04 Kasım 2017 02:40

Bu enflasyona cep mi dayanır?

Evrensel gazetesi Ekonomi Editörü Bülent Falakaoğlu yüzde11.90 olarak açıklanan enflasyon oranını değerlendirdi.

Paylaş

Bülent FALAKAOĞLU

İstatistik Kurumu enflasyon oranını yüzde11.90 olarak açıkladı. Bu oran son 9 yılın zirvesi! Yani küresel krizin etkilerinin görüldüğü yıldan sonraki en yüksek enflasyon. 
Enflasyonun düşmesi için en uygun aylardan biri olarak görülen ekim ayında da enflasyon coştu. Yıllık yüzde 12’ye dayandı. Böylece herkesin açıkça görebileceği bir gerçek açığa çıktı: Türkiye’de hayat artık çok pahalı.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun enflasyon hesabına ince müdahalesi de işe yaramadı. Gıdadaki fiyat artışı bir türlü önlenemeyince, bu yıl, gıdanın enflasyon hesaplamasındaki ağırlığı düşürülmüştü. Ama enflasyon yine yüksek çıktı.
Anlayacağınız, rakamlarla da gizlenemez hale geldi pahalılık!
Fıçı, stor perde gibi ürünlerin fiyatını dahil ederek hesaplanan enflasyon değil vatandaşın enflasyonu. 
Gıda, kira, ulaşım, sağlık harcamaları ne kadar artmış. Ona bakıyor bu ülkenin çoğunluğunu oluşturan sabit ve dar gelirliler. 
Gıda enflasyonu yüzde 12.74, ulaşım 16.79, sağlık 12.21! 
Bu rakamlara cep mi dayanır? 

BU KIŞ ZOR GEÇECEK!
Sadece yılık değil aylık enflasyon da çok yüksek geldi. Aylık enflasyonu yüzde 2.08! 
Bu sadece ortalama.
Tek tek rakamlara bakıldığında çok daha ağır bir tablo söz konusu.
Geçen aya göre...
Kabak yüzde 32, sivri biber yüzde 25, salatalık yüzde 23, patlıcan yüzde 18, domates 13
tereyağı (kahvaltılık) yüzde 8, kaşar peyniri yüzde 6 arttı. 
Giyim ve ayakkabı fiyatında geçen aya göre artış yüzde 11.50.
Kışlık ayakkabı ve giyimde fiyat artışı yüzde 30’u aşıyor. Bu rakamlar bu kışın zor geçeceğini gösteriyor. 
Hükümet ve Merkez Bankası temsilcileri tersini söylüyordu. Ekim ayından itibaren enflasyonun düşeceğini iddia ediyorlardı. 
Öncelikle takvime güveniyorlardı. 
Şöyle ki... 
Geçen yıl ekimde aylık enflasyon yüksek gelmişti. Yerine daha düşük enflasyon geldiğinde yıllık enflasyon da gerileyecekti.
Olmadı.
Kurların düşeceğini iddia ediyorlardı. 
Olmadı.
Gıda fiyatlarını kontrol edeceklerini söylüyorlardı. 
Olmadı.

DAHA KÖTÜ OLACAK
‘Üretim’ ile tüketici enflasyonu arasındaki makas çok yükseldi. 
Yüzde 11.90’lık tüketici enflasyonuna karşılık üretici enflasyonu yüzde 17.28 düzeyine yükseldi. 
Üretici enflasyonundaki gidiş daha kötü. Enflasyon farkı yüzde 50’yi buldu. Üretim fiyatlarındaki artışın tüketicinin fiyatlarına yansıtması kaçınılmaz.
Kur yükseliyor. Petrol, kimya ve metal fiyatları dünyada artış gösteriyor. Maliyetler artıyor. 
İşler daha kötüye gidiyor. 
Hükümet kredilerle tüketimi pompalıyor. 
Önümüzdeki dönemde enflasyon konusunda iyimser olmak zor!
Son 15 yıldır ekonominin en canlı, en çok teşvik edilen, en az vergi alınan iktidarın gözde sektörü inşaat olmasına... 
Türkiye’nin her tarafı şantiyeye dönmesine... 
Konut üretimi ve satışı rekorlar kırmasına rağmen kiralar bile düşmüyor. Yıllık kira artışı bile yüzde 9’un üzerinde. 

COŞANA BAKMAK LAZIM 
Hükümet ‘ekonomi coştu’ diyor.
Enflasyon yüzde 12.
İşsizlik oranı yüzde 11. 
Faiz yüzde 12-15 bandında.
Faiz, işsizlik, enflasyon coştukça coşmuş!
Hükümet şirketleri paraya boğmakla meşgul. Krediye-borca dayalı bir büyüme gerçekleşsin diye.
İşte bu anlayışın yan etkilerini yaşıyoruz şimdi. 3 aydır vatandaşın güven endekslerinin gerilemesi boşuna değil. 
Coşan ekonomi geleceğe güvenli bakmayı sağlamıyor artık. 


ÜRETİCİ CEZALANDIRILIYOR AMA SONUÇ YOK
ÜLKE üreticisi ithalatla zor durumda kalıyor ama fiyatların gerilemesi konusunda sonuç alınamıyor.
Kırmızı ette ve hububatta gümrük vergileri düşürüldü.
Canlı hayvan ithalatının önü açıldı.  
Buğday, arpa, mısır ve pirincin gümrüksüz ithalatına yol verildi.
Gümrük vergilerinin sıfırlanması Türkiye açık pazar haline getirilmesine rağmen gıda fiyatları düşmüyor.
Canlı hayvan ve kırmızı ete son 7 yılda 5 milyar dolar ödendi et fiyatı gerilemedi. 
Tarımda üretim artışına rağmen fiyatlar hâlâ genel enflasyonun önünde gidiyorsa... Hükümet şapkayı önüne koymalı.
Çünkü teşvikler seçici değil ve ihtiyaca göre düzenlenmiyor.
Ülke ihtiyacı olan tarımsal ürünler bile ihraç ediliyor, ihtiyaç gözetilmiyor. 
Tarımda girdilerin yaklaşık yüzde 60’ının ithalata bağlı olmasına çözüm üretilmiyor. Kurlar yükseldikçe çiftçi darbe yiyor. Çiftçi bu maliyet artışını ürününe yansıtmasın diye hükümet ithalatla çiftçiyi cezalandırıyor. 



ENFLASYONDA DÜNYAYI 4’E KATLADIK

2017 yıl sonu için küresel enflasyon oranı ortalama yüzde 2.4 olarak hesaplanıyor. 
Gelişmiş ülkelerin ortalama enflasyonu yüzde 1.7. 
Türkiye’nin içinde yer aldığı gelişmekte olanların ise yüzde 3. 
Türkiye yüzde 12’lik oranıyla kendi ligindekileri 4’e katlıyor.
Gelişmiş ülkeleri ise 6’ya...
Dünyadaki enflasyon ligindeki sıralamamız ilk 10’da.
Venezüella, Mısır yüzde 23, Arjantin yüzde 25, Ukrayna gibi birkaç ülke sadece Türkiye’den kötü durumda. 
Merkez Bankası’nın ve hükümetin tek hanelik enflasyon tahminleri de şimdilik hayal durumda. 
2017’nin ilk 10 ayındaki enflasyon yüzde 9.5! Kalan iki ayda sadece yüzde yarım artsa bile enflasyon çift hane olacak. 
Gerçek bu!



ASGARİ ÜCRETLİ YÜZDE 4 YOKSULLAŞTI 


Birleşik Metal İş Sendikası Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM) tarafından hazırlanan Enflasyon ve Hayat Pahalılığı Ekim 2017 Dönem Raporu’nun sonuçlarına göre asgari ücretle çalışan bir işçi enflasyon karşısında yüzde 4 yoksullaştı. 
Asgari ücretli ürün grupları esas alındığında bir yıl öncesinin aynı ayına göre alım gücünü balıkta yüzde 15, ette yüzde 4.2, temel hastane hizmetlerinde yüzde 3.3, sebzede yüzde 12, katı ve sıvı yağlarda yüzde 5, gerçek kirada yüzde 1.3, süt, peynir ve yumurtada yüzde 8.6 kaybetti. Genelde kayıp yüzde 3.8 olarak gerçekleşti. 
Toplamda asgari ücretli enflasyon hesaplamasına dahil edilen ürünlerin yüzde 70’i için alım gücü kaybı yaşadı. 4 kodlu alt sınıf kapsamındaki 91 harcama grubunun yüzde 89’unun karşısında asgari ücretli alım gücünü kaybetti.

ÖNCEKİ HABER

10 Ekim Katliamı’nın üstü mü örtülüyor?

SONRAKİ HABER

Netflix, Kevin Spacey’i House of Cards’dan kovdu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa