7 Ağustos 2012 09:08

Yağmurdede’de paylaşım var

Selmane Ertekin

Yağmurdede köyünün Ankara’ya uzaklığı 70-74 kilometre. Yaz geldiğinde nüfusu çoğalan kış mevsiminde ise sadece yaşlılara bırakılan şirin mi şirin bir köy. Köyün ne zaman kurulduğuna ait tam bilgi olmamakla birlikte, köy mezarlığı taşlarındaki resimler, sütunlar Osmanlı öncesine, Roma dönemine dayandığı izlenimini veriyor.
Ayrıca Osmanlı dönemine ait cami ve konakların da dimdik ayakta olduğu bu kadim köydeki yaşlıların en mutlu oldukları ve rahat ettikleri ay ramazan.
Neden mi yaşlıların en mutlu ayı ramazan; ramazan boyunca ortak sofralar açılıyor, birlikte iftar ediliyor da ondan.
Köyde yaşayan sağlıkları yerinde olan üç kadın ramazan ayı boyunca evde kendileri için yaptıkları yemeklerini, yemek yapamayacak, ekonomik durumu elverişli olamayan komşularıyla  paylaşmaya başlıyorlar. Bakıyorlar ki bu iş  ekonomiye ve zamana dayanıyor  zorlanıyorlar. Bu işi genele yayma ve ramazanlarda eşle, dostla her akşam iftarı birlikte açma kararı alıyorlar.. Herkes tarafından desteklenen bu kararla işe koyulan köy halkı, kap kacak, ocak, çatal, kaşık tabi bir de sanayi tipi bulaşık makinesi alarak önemli ihtiyaçları karşılıyorlar.. Amaçları en azından ramazan ayı boyunca zenginin de, fakirin de aynı kazanda pişen yemeği yemeleri; köreltilmeye ve yok edilmeye yüz tutan paylaşım kültürünü ayakta tutma...
Bu işe önderlik eden kadınlar mutlu... Erkekler, çocuklar, yaşlı, genç gücü, neye, ne kadar yetiyorsa iftara doğru köyün koca meydanında sofralar hazırlanıyor. Bastonlu dedeler sofralar hazırlanırken bilge tavırları ile gençlere sofraların nasıl hazırlanması gerektiğini gösteriyorlar. Gençler saygılı...

ÇOCUKLARINI, TORUNLARINI NEREYE ATACAKLAR
Beni köyüne davet eden arkadaş, ‘kim bu?​’ sorularına yanıt vererek tanıtıyor... Beğendin mi adetimizi diye soruyorlar... Bizde kadın erkek ayrımı yok, hepimiz kardeşiz ... Kapılarının herkese açık olduğunu söylüyorlar... Ha bir de burada, haremlik, selamlık olmaz diyorlar... Herkes Allah’ın kulu... oruç tutan da, tutmayan da o kişinin kendi bileceği iş...
Türk, Kürt, Alevi, Sünni ayrımı da yok..
Bir kadın yanaşıyor yanıma anlatıyor; ‘Kız alıp vermişiz nasıl ayrım yaparız insanlar arasında. Bunu yapanlar nereye koyacaklar çocuklarını torunlarını, olmaz olmaz...’
Üç yıldan beri yürüttükleri bu birliktelik her geçen sene daha da bir çoğalıyor. Şehirde yaşayan köylülerle, akrabalarıyla sıcak ilişkiler kuruluyor, gençler birbirlerini tanıyarak unutulup, yok olmaya yüz tutan paylaşım kültürünü öğreniyorlar.
Her gün bir ya da iki kişi, durumu yerinde olan veya ölmüş anasına babasına yemek vermek isteyenler sırayla en azından üç yüz, dört yüz kişiye yetecek biçimde yemek için erzaklarını alıyor ve ramazan ayı boyunca dışarıdan tutulan  aşçılarca üç dört çeşit yemek yaptırılıyor Aşçıların ücretleri de ekonomik durumu iyi olanlar tarafından karşılanıyor. Köyde herkes bu ay çok mutlu, her tarafta bayram üç gün kutlanır burada otuz gün...
Önceki adı Dastarlı yani sofrası bol anlamına gelen Yağmurdede köylüleri ayrıca bayram boyunca da Ferfere dedikleri, aynı yaş grubunda olanların sabaha kadar ortaya yaktıkları ateş (sinsin) çevresinde eğlenerek bitiriyorlar ramazanlarını. (Ayaş/EVRENSEL)

Evrensel'i Takip Et