10 Ekim 2017 00:58

Vize ambargosu savaş oyunlarının en hafif bedeli!

ABD ve Türkiye arasında tırmanan gerilimi gazetemize değerlendiren siyasi parti temsilcileri faturanın bölge halklarına çıkartıldığı görüşünde

Paylaş

Meltem AKYOL
Cansu PİŞKİN
İstanbul

ABD ile Türkiye arasında uzun süredir yaşanan kriz vize restleşmesi ile doruğa ulaştı. ABD’li konsolosluk görevlisinin tutuklanması sonrası karşılıklı vize başvurularının durdurulması sonrası bir ABD Konsolosluk çalışanının daha gözaltını alındığı savcılık tarafından doğrulandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kriz sonrası açıklama yapmazken, TUSİAD ise diplomatik ilişkilerin devreye sokulması gerektiği açıklamasını yaptı. 

Karşılıklı restleşmeleri gazetemize değerlendiren siyasi parti temsilcileri ise krizin sadece vize işine bağlanamayacağının altını çizdi. 

Bölgedeki emperyalist güç gösterisinin, faturasının bölge halklarına çıktığını söyleyen EMEP Genel Başkan Yardımcısı Nuray Sancar, “Sürekli bir terbiye ve burun sürttürmeye maruz kalan Türkiye, kendisine taşeron kıymeti biçen emperyalistlerle ilişkisini kesmelidir. Yoksa vize yasağı kanlı savaş oyunlarının en hafif bedeli olarak kalacaktır” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger krizin sadece vize işine bağlanamayacağının altını çizerken,  HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar da AKP’nin  ilkeler üzerinden değil hamaset, tehdit ve şantaj üzerinden yürüttüğü dış politikasının faturasının halklara kesildiğini söyledi. 

‘TÜRKİYE EMPERYALİSTLERLE İLİŞKİSİNİ KESMELİDİR’

EMEP Genel Başkan Yardımcısı Nuray Sancar,

Bölgedeki emperyalist güç gösterisinin, faturasının bölge halklarına çıktığını söyleyen EMEP Genel Başkan Yardımcısı Nuray Sancar, “Sürekli bir terbiye ve burun sürttürmeye maruz kalan Türkiye, kendisine taşeron kıymeti biçen emperyalistlerle ilişkisini kesmelidir. Yoksa vize yasağı kanlı savaş oyunlarının en hafif bedeli olarak kalacaktır” dedi. 

Sancar şunları söyledi: “Son zamanlarda Kürdistan referandumuna karşı tutumunda ABD ile ayrışan ve hemen arkasından İran’la birlikte sınır boyunda tatbikata girişen Türkiye, zaten bir süredir Ortadoğu politikaları bağlamında YPG’yi desteklemekle suçladığı ABD ile sürtüşmeye girmiş ve nihayet, Rusya’nın Suriye’ye müdahale gerekçelerinin ve stratejilerinin belirlendiği Astana sürecine dahil olarak yeni “eksen”ini belirlemişti. Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı S-400’lere karşı, kendi sattığı silahların yedek parçalarını vermeyerek üstü örtülü ambargo uygulayan ABD’nin vize yasağı bu gerilimli tablonun toplamı içinde bir anlam taşır.

Bu toplam tablo şu anda Türkiye’nin Rusya iş birliğiyle İdlib operasyonuna dahil olmasıyla yeni bir boyut kazandı. 

Bunun ABD açısından ilk yaptırımının vize yasağı olması sonuncusu olacağı anlamına gelmez. Ancak bölgedeki emperyalist güç gösterisinin, birbirine karşı güç tartım”ının faturası ilk önce bölge halklarına çıkıyor. Vize yasağı da bu ülkede okuyan, tedavi olmak isteyen, turistik gezi yapmayı düşünen, aile ziyareti yapmayı hedefleyen vb. yurttaşlara ödetilen bir bedeldir.  Bu bedellerin ağırlaştırılarak gündeme gelmeyeceğinin de garantisi yoktur. Ama çözümü için, sürekli bir terbiye ve burun sürttürmeye maruz kalan Türkiye’nin kendisine taşeron kıymeti biçen emperyalistlerle ilişkisini kesmesi, Ortadoğu politikalarından vazgeçmesidir. Yoksa vize yasağı kanlı savaş oyunlarının en hafif bedeli olarak kalacaktır.”  

‘KRİZ SADECE VİZE İŞİNE BAĞLANAMAZ

CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger

‘KRİZİ değerlendiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger, krizin sadece vize işine bağlanamayacağını söyledi. Amerika-Türkiye ilişkilerinde bir kişinin tutuklanmasının asıl sebep olmadığının altını çizen Aksünger de şunları söyledi: “Birincisi, Türkiye’nin Rusya’dan uzaklaşıp, uzaklaştıktan sonra yakınlaşırken gösterdiği on kat tevazu. Bu müttefik olmaktan öte bir tevazu. Rusya’ya olan platonik aşkı farklı bir noktaya getirmek, bütün beklentiyi Rusya’nın üzerine yıkmak.

İkincisi, Amerika’nın Ortadoğu’da izlediği politikalardan ayrı hareket etmek ki bugünkü iktidar, buraya gelmesini Amerika’ya borçlu. Bundan sonraki süreçte operasyonlarda Türkiye’nin Amerika’nın dışındaki bölgedeki diğer dinamikleri dahil etmek üzere Amerika’dan habersiz yakınlaşmalar, Avrupa ile yaşanan gerginlikler. 

Üçüncü dünya ülkelerinin normalde statükosunun belki de çok daha altında. Türkiye’nin hem ekonomisi açısından, hem sosyal yaşamı açısından, hem de evrensel kontakları açısından öyle görünüyor. Devletler aslında demokrasi dediğimiz şeyi bazen maşa olarak kullanıyorlar. Türkiye’de demokrasinin olmadığını, hukukun işlemediğini zaten biliyordu Amerika. Amerikan vatandaşlarını tutuklamaya başlayınca ve bunun temelinin hukuktan yoksun olduğu bahanesiyle bunu söylüyor. Ama  bugüne kadar Türkiye’de gazeteciler, akademisyenler, emek örgütlerinin liderleri, siyasetçiler, muhalif olan herkes aynı kıyıma uğramıştı zaten. Türkiye’nin asıl bundan sonraki sürecinde çok sıkıntılı olduğunu görüyorum. Gerçekten çok kötü bir dış politika tam bir rezalet. İnanılmaz kötü bir durumdayız.”

‘FATURAYI HALKLAR ÖDÜYOR’

HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar

“AKP dış politikayı ilkeler, değerler üzerinden değil hamaset, tehdit ve şantaj üzerinden yürütüyor” diye HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar ise şu değerlendirmeleri yaptı: “Yüksek dozda meydan okumalar yaptığı çeşitli örnekler yaşandı en azından son 2 yılda. En başta tabii Rusya ile ilişkilerde bunu çok somut gördük. İsrail ile ilişkilerde de benzer bir politika ve çizgi izlendi AKP tarafından. Irak ile ilişkilerde, Almanya’ya karşı tutumda, İran ile münasebetlerde de aynı tavır söz konusuydu. ABD ile ilişkilerde de bunun bir örneğini yaşıyoruz. Bir yandan ABD Başkanı ile poz vermeyi çok önemli bir başarı olarak sunan bir tutum, bir tavır ardından yine meydan okumalar anlamına gelen açıklamalar gördük. ABD ile yaşanan bu son krizde de içeride ve dışarıda uygulanan politikaların bir sonucu ile karşı karşıyayız. Yargı sonuçlarının Türkiye’de bir şantaj aracı haline getirildiğini herhalde herkes görüyor. 

Cumhurbaşkanı, hükümet kendi ikballeri, geleceklerini güvence altına almak, iktidarlarını korumak için böylesine tutarsız, ilkesiz ve değerlerden yoksul politikalar izlerken faturayı da bütün bir ülkeye, bütün topluma ve Türkiye halklarına ödetiyorlar. ABD ile yaşanan son krizi bu genel tablo içinde değerlendiriyoruz. Bundan dönüşün yolu da, hem ülke içinde demokrasi, hukuk devleti ve insan hakları değerlerine dönüş, hem de bölgede başta Kürtler olmak üzere halklarla eşitlik ve barış temelinde bir ilişkiden geçiyor. Aksi taktirde benzer “krizleri” ve bedelleri daha fazla yaşamak zorunda kalacak Türkiye toplumu. Biz baştan beri söylüyoruz. Belirttiğim çerçeve dışında izlenecek her yol daha fazla çöküş, daha fazla bedel anlamına gelecektir.”   

ÖNCEKİ HABER

'Çocuklarımızın rızkını kimseye bağışlamaya niyetimiz yok'

SONRAKİ HABER

10 Ekim Ankara Katliamı'nın mağdurları anlattı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa