21 Mart 2018 15:43

Neden yüksek lisans?

'Okumalar yapmam gerekiyor fakat ekonomik sorunlar beni bundan alıkoyuyor. Çalışmak zorundayım.'

Paylaş

Lütfü SARIOĞLU

Yüksek lisans yapan arkadaşımızla güncel akademisyen sorunları ve öğrencilerin eğitimini alırkenki ekonomik sorunları üzerine bir tartışma gerçekleştirdik. 

Yüksek lisansı, kimi akademik bir eğitim almak, umutlarını, hayallerini gerçekleştirmek için, kimi üniversite sonrası nihai kurtuluşunu bu yönde gördüğü için seçiyor.

Ortak nokta ise herkesin bir arayış içerisinde olması. Durum baştan böyleyken bu süreç içerisinde neler oluyor ve gençler neden kurtuluşun akademisyen olmaktan geçtiğini düşünüyor? Akademisyen olduğunda her şey yoluna giriyor mu? Bu sorunun yanıtı için bir yüksek lisans öğrencisi ile sohbet ettik. 

Sohbete başlarken ilk olarak adını gizli tutmamızı isteyen arkadaş, neden olarak tez çalışmalarının devam ettiğini ve ekonomik ihtiyaçları için çalışmak zorunda olduğunu ama bunun yüksek lisans öğrencilerine yasak olduğunu söylüyor. 

Yüksek lisansa başlamanın düşünsel bir olgunluk ve bir bilinç ile yapıldığını bunu açarsak okumayı, üretmeyi ve araştırmayı sevmek olduğunu söylüyor fakat istediği gibi ilerlemediğini söylüyor. Neden istediği gibi ilerlemediği öğrenmek istediğimiz de “Bizim hayalimiz yüksek lisansa başlayınca bursa bağlanmaktı ama burs binde bir kişiye çıkıyor. Eğitimi tamamlamak için derslere yoğunlaşmam adapte olmam gerekiyor. Okumalar yapmam gerekiyor fakat ekonomik sorunlar beni bundan alıkoyuyor. Çalışmak zorundayım ve işten arta kalan zamanlar zihinsen-fiziksel yorgunluktan bitkin düşüyorum eğitim için yapmam gerekenleri minimuma çekmek zorunda kalıyorum. Yüksek lisans öğrencilerinin tutunamamasının sebeplerinin bu olduğunu düşünüyorum. Çünkü çalışma hayatına girince eğitimi ister istemez uzatıyorsun.’’ diyor.

YÜKSEK LİSANS, YÜKSEKTE TANIDIĞI OLANA YARIYOR

Sohbet ederken arkadaş akademisyenlere olan eleştirilerini dile getirmek istiyor. Üniversite içinde hegemonik bir yapı olduğunu söyleyen arkadaşımız örnekleri şöyle sıralıyor; “Tepelerden sırf birilerinin tanıdığı olduğu için daha kolay eğitim görevlisi olunabiliyor. Bir bilgi birikimi olmadan buyurgan yapıyı devam ettirerek varislerin atanabiliyor. Son zamanlarda üniversitenin sosyal bilimci olmayı, derslerde kendi hayatını anlatmak ile özdeştiren kişiler ile doluyor ve böylece haklarımız gasp ediliyor.” diyerek dile getiriyor.

Sohbetimizi toparlamak amacıyla devam ederken bunlara karşı nasıl tepki verdiğini sorduğumuzda akademi ile bağlarını sorguladığını sembolik ve psikolojik şiddet uyguladığını söylerken tepkisini bu şekilde dışa vurduğuna inandığını söylüyor. “Herkes okuduğu kadar vardır, okuyamadığım ve kendimi besleyemediğim günü yok sayıyorum; tüm bu zorluklara rağmen devam etmemin sebeplerinden birisi bu ve verdiğim emek.’’ diyor. Bu sorunlara karşı öğrencilerin birlikte olmaları ve buna karşı mücadeleyi yükseltmeleri gerektiğini konuşarak sohbetimizi sonlandırıyoruz.

ÖNCEKİ HABER

TGS: Cumhuriyet susmaz Cumhuriyet çalışanları da susmaz

SONRAKİ HABER

Toplumsal cinsiyet ve cinsiyet kavramı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...