13 Kasım 2017 09:15
Son Güncellenme Tarihi: 13 Kasım 2017 13:41

Suruç davasında sanık yine getirilmedi

Suruç Davası'nın 3'üncü duruşmasında 3'üncü kez değişen mahkeme heyeti, mağdurların tüm taleplerini reddettti.

Paylaş

Urfa’nın Suruç ilçesinde IŞİD’in canlı bomba saldırısı sonucu 33 gencin yaşamını yitirmesine ilişkin açılan davanın 3’üncü duruşması görüldü. 2 avukatın tutuklu olduğu davanın tek tutuklu sanığı Yakup Şahin yine duruşmaya getirilmedi. Buna tepki gösteren savunma, “Avukatların tutuklanması bu dosya için ellerinin, ağızlarının kapatılmasından başka bir şey değildir” dedi. 

Urfa’nın Suruç ilçesi Amara Kültür Merkezinde 20 Temmuz 2015 tarihinde IŞİD’in canlı bomba saldırısı sonucu 33 gencin yaşamını yitirmesine ilişkin açılan davanın 3’üncü duruşması Urfa 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından T Tipi Cezaevi Kampüsü salonunda görüldü. Polisin yoğun önlem aldığı duruşmaya, saldırıdan yaralı kurtulan ve yaşamını yitirenlerin ailelerinin yanı sıra HDP Urfa Milletvekili Dilek Öcalan, CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, HDP, DBP, ESP ve EMEP il yöneticileri ile Suruç Aileleri İnisiyatifi, Yüksel Caddesi eylemcilerinden Veli Saçılık ile Cumartesi Annesi Hanife Yıldız’ın da aralarında olduğu çok sayıda kişi katıldı.

Davanın tek tutuklu sanığı Yakup Şahin, bir önceki duruşmada hakkında mahkemeye getirilme kararı verilmesine rağmen duruşmaya getirilmedi. İstanbul ve Urfa Barolarından avukatlar da duruşmada hazır bulundu. 

AVUKATLAR SANIĞIN DAVAYA GETİRİLMESİNİ İSTEDİ

Tek sanığın duruşmaya getirilmesi üzerine söz alan  Avukat Nuray Özdoğan, sorgunun SEGBİS sistemi ile yapılamayacağını, sanığın duruşmada hazır edilmesi gerektiğini söyledi. Özdoğan, “Sanığın getirilmesine engel bir tablo yok, heyetinizin verdiği kararı değiştirmesine sebep olacak bir olgu yok. Neye dayanarak SEGBİS sistemi ile sorgu almak istiyorsunuz? Mahkemeniz dosyanın ciddiyetinin farkında değil. Bu herhangi bir adam öldürme dosyası değil. İnsanlığa karşı işlenmiş bir suç dosyası. Mahkemenizin bunun ciddiyetinin farkına varması gerekir” dedi. Özdoğan’dan sonra söz alan Avukat Özgür Erol, “3 katliam dosyasının ikisi Ankara’da birisi Hilvan’da görülüyor. Diyarbakır ve Ankara Katliamı dosyalarında, sanık duruşmaya getirilmişken sorgular yüz yüze yapılırken, mahkemenizin SEGBİS kurmasının amacı nedir? Suruç Katliamı’nda 33 insan hayatını kaybetmişken dosyada sadece 1 sanık var ve onu da duruşmaya getirmiyorsunuz” dedi. Erol’dan sonra konuşan Avukat Leyla Han Tüzel, “Ankara Katliamı dosyasında da sorgu SEGBİS ile yapılmak istendi ama bizim ısrarımız sonucu yüz yüze yapılan sorguda biz 4 tutuksuz sanığı tutuklattık. Mahkemenin bu durumun farkına varması gerekiyor” dedi. Tüzel’den sonra söz alan Kazım Bayraktar, “Sadece sanığın değil dosyadaki 2 tanığın ifadesi de bizden kaçırılmıştır. Biz tanıkların da duruşmaya getirilmesini ve duruşmada dinlenmesini talep ediyoruz” dedi. Bayraktar’dan sonra konuşan Tombul, “Mesele SEGBİS sistemi tartışması değildir sadece. Bu konu mahkemenizin dosyaya yaklaşımı ile ilgili bir şeydir. Mahkemeniz verdiği karardan neden dönmüştür? Sanığın, müştekilerin bir itirazı bulunmazken verdiğiniz karardan dönmüş olmanız bizde şüphe yaratır elbette. Heyetinizin üzerinde baskı olduğunu düşünüyoruz. Siz sanığı duruşmaya getirmezken dosyanın avukatları Özlem Gümüştaş ve Sezin Uçar tutuklandı. Dosyanın müştekisi Özgen Sadet tutuklandı. Dosya açıldığından bu yana 3 heyet başkanı ve yaklaşık 10 heyet hakimi değişmiş oldu. Bu bile bizim heyetiniz hakkında şüphe etmemize neden olacak bir durumdur” dedi. Tombul’dan sonra söz alan Avukat Arın Yeniaras, “26 Ekim 2017 de dosyanın iki temel avukatı tutuklandı. Kendi müvekkillerinin otopsilerine katıldıkları için tutuklandılar. Bizim kanaatimizce Özlem ve Sezin’in tutuklanması da bu dosya için ellerinin, ağızlarının kapatılmasından başka bir şey değildir. Dosyanın mağdurları ve avukatları kriminalize edilerek failleştirilmeye çalışılıyor. Kriminalize edilmesi gereken faillerdir. Bunun için de sanığın duruşmaya getirilmesi gerekecektir” dedi. 

SAVCI, SANIĞIN GETİRİLMEMESİNİ İSTEDİ

Avukatların yaptığı itirazdan sonra duruşma savcısı, sanığın ve tanıkların duruşmada hazır edilmesi talebinin reddine karar verilmesini istedi. Mahkeme heyeti ise sanığa “Duruşmaya gelmek istiyor musun?​” diye sordu ve karar için duruşmaya ara verdi. Verilen aranın ardından duruşma başladı. Ara sonrası müştekiler, izleyiciler aranarak salona alındı.

Mahkeme heyeti sanık müdafileri çekildiği için sanığın getirilmesi konusunda duruşma sonunda karar verileceğini açıkladı.

SANIK MÜDAFİLERİ DOSYADAN ÇEKİLDİ

Sanık müdafileri “Vicdani olarak duruşmada bulunmayı doğru bulmuyoruz” diyerek dosyadan çekildi.

MÜŞTEKİLER DE SANIĞIN DAVAYA GETİRİLMESİNİ İSTEDİ

Mahkemenin sanığı neden duruşmaya getirmediğini soran Bayram Boyraz, “Sanığı bizden neden kaçırıyorsunuz? Sokaktaki insanlar dahi duruşmadan bir şey çıkmayacağını bize söylüyorlar” dedi. “Her duruşmaya 2 bin kilometre uzaktan geliyorum” diyen Sinem Kılıç, “Ama siz sanığı Ankara’dan buraya getirmiyorsunuz. Biz adaleti aramak için buradayız sanık gelene kadar da burada olacağız” dedi. “Çocuklarımızı elimizden alan katiller neden burada değil” diye soran Fethi Aydın, “Benim çocuğum bu halka hizmet etmek istiyordu ama katledildi. Siz sanığa burada mı ifade vermek istersin, yoksa orada mı ifade vermek istersin diye soruyorsunuz. Bu ne kadar keyfi bir tutumdur. Suruç gazileri, yaralıları, avukatları neden tutuklanıyor bunu anlamak istiyorum. Sanık bu duruşmaya gelene kadar elbette ben de geleceğim ve bu davanın peşini bırakmayacağım” dedi. 

AVUKATLARININ TUTUKLANMASINA TEPKİ

“Cenazeye katıldıkları için tutuklanan avukatlarımız ve kardeşlerimiz serbest bırakılmalıdır” diyen Süleyman Özkan, “Bu katliamda zerre payı olan herkesten şikayetçiyim. Normal şartlarda açık olan ve duruşmaya gelenlerin alışveriş yapabildiği kantin, Suruç Katliamı duruşması için kapatıldı. Katliam mağdurlarının su bile alabileceği bir yer yok” dedi. “Mahkeme, bu davanın katliam, sanığın insanlığa karşı suç iddiasıyla yargılama yaptığının farkında hareket etmelidir” diyen Erkan Keskin, “Bu ciddiyeti yakalamak zorundadır. Avukatlarımız ve katliamdan sağ kurtulan arkadaşlarımızın tutukluluğunu protesto ediyorum ve bu aşamada ifade vermeyeceğiz” dedi. 

MAHKEME SANIĞIN GETİRİLMESİNİ REDDETİ 

Sanıkların müdafileri istifa ettiğinden barodan müdafi atanmasına, heyet değişikliği nedeniyle adli emanetleri tasnif edemediğinden, eşyaların iadesinin daha sonra karar verilmesine, tanıkların ifadesinin talimat ile alınmasına, müşteki vekillerinin sanığın ve tanıkların huzurda bulundurulmasına dair taleplerin reddine karar verildi. Mahkeme sanığın gelecek celsede SEGBİS’le dinlenmesine karar verdi. Fiziki  olarak yaralanmadıkları gerekçesi ile Suruç Katliamı’nda Amara’da bulunanların müdahillik talepleri TİHV raporlarına rağmen reddedildi.
Bir sonraki duruşma tarihi 8 Şubat 2018 saat 10.30 olarak açıklandı.

NE OLMUŞTU?

20 Temmuz 2015’te Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonunun (SGDF) çağrısıyla Kobanê’ye oyuncak ve insani yardım malzemeleri götürmek için Suruç’a gelenler Amara Kültür Merkezinde konakladı. Kültür Merkezi önünde yapılan basın açıklaması sırasında ise IŞİD tarafından düzenlenen bombalı saldırıda 33 kişi yaşamını yitirdi. Katliamın üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen görülen davada hiçbir gelişme yaşanmadı. 2 yıl içinde üç soruşturma savcısı, bir de mahkeme heyeti değiştirildi. Saldırıyla ilgili soruşturmaya, 23 Temmuz 2015’te “Dosya içerisinde bulunulan belgelerin incelenmesinin soruşturmanın amacını tehlikeye düşüreceği” gerekçesiyle gizlilik kararı getirildi.

İDDİANAME 18 AY SONRA HAZIRLANDI

Katliamdan 18 ay sonra Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 213 sayfalık iddianamede biri başka suçtan tutuklu, IŞİD üyesi olduğu iddia edilen 3 kişi hakkında toplam 104’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi. İddianameye göre, bombalı saldırıyı gerçekleştiren kişinin, incelenen deliller, kamera kayıtları ve teşhis yapılması sonucu Abdurrahman Alagöz isimli şahıs olduğu belirlendi. İddianamede, katliamın failleri olarak canlı bomba Abdurrahman Alagöz, 10 Ekim Katliamı’nı organize ettikleri; ancak Antep’teki bir hücre evi baskınında kendilerini patlattıkları öne sürülen Yunus Durmaz ve Halil İbrahim Durgun, 10 Ekim Ankara Tren Garı Katliamı davası sanıklarından Yakup Şahin, firari olduğu belirtilen Deniz Büyükçelebi ile İlhami Mali gösterildi. Bu yüzden davada yargılanan tek sanık Yakup Şahin oldu. 
Hazırlanan iddianamede, devlet yetkililerinin sorumluluğuna yer verilmedi. (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Altan kardeşler davasında ara karar verildi

SONRAKİ HABER

Whose work is 'tax paradises'?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...