27 Aralık 2017 22:08

Türkiye işçi tarihinden portreler: 1960'lar

İşçilere grev hakkının tanındığı 1963 yılından sonra, işçi sınıfı eylemlerinin belirgin bir şekilde arttığı görülmüştür.

Paylaş

DİSK’İN KURULUŞ SÜRECİ

Türk İş, 1961 Anayasası’nın grevli toplu sözleşmeli sendika hakkını tanımasından sonra mevcut hükümetlerle bu hakkın uygulamaya konulması konusunda diyalogu esas alan bir tavır geliştirmiştir. Bu doğrultuda 1960 yılında Türk İş yönetimi çeşitli adımlar atmış ve ilk olarak da mevcut sisteme ne kadar yakın olunduğu gösterilmek için bazı şehirlerde “Komünizmi Tel’in” mitingleri düzenlemiştir. Bu mitingleri 1964 yılında alınan “partiler üstü politika” kararı izlemiştir.

1960’ların ortasından itibaren tek tek fabrikalarda işçilerden yükselmeye başlayan talepler ve bunlar etrafında işçilerin inisiyatifiyle gerçekleştirilen eylemler farklı bir sendikal mücadele yaklaşımını gerektirmiştir. İşçi sınıfının yerel ve ulusal düzeyde ulaştığı örgütlenme ve eylemlilik düzeyi, Türk İş’in uzlaşmacı sendikacılık anlayışının sınırlarını pek çok yönden zorlamış, konfederasyon içinde çeşitli tartışmalara neden olmuştur.

TÜRKİYE SENDİKAL HAREKETİNDE YENİ DÖNEM BAŞLIYOR

1961 yılında Türk İş içindeki diyalogcu yaklaşımı eleştiren 12 sendikacının öncülüğünde kurulan Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve 1960’lı yılların ikinci yarısından itibaren yükseliş gösteren işçi örgütlenmeleri ve yapılan eylemler, Türkiye sendikal hareketindeki ilk somut işaretleri olmuştur. Sonraki süreçte, bütün bu siyasi gelişmelere ve gittikçe radikalleşen işçi eylemlerine duyarsız kalan Türk İş yönetimi ile çoğunluğu yerellerde örgütlü ve hareketin o dönem en dinamik kesimi olan sendikalardaki mücadeleci eğilim arasındaki açı giderek artmıştır. 
Türk İş içinde mevcut yönetimin çizgisinden memnun olmayan, temel hakların daha sert mücadelelerle kazanılabileceğine inanan, sendikal-siyasal anlamda daha mücadeleci 1960’ların siyasi ortamı içinde giderek güçlenen eğilim, dünyada ve Türkiye’deki siyasi gelişmelerden etkilenmiştir.

TÜRK İŞ’E İNAT GREV

İşçilere grev hakkının tanındığı 1963 yılından sonra, işçi sınıfı eylemlerinin belirgin bir şekilde arttığı görülmüştür. Türk Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) ile Türk Maden İş sendikası arasında yürütülen toplu sözleşmelerin uyuşmazlıkla sonuçlanması üzerine Sungurlar Kazan fabrikasında 1964 yılında grev yapılmış, bu grev karşısında Türk İş yönetimi sendikadan grevi sona erdirmesini istemiştir. İşçilerin Türk İş’in denetimi dışında greve çıkması, o dönem mücadeleleri ile öne çıkan bazı sendikaların Türk İş’ten kopuş sürecini olgunlaştırmıştır. Bu koşullar, 1966 Ocak ayında gerçekleşen Paşabahçe Grevi ile doruk noktasına ulaşmıştır. 
Paşabahçe Grevi, Paşabahçe Şişe Cam Fabrikası’nda 31 Ocak 1966 ile 26 Nisan 1966 tarihleri arasında Kristal İş Sendikası’nın kendisine hükümet tarafından önerilen toplu iş sözleşmesini kabullenmemesi sonucu gerçekleşmiştir. Türk İş başlangıçta desteklediği bu grevi, 20 Mart 1966 tarihinden itibaren işverenin sunduğu sözleşmenin Kristal İş tarafından kabul edilmemesini gerekçe göstererek, desteklememe kararı almıştır .
Türk İş yönetimine rağmen grevin bazı sendikalar tarafından desteklenmesi ve bundan sonraki grevlerde, Türk İş’ten ayrı olarak, Sendikalar Arası Dayanışma Komitesinin kurulması, Türk İş’ten kopuşa son noktayı koymuş ve 13 Şubat 1967 tarihinde “Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu” (DİSK) kurulmuştur.

İŞÇİ EYLEMLERİNİN KARAKTERİ

İşçi hareketi, sadece sendikaların, sendikalaşmak isteyen işçilerin yaptıkları eylemlerden ibaret değildir. İşçilerin fabrikasında, mahallesinde, evinde, kısacası tüm ekonomik, sosyal, kültürel yaşamında ortaya çıkan ilişkilerden etkilenen bir olgu olarak görülmesi gereken işçi eylemlerinin, 1960’lı yıllarda, özellikle işyeri merkezli ve işçilerin inisiyatifine dayanan eylemler şeklinde hayata geçirildiği görülmüştür.

İLERİ EYLEM BİÇİMİ: İŞYERİ İŞGALLERİ

Türkiye işçi sınıfı hareketinin geleneğinde işyeri işgali, 1968 yılına kadar önemli bir yer tutmamıştır. İlk önemli işgal, üniversitelerdeki boykot ve işgal olaylarından kısa bir süre sonra başlayan Derby işgalidir. 1968’de İstanbul Bakırköy’deki Derby Lastik Fabrikası’nda çalışan işçiler işyerinde Kauçuk İş Sendikası'nın kendilerinin dışında toplu iş sözleşmesi imzalamasını önlemek ve DİSK’e bağlı Lastik İş Sendikası aracılığıyla çeşitli haklar elde etmek amacıyla işyerini işgal etmiştir. 
İşyeri işgal eylemleri, kısaca, üretimin yapıldığı alan ve araçlara, orada çalışan işçiler tarafından el konulması şeklinde ortaya çıkmıştır. Bu tür eylemlere genellikle ücret artışı ve çalışma koşullarının düzeltilmesi gibi talepler dile getirilmesi, fabrikanın kapatılmasını ya da özelleştirilmesini engellemek, grevci işçilerin işten atılmasını önlemek, işvereni ya da devleti protesto etmek gibi amaçlarla, grev gibi mücadele araçlarının yetersiz kaldığı noktada başvurulduğu görülmüştür.

NASIL BAŞARILI OLDULAR?

Bu dönemde işçiler tarafından yapılan işçi eylemlerinin başarılı olmasının en belirgin nedeni, güçlü bir işyeri örgütlülüğü (işyerlerinde oluşturulan fiili komiteler, işyeri temsilciliklerinin aktif olarak çalıştırılması) oluşturulabilmiş olmasıdır.

1967-1971 yılları arasında gerçekleşen işçi eylemlerinin büyük bölümünde, DİSK’in kurumsal ya da örgütsel etkisinden çok, tek tek fabrikalarda kurulan işçi komitelerinin etkili olmuştur. İşçi komiteleri, işçilerin temsilcilerini doğrudan seçtikleri, aşağıdan yukarıya yapılandırılmış fiili işyeri örgütlenmeler olarak ortaya çıkmış ve yapılan eylemler başından sonuna bu komiteler aracılığıyla ve onların denetiminde hayata geçirilmiştir.

ÖNCEKİ HABER

2018 yılında öğrenciler belirsizlikle karşı karşıya

SONRAKİ HABER

Yemeğin proteini böceğinde mi?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...