzün, ayrılık, sevda, türkü, pop, synth, bağlama olan yine bir crossover albüm oldu.

Almanya’da yaşıyorsunuz, peki Türkiye’de var mı yakın zamanda bir konser, albüm tanıtımı vs? Ve bundan sonra neler yapacak Zeynep Bakşi Karatağ? 
Tabii ki konser yapmak ve dinleyicilerimin bu talebine karşılık vermek istiyorum. Şu anda bunun altyapısını oluşturmaya çalışıyoruz. Zaten konser planlarımızı, Türkiye’de var olan seçim sürecinden ve peşinden gelen tatil sezonundan sonra yapmayı düşünüyoruz. ‘Usulca’, dinleyici için yeni ama kayıttan baskı aşamasına ve raflara çıkana kadar ki geçen süre içerisinde bin kere dinleyen benle Murat için çoktan eskidi. Bu sebepten olsa gerek üçüncü albüme başladık bile. Dört yeni beste bitti ve şimdi geri kalan repertuar üzerinde çalışıyoruz. Madem konsere kadar daha vaktimiz var, boş durmayalım o halde... 

GERÇEKTEN COOL OLDU!

Karacaoğlan’dan Âşık Veysel’e, Pir Sultan’dan Muhlis Akarsu’ya kadar birçok ozanın eserlerinin yanı sıra, anonim eserler de mevcut albümde. Umut Altınçağ, Ahmet Aslan ve Ozbi ise size eşlik ediyor. Zazaca bir eser olan ‘Ere Xora’yı da seslendiriyorsunuz.
Karacaoğlan âşık edebiyatının en önemli şairlerinden ve şiirlerindeki yalın dil, O’nu daha çok bizden kılıyor, bizim hayatımıza dokunuyor. ‘Usulca’da bestesi Murat’a ait olan, daha önce bestelenmemiş iki Karacaoğlan şiiri var. ‘Sardır Beni’ ve ‘Yol Ayrı Düştü’ adlı eserler. Hatta üçüncü albüm için dahi Karacaoğlan’dan yeni besteler hazır. Albümde üç anonim eser var. Bunlardan ‘Gökyüzünde Bölük Bölük Turnalar’ ve ‘Odam Kireç Tutmuyor’a sevgili Ahmet Aslan sesi ve gönlü ile bana eşlik etti.  Diğer sözleri anonim,  bestesi Murat’a ait olan eser ise Zazaca bir sevda türküsü... Umut Altınçağ, benim yirmili yaşlarımda hayranlıkla dinlediğim bir sesti. O zamanlar bir gün bir düette buluşacağımız aklımdan geçmezdi elbette. Eserin kaydı sırasında düet fikri oluştu ve bu isim yine kalbimize dokunan bir ses olmalıydı, tıpkı Umut gibi...Yaratıcılıkta, bir ya da birden fazla kişiyle paslaşmanın ayrı bir keyfi var. Ortaya çıkarmayı başardığınız her ne ise, o heyecanı ve hevesi bir başkasında da uyandırıp, onun coşkusuyla da kaynaşmak... Ozbi ile bir araya geldiğimiz eserde tam da bu oldu. Bir Muhlis Akarsu eseri olan ‘Sen Tabipsin Saramazsın Yaramı’ adlı türküyü bambaşka bir düzenleme ve sound yanı sıra Ozbi’nin rap’iyle buluşturduk. Bir yanda Clubsound, bir yanda çok sıcak bir türkü ve diğer yanda kavgaya ölüme gider gibi asi, derdini canına katar gibi seven içli bir rapci poet! Gerçekten cool oldu! 

Albümde şu ana kadar adı geçen müzisyen arkadaşlarımın dışında, güzel dostumuz Kemal Dinç, ‘Ben Gidersem Sazım’da bana vokaliyle eşlik etti. Ayrıca Bağlama/Cura/Yaylı Tambur ile Engin Arslan, Elektro Gitar ile Cihan Tanrıverdi ve JurgenMüller, Perküsyon ile Abbas Karacan, Çello ile Özer Arkun ve Keman ile Hüseyin Kemancı gibi çok kıymetli müzisyenlerinde emeği geçti. 

YOLCULUĞUMUN BAŞLANGICI; BAĞLI OLDUĞUM TOPRAKLAR

Zeynep Bakşi Karatağ kimdir, biraz kendinizi tanıtmanızı isteyeceğim. Müzikle ilgilenmeye ne zaman başladınız?
Büyükşehirde doğup büyümüş olmak elbette ki Anadolu’daki köklerinden koparmıyor insanı. Benim müzik yolculuğumun başlangıcı; bağlı olduğum topraklar ve o kültürden alabildiğim pay, ilk durağı ise babamla evimizde yaptığımız sazlı sözlü muhabbetler oldu. Aslında bu yolculuk bir anlamda sakladığım, ötelediğim, ertelediğim her şeyle tekrar kucaklaşıp; kendime, kendi içime doğru yaptığım bir yolculuk.

ÖNCEKİ HABER

LGS'nin cevap anahtarı açıklandı, sonuçlar 26 Haziran'da açıklanacak

SONRAKİ HABER

Sekiz ayda 3 farklı cezaevine sevk

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...