23 Aralık 2017 10:35
Son Güncellenme Tarihi: 29 Aralık 2017 20:10

Balıkesir Kepsut cezaevinde ‘idare eliyle’ infaz iddiası

Balıkesir Kepsut Cezaevinde diğer hükümlüler tarafından öldürülen Ulaş Yurdakul cinayetinde idarenin de sorumluluğunun bulunduğu iddia edildi.

Paylaş

Cansu PİŞKİN
İstanbul

Balıkesir Kepsut Cezaevi’nde hükümlü olarak bulunduğu sırada diğer hükümlüler tarafından işkence edilerek öldürülen Ulaş Yurdakul’un avukatı Hasan Hakan Günaslan, Yurdakul’un öldürülmesinde cezaevi idaresinin sorumluluğuna ilişkin çok sayıda ifade ve kanıt olduğunu söyleyerek görevliler hakkında takipsizlik kararı verildiğini söyledi. 

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde, adli hükümlü Ulaş Yurdakul’un Balıkesir Kepsut Cezaevi’nde öldürülmesine ilişkin yapılan basın açıklamasına Avukat Gülseren Yoleri, Yurdakul’un avukatı Hasan Hakan Günaslan ve ailesi katıldı. Avukat Günaslan, olaya şahit olan bir kısım hükümlünün verdiği bilgileri aktardı. Günaslan, Yurdakul’a fiziksel şiddetin uzun süreden beri uygulandığını, şiddetten haberdar olan cezaevi idaresinin herhangi bir önlem almadığını, işkence ve ölüme göz yumduklarını ifade etti. Kepsut Cezaevi’nde daha önce de basına yansıyan ölüm ve tecavüz olayları gerçekleştiğini kaydeden Günasalan, “Cezaevi idaresinin bu sorumluluğuna ilişkin çok sayıda ifade ve kanıt olmasına rağmen görevliler hakkında takipsizlik kararı verildi. Takipsizlik kararına itiraz ettik sonucu bekliyoruz” dedi.

KOĞUŞLARDA İDARE ELİYLE ‘AĞA’ SİSTEMİ

Avukat Günaslan’ın verdiği bilgilere göre Yurdakul’a dönük darp etme eylemi 31 Aralık gecesi başlayıp 1 Ocak’taki ölümüne kadar devam etti. Adli Tıp Raporunda Yurdakul’un ölüm sebebi, fiziksel şiddete bağlı göğüs kemiği ve kaburga kırıklarıyla birlikte iç organ yaralanması sonucu iç kanama nedeniyle gerçekleştiğini kaydeden Günaslan, “Vücudun birçok bölgesinde darbeye bağlı morluk, ekimoz ve kırık tespit edildi” dedi.

Günaslan, C3 koğuşuna 14 Nisan 2016 tarihinde yerleştirildiği günden ölümüne kadar bir kısım hükümlü tarafından yurdakul’un sürekli olarak darbedildiğini öne sürdü. C3 koğuşundaki bir hükümlünün beyanlarını aktaran Günaslan, koğuşların infaz koruma başmemuru tarafından oluşturulduğunu ve koğuşların başına da idarenin sözünü dinleyen kişiler getirildiğini kaydetti. C3’ün sorunlu olduğu düşünülen mahkumların gönderildiği koğuş olduğunu ve koğuşun başına N.Ş. isimli hükümlünün getirildiğini anlatan Günaslan, “Bir kısım hükümlünün ifadesine göre, infaz koruma başmemuru bu mahkumları C3’e göndererek mahkumlarla ‘ilgilenilmesini’ istemiş. Mahkumlar başka koğuşa gitmek isteseler de idare göndermemiş. Bir mahkum ifadesinde N.Ş’nin 5-6 kişilik grup oluşturarak diğer mahkumlar üzerinde baskı uyguladığını, Ulaş’ın N.Ş. ve N.Ş’nin talimatıyla diğer mahkumlar tarafından darp edildiğini, N.Ş’nin idareye şikayet edilmesi halinde bile sonuç alınamayacağını ifade etmiş.

MERDİVEN ALTINA YERLEŞTİRİLEN YATAKTA YATIRILMIŞ

Yurdakul’un C3’te merdiven altına yerleştirilen yatakta yatmak zorunda bırakıldığı bilgisini veren Günaslan, “Bir odaya yerleştirilmemiş. Ulaş dışında koğuşta kalan tüm hükümlüler dörder kişilik odalarda kendilerine ait ranzalarda yatıyor. 5275 sayılı Kanun’a göre hem ayrımcılık yasağı var hem de cezanın insan onuruna saygının korunmasını sağlayan maddi ve manevi koşullar altında çektirilmesi gerektiği düzenlenmiş. İdare tarafından hükümlünün bu şekilde dışlanmasının diğer hükümlülerden ayrı bir muameleye tabi tutulmasının diğer hükümlülere onu darp etme ona karşı keyfi davranışlarda bulunmak konusunda cesaret verdiği açık. Hükümlülerin yaşam hakları ile beden ve ruh bütünlüklerini korumak üzere her türlü koruyucu tedbiri almakla yükümlü olan idare Ulaş’ın ne hastaneye sevkini sağlamış ne tedavisini yapmış ne darp edilmesini önlemiş ne de ayrı bir koğuşa alarak can güvenliğini sağlamış” dedi.

ÖNLEM ALMAK YERİNE YÜZÜNDEKİ MORLUKLARLA ALAY ETMİŞLER

Başka bir hükümlünün ifadesinde koğuşun başındaki kişiler tarafından Yurdakul’a sürekli olarak uyku ilacı verildiğini de aktaran Günaslan, “Uyanamaması sebebiyle altını ıslatması bahane edilerek darbedilmiş sık sık. Otopsi raporunda Ulaş’ın vücudundan uyku ilacı dahil olmak üzere çok sayıda ve birbiriyle benzeşen nitelikte ilaçların etken maddesi çıkmış. İlaçların Ulaş’a reçete edilen ilaçlar arasında olmamasına rağmen mahkumların eline geçmiş olması, bazı hükümlülerin cezaevi görevlilerinin de bu duruma göz yumduklarına ilişkin ifadeleri doğruluyor” dedi.

Günaslan, bir başka mahkumun da Yurdakul’un 4 kişi tarafından dövülmesinin ardından ertesi gün kurum revirine kaldırıldığını, ancak kurum doktorunca vücudundaki morluk ve şişliklere tedavi uygulanmadan koğuşa geri gönderildiğini anlattığını ifade etti. Günaslan, “Döven mahkumlara cezai işlem uygulanmadığı gibi koğuşunu değiştirme gereği de duyulmamış. Ulaş’ın koğuş içinden darp edildiğini bilen koruma memurları engel olmak bir yana sayım sırasında ulaşa yüzündeki morluklarla ‘makyajın güzel olmuş’ diyerek dalga geçmişler” dedi.

‘TERÖRİST OLARAK GÖRMÜŞLER’

Yurdakul’un öldüğü gün, N.Ş. tarafından koğuşta kalan diğer mahkumlara nasıl ifade vereceklerinin anlatıldığını söyleyen Günaslan, “Ölümün banyoda düşme sonucu olduğu söylenmiş. Deliller temizlenmiş. Uydurulan mizansene göre de karşılıklı kavga izlenimli darp olayını tek bir mahkum üstlenmiş. N.Ş. ise işkencenin yapıldığı odada temizlik yaptırarak kan izlerini sildirmiş, ölüm sonrası koğuşa gelen olay yeri inceleme ekibini karşılamış ve onları yönlendirmiş. Olayın üzerinden 6 saat geçtikten sonra savcının ikinci talimatı üzerine biyolojik bulgu araştırması yapılmış. Yönetimin işin içinde olduğu ölüm olayına yaklaşımlarındaki kayıtsızlık da gösteriyor. İşkence ve ölüme karışan İ.A. annesine ‘Askere git diyordun millet dağda öldüremiyor teröristi biz burada öldürdük işte daha ne istiyorsun’ diyerek Ulaş’ı terörist olarak gördükleri için birden fazla kişi tarafından öldürdüklerini itiraf etmiş” diyerek olaya soruşturma dosyasındaki bilgileri aktardı.

KARAR HUKUKA DA VİCDANA DA UYGUN DEĞİL

Günaslan, “Tüm bunlara karşın soruşturma savcısı cezaevi görevlilerinin görevlerini kötüye kullanmadıklarını iddia ederek etkin ve tarafsız bir soruşturma yürütmeden cezaevi görevlileri hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararını vermiş. Karar hukuka uygun olmadığı gibi vicdana da aykırıdır. Bu kararda ne yaşam hakkı ne de işkence yasağı gözetilmiş; tersine görevlilerin hukuksuz davranışları adeta teşvik edilmiş. Karara itiraz ettik sonuç bekliyoruz” dedi. 


CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI: PERSONEL VE DİĞER ŞÜPHELİLER HAKKINDA SORUŞTURMA DEVAM ETMEKTEDİR

Cumhuriyet Başsavcılığından 29 Aralık tarihinde yapılan yazılı açıklamada "04 Aralık 2017 tarihinde yapılan itiraz üzerine Balıkesir Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği tarafından ceza infaz kurumu personeli hakkında verilen ek kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. Olayda kastı veya ihmali olduğu düşünülen ceza infaz kurumu personeli ile belirlenen diğer şüpheliler hakkında Kepsut Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2017/1 sayılı soruşturma halen devam etmektedir." denildi.

Balıkesir Adliyesi’nin internet sitesinden Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Sözcülüğü ve Medya İletişim Bürosu'nca yapalın açıklamada şöyle:

“29 Aralık 2017 günü bazı yayın organlarında çıkan haberler üzerine Cumhuriyet Başsavcılığımızca kamuoyunun bilgilendirilmesi gerekli görülmüş olup, Kepsut L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda, 01 Ocak 2017 tarihinde meydana gelen ölüm olayına ilişkin olarak Kepsut Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından derhal adli soruşturma işlemlerine başlanılmış, Ceza İnfaz Kurumu görevlileri ve olayın failleri olabileceği değerlendirilen koğuş sakini hükümlü ve tutuklular ile ilgili yürütülen soruşturma sonucunda bir kısım ceza infaz kurumu görevlileri hakkında Kepsut Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar 24 Kasım 2017 tarihinde verilmiştir. Bu karara karşı müştekiler, vekili tarafından 04 Aralık 2017 tarihinde yapılan itiraz üzerine Balıkesir Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği tarafından ceza infaz kurumu personeli hakkında verilen ek kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. Olayda kastı veya ihmali olduğu düşünülen ceza infaz kurumu personeli ile belirlenen diğer şüpheliler hakkında Kepsut Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2017/1 sayılı soruşturma halen devam etmektedir. Soruşturmanın safahatı ve sonucu hakkında kamuoyuna ayrıca bilgi verileceği saygıyla duyurulur." (Balıkesir/DHA)

ÖNCEKİ HABER

Katalonya’da sandıklar kapandı, sorunlar açıkta duruyor

SONRAKİ HABER

'Birliğimizi bozmazsak OHAL falan dinlemeyiz'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...