27 Nisan 2018 23:34

Doç. Dr. Yücel Demirer: Bu seçim yıllar sonra ders konusu olacak

Kocaeli Dayanışma Akademisinden Doç. Dr. Yücel Demirer, OHAL altında girilecek erken seçimle ilgili sorularımızı yanıtladı.

Fotoğraf: ErdostYıldırım/EVRENSEL

Paylaş

Meltem AKYOL
İstanbul

Türkiye OHAL koşullarında erken seçime gidiyor. Hızlı ilerleyen trafikte bir yandan aday belirleme tartışmaları sürerken bir yandan da liderler seçim turları yapıyor. Muhalefetin adayı kim olacak, muhalefet ortak adayla mı gidecek, herkes kendi adayını mı çıkaracak gibi havada uçuşan sorulara yanıt veren Kocaeli Dayanışma Akademisinden Doç. Dr. Yücel Demirer erken seçim kararına götüren gerekçeleri ve ittifak tartışmalarını gazetemize değerlendirdi. Seçimin “Tuhaf zamanların tuhaf seçimleri” olarak hatırlanacağını belirten Demirer, seçimlerin yıllar sonra ders konusu yapılacağını belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın OHAL’i patronlar için çıkardık sözlerini de değerlendiren Demirer, açıklamayı sürecin en önemli manevrası olarak yorumladı. Demirer, “Bu manevra bize genel olarak siyasal alana, özelde seçim sürecine egemen olan sınıfsal dinamikleri göstermesi açısından önemli” dedi

Hızlı bir seçim trafiği işletiliyor... Sıcak gelişmelere gelmeden önce, siz bu seçim kararını nasıl yorumladınız? Pek çok gerekçe sıralanıyor, hem iktidardan hem muhalefetten...

“Öncelikle yaşadığımız bu durumun seçim literatürü içinde karşılanmasının hayli zor olduğunu belirtmek isterim. Bir erken seçim olmaktan çok belli bir hedefe yöneltilmiş, bu doğrultuda yapılandırılmış pragmatik ve köklü bir değişim kampanyasından ve onun keskin dönemecinden bahsetmek mümkün. Bu yüzden söylemde tutarlılık aramak uygun olmaz. Tutarlılık olsa olsa, Meclisin etkisi azalırken, yasama-yürütme-yargı erkleri tek elde toplanırken dozajı artırılan göz bağcılığında aranabilir. Yine de dönemin ruhunu göstermesi açısından bu “ultra baskın seçim” akıllarda kalacak. Tuhaf zamanların tuhaf seçimleri olarak hatırlanacağını, siyasal hayat derslerinde yıllar sonra bile konu edileceğini düşünüyorum.

YOLSUZLUKLARDAN KAYGILANMA DÜZEYİ ARTTI

Sizce neden erken seçim, Cumhurbaşkanı dış politika dedi, beka sorunu dedi?

Dış politikanın gerekçe gösterildiği belki de ilk seçim olacak bu seçim. Ben ekonomik sıkışmanın temel etken olduğunu düşünenlerdenim. Son sıralarda yapılan kamuoyu araştırmalarının hemen hepsinde ekonominin sorunlu olduğu ifade ediliyor, hem de iktidar partisine oy verenlerde dahi. 2019’un seçim ekonomisi uygulamalarını kaldıramayacak kadar kırılgan görünmesi kararı tetiklemiş görünüyor. Buna ek olarak iktidar partisine oy verenlerde dahi yolsuzluktan kaygılanma düzeyi artmış durumda. Seçim gibi önemli bir adımın Adalet ve Kalkınma Partisi saflarında bir seferberlik etkisi yapacağı ve zindelik getireceği de düşünülmüş olmalı. Yaklaşmakta olan kriz anında karar verici olmak isteyen iktidar partisi bir taşla pek çok kuş vurmak istiyor anlaşılan.

Seçimlerde en çok konuşulan şey ise aday tartışması. AKP-MHP’nin adayı belli, Erdoğan, muhalefette tartışmalar sürüyor... İlk turda ayrı ayrı, ikinci turda ortak bir aday seçeneği konuşuluyor. Siz bu tartışmalar, üretilen formüleri  nasıl yorumluyorsunuz?

Seçim dönemlerinde açığa çıkan adaylık atakları ve üretilen formüller hamasetin yarattığı gölgeleri dağıttığı için hayli konuşkandır. Başkanlık seçimlerinin kenarı merkeze doğru süpüren yapısı çerçevesinde partiler, bir yandan eldeki oy tabanlarını elde tutarken, diğer yandan yeni kesimlere ulaşmayı hedefliyor. Üretilen formüllerin ilk dalgası seçimin ikinci tura kalacağını düşünüp buna göre pozisyon tutma esasına dayanırken, durumun böyle olmayıp ilk turun belirleyici olacağını düşünenler daha toparlayıcı fikirler üretmekte. Bu bağlamda ideolojik politik ayrımlar yanında, seçimin hangi turda sonuçlanacağına ilişkin tahminler de üretilen formüllerde etkili.

Her yurttaş gibi ben de üretilecek ittifak formüllerini merak ediyor, dikkatle izliyorum. Çünkü kurulacak ittifakların önümüzdeki on yılların siyasetine ilişkin fikir vereceğini düşünüyorum. Öte yandan yürütülen ittifak sürecinin merkez sağda eksikliği yakıcı bir biçimde hissedilen bir partinin boşluğunu doldurmak işlevini de görmek lazım.

Abdullah Gül ise çok dile getiriliyor?

Ben iktidar bloku içindeki kırılmalara oynayan bir tarzın çok etkili olacağını düşünmüyorum. Unutulmaması gereken önemli bir nokta, bir önceki Cumhurbaşkanı Gül’ü aday göstermenin kaybettirteceği oy oranı ve 2002’den bu yana kurulan siyasal ve sosyal hegemonya karşısında öz güveni olmayan bir duruşa işaret edecek olmasıdır.

Abdullah Gül’ün sahip olduğu siyasal potansiyel uzunca bir süredir izlenmesini beraberinde getirmişti. Gül tartışması yeni değil. Bu bağlamda iktidar partisi ve onun liderinin çok rahat günler geçirmediğini bilmek için kahin olmak gerekmiyor. Erdoğan’ın süreci konsolide etmek için partisinin kurucuları ve ağır topları ile görüşmesi ve bu görüşmelerin kamuoyuna yansıması görüşülen kişiler üzerinden mesaj gönderilmesi anlamı taşıyor. Özellikle Arınç görüşmesi önemli bir algı oluşturma-değiştirme adımı. Ancak değişik siyasal kanatları içine alan bir aday arayışının verdiği kurgusallık hissinin negatif boyutlarının yeterince hesaba katılmadığını düşünüyorum.

MUHALEFET İLE PATRONLAR KARŞI KARŞIYA GETİRİLİYOR

Seçime OHAL ile gidilmesi tartışması var bir de. OHAL kaldırılsın diyen muhalefet hedef gösteriliyordu zaten ama Erdoğan’ın, OHAL’i grev yasakları ile savunması ne anlama geliyor sizce?

Sorunuz içinden geçtiğimiz seçim sürecinin belki de en önemli manevralarından birine ilişkin. Bu manevra bize genel olarak siyasal alana, özelde seçim sürecine egemen olan sınıfsal dinamikleri göstermesi açısından önemli. Keşke isimlerden başka bir şey duyulmayan tartışmalar bu türden önekler üzerinden konuşuluyor olsa; “OHAL kaldırılsın” diyen muhalefet ile patronları karşı karşıya getirmek isteyenler daha net görülse.

ÖNCEKİ HABER

24 Haziran seçimlerine giderken sokakta canlı bir tartışma var

SONRAKİ HABER

Kadınlar yaralarını kasnaklara işledi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...