25 Ekim 2017 06:43

İşçiye bir darbe daha: Ara buluculuk yasallaştı

İşçinin hak aramasını engelleyen ve 'Arabuluculuk Yasası' olarak da adlandırılan İş Mahkemeleri Kanunu Resmi Gazete’de yayımlandı.

Paylaş

Ahmet ERGİN
Avukat

İş Mahkemeleri Kanunu Resmi Gazete’de yayımlanarak, 3’ü dışındaki tüm maddeleri yürürlüğe girdi. Zorunlu ara buluculuğu öngören 3 madde ise 1 Ocak 2018’den itibaren uygulanacak. 39 maddeden oluşan 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun ilk 10 maddesi dışındaki maddeleri ile 4857 sayılı İş Kanunu, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu ve 6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu’nda işçiler aleyhine önemli değişiklikler yapıldı. Yasa ile getirilen ara buluculuğun yaygın bir şekilde uygulanması ve Hükümet ile patronların öngördüğü şekilde işlemesi halinde işçiler için çok önemli hak kayıpları doğacak. Bu nedenle, safını emekten yana belirlemiş olan hukukçuların ve elbette işçilerin, hak kayıplarına da yol açmadan, zorunlu ara buluculuğu fiilen işlemez hale getirmesi, mevcut hakları koruyabilmek bakımından önem taşıyor. 

ARA BULUCUYA BAŞVURMAK DAVA ŞARTI

Peki yasa ile getirilen yeni ve önemli düzenlemeler neler? Yasa’nın 3. maddesinde, işçilerin kanundan veya sözleşmeden kaynaklanan alacak ve tazminat ile işe iade talebiyle açacağı davalardan önce ara bulucuya başvurması dava şartı haline getirildi. Yani, kıdem, ihbar, kötü niyet tazminatı ve sendikal tazminatlar, ücret, ikramiye, fazla mesai, yıllık izin ücreti, prim, genel tatil ücreti alacakları, işe iade davaları için önce ara bulucuya gidilmesi zorunlu. Aksi takdirde işçilerin davaları reddedilecek. Eğer bu sırada hak düşürücü süreler ve zaman aşımı tamamlanmış ise ara bulucuya başvurup tekrar dava açma şansı da kalmayacak. 
İş kazaları ve meslek hastalıkları nedeniyle açılacak olan maddi ve manevi tazminat davaları ve sigortasız çalıştırılan veya sigortası eksik yatırılan işçilerin açtığı hizmet tespiti davaları için ara bulucuya gitmek ise zorunlu değil.

BAŞVURU NE ZAMAN VE NASIL YAPILACAK?

Ara bulucuya başvururken zaman aşımı ve hak düşürücü sürelere dikkat edilmesi gerekiyor. Her tür tazminat ve ücret alacaklarında 5 yıl içerisinde, işe iade talep edilmesi halinde ise 1 ay içerisinde ara bulucuya başvurmak zorunlu. 
İşçiler, işverenin bulunduğu yerleşim yerindeki veya işin yapıldığı şube için yetkili olan adliyedeki arabuluculuk merkezine başvuracak. Arabuluculuk Merkezi, Adalet Bakanlığı listesindeki bir ara bulucuyu görevlendirecek. İşçi ve işveren anlaşırsa, listede yer alan istedikleri bir ismi de seçebilecekler. 

ARA BULUCU AŞAMASI NE KADAR SÜREBİLİR?

Ara bulucu görevlendirmenin yapıldığı tarihten itibaren, uzatma süresiyle birlikte 4 hafta içerisinde başvuruyu sonuçlandıracaktır. Yasanın 3/9’uncu bendinde düzenlenen ara buluculuk bürosunun yetkisine itiraz halinde ise 4 haftalık süre katbekat aşılacaktır. 
Neyse ki, ara bulucu aşamasında anlaşmak zorunlu olmadığından, uyuşmazlığın ara bulucuda çözümlenememesi halinde, işçiler, işe iade davaları için son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren 15 gün içinde; diğer alacak ve tazminatlar için zaman aşımı süresi dolmadan dava açabilecektir. Bu durumda ara bulucuda geçen süre, işçi için bir mağduriyet süresi olacaktır.

ARA BULUCUYA ÜCRET ÖDENECEK

Ara bulucudaki görüşmelerin 2 saatten az sürmesi ve anlaşma sağlanamaması halinde, ara bulucu ücreti Adalet Bakanlığınca ödenecek. Ancak görüşmelerin uzaması halinde her saat için 120,00 TL; anlaşma olması halinde ise anlaşılan rakamın yüzde 6’sı ve Arabuluculuk Bürosunun zorunlu giderleri taraflarca eşit olarak ödenecektir. 

ANLAŞMA OLURSA TEKRAR DAVA HAKKI YOK  

Yasanın 24. maddesinde getirilen düzenlemeye göre “Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması halinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz.” Buna göre anlaşma tutanağında anlaşılan uyuşmazlığa konu alacak olarak adı anılan hiçbir alacak için, işçiler bir daha dava açma hakkına sahip olamayacaktır. 

ARABULUCULUK KANUNU NE GETİRİYOR?

  • ZAMAN AŞIMI KISALTILDI

Zaman aşımı, bir alacağın var olsa bile talep edilmesini önleyen bir kavramdır. Yani borçlu patron, “Alacak zaman aşımına uğramıştır” dediğinde, eğer yasalarla belirlenmiş zaman aşımı süresi dolmuşsa, işçi tazminatına, ücretine veya diğer alacaklarına hukuken hak kazanamaz. Yasa ile zaman aşımı süreleri işçiler aleyhine kısaltılmıştır. İş Kanunu’na eklenen Ek-3’üncü madde ile yıllık izin ücreti, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötü niyet tazminatı, iş sözleşmesinin eşit davranma ilkesine uyulmaksızın feshinden kaynaklanan tazminatta zaman aşımı süresi 10 yıldan 5 yıla düşürülmüştür. 

  • TEMYİZ HAKKI SINIRLANDI

Yasa, birçok dava türünde temyiz hakkını ortadan kaldırarak işçilerin anayasal hak arama özgürlüğünü daraltmaktadır. Artık, işe iade davaları, işyeri temsilcisinin iş güvencesine ilişkin davalar, 6356 sayılı Yasa’nın 34. maddesi uyarınca açılan işletme niteliğinin tespitine ilişkin davalar, Toplu İş Sözleşmesi’nin uygulanmasından kaynaklı uyuşmazlıklar, kanun dışı grevin tespiti davaları istinaf olarak da bilinen bölge adliye mahkemelerine yapılan itirazın ardından kesinleşecek ve Yargıtaya götürülemeyecektir.

  • DAVA TARİHİNDEKİ ÜCRETE GÖRE HESAPLAMA ADİL DEĞİL 

Yasanın 12. maddesine göre iş sözleşmesinin feshinde işçinin çalıştırılmadığı (boşta geçen) süre alacağı ve işe başlatmama tazminatı miktar olarak belirlenecektir. Patronların işe iade davası sonrası ödeme yapmaması nedeniyle yeni bir dava açmak zorunda kalan işçiler artık bir dava daha açmayacaktır. Bu yönü olumlu gibi görünse de bu uygulama işçiler için maddi kayıp anlamına gelmektedir. Çünkü artık her iki alacağın hesabı dava tarihindeki ücret üzerinden yapılacaktır. Mevcut uygulamada ise, işe iade davası kesinleşen işçinin işe başlatılmadığı tarihteki ücretine göre haklar hesaplanmakta, davaların 2-3 yıl sürmesinin etkisi bir nebze giderilmekteydi. Hatta işçinin kıdem ve ihbar tazminatına esas alınacak ücreti de işe başlatılmadığı tarihteki ücret olduğundan ve kıdem süresine 4 aylık boşta geçen süre eklendiğinden, işe iade davasını kazandığı halde işe başlatılmayan işçi fark tazminat almaktaydı. 

  • İŞTEN ÇIKAN BAKANLIĞA ŞİKAYET EDEMEYECEK

Yasa’nın 13. maddesi ile İş Kanunu’nun 91. maddesinin 2. fıkrası değiştirilmiştir. Bu zamana kadarki uygulamaya göre, işten çıkarılan işçilerin kanundan, iş ve toplu iş sözleşmesinden doğan bireysel alacaklarına ilişkin şikayetleri incelenmekte idi. Değişiklikle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına veya Türkiye İş Kurumuna ancak iş sözleşmesi devam eden işçiler başvurabilecekler. Dolayısıyla işten çıkarılan işçilerin başvuruları dikkate alınmayacaktır. 

  • ARA BULUCULUK VARSA HAK YOK

İş hukuku, emredici ve kısmi emredici düzenlemelerin, kuralların önemli bir yer tuttuğu, kamu hukuku yönü de ağır basan bir hukuk dalıdır. Vahşi kapitalizm döneminde hiçbir hakka sahip olmayan işçi sınıfının, dişiyle tırnağıyla, kanı canı pahasına yürüttüğü mücadeleler bu hukuk dalının oluşumunun da hareket noktası olmuştur. Kapitalistlerin hiçbir kısıtlamaya tabii olmadığı bu dönem, 20. yüzyılın ortalarından itibaren yerini temel hakların yasalarla tanımlandığı ve tanındığı bir döneme bırakmıştır.
Yine de kapitalizm koşullarında işçi ve patronun eşit iki taraf olması mümkün değildir. İşçi zayıftır, temel haklarını bile fiilen tek başına iken kullanamaz. Bu nedenle örgütlenir, sendika kurar ve birleşerek güçlenebilir. Ara buluculuk ise eşitler arasında uygulanan, bu durumda makul ve adil sonuçlar üretebilecek bir kurumdur. 

Ayrıca ara buluculuk hak temelli bir kurum değildir. Hem gizlilik hem de uzlaşı esastır. Halbuki iş hukuku mevzuatına göre asgari ücretin altında işçi çalıştırılamaz, haftalık çalışma süresi 45 saattir, sigortasız işçi çalıştırılması yasaktır, kıdem tazminatı her bir yıl için işçinin bir aylık giydirilmiş brüt 1 aylık ücreti kadardır vb. Şimdi bu hakları, yeni bir yasayla işlevsiz hale gelecek ve hak olmaktan çıkacaktır. Patron asgari ücretin altında, sigortasız ve haftada 75 saat de çalıştırsa, eğer işçi ile ara bulucu aşamasında anlaşırsa, tüm yaptıkları “yasal” hale gelecektir.

Sonuç olarak, zorunlu ara buluculuğun iki temel işlevi olacaktır. Birincisi, işçileri hakkından azına razı etme; ikincisi bu başarılamadığında ise hak arama, dava açma süreçlerinin önüne yeni bir engel çıkarma. Her iki durumda da kazanan patronlar, kaybeden işçiler olacak. Yasanın çöpe atılmasının yolu da işçilerin haklarından vazgeçmemesi olacaktır. 

YASANIN TAM METNİNİ OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ
 

ÖNCEKİ HABER

İYİ Parti resmen kuruldu

SONRAKİ HABER

Avrupalı parlamenterlerden tutuklu gazetecilere destek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...