08 Ekim 2017 04:43

Üretim ikiye katlandı ama işçiler kriz koşullarında yaşıyor

İzmir'de işçilerin yoğun çalışması sonucu demir çelik üretimi 2'ye katlandı ancak ücretler düşük. İşçiler "prim hediye hayal; zırnık görmüyoruz' diyor

Paylaş

Turan KARA
İzmir

Demir çelik işçileri, son yılların en sıcak yazlarından biri olan, bu yazı çalışarak, hem de fazla mesailerle geçirdi. Fabrikanın ateşli sıcak havasından geriye kalan zamanında ise biraz serinleyebilmek adına evinden çıkmadı. Çünkü fabrika, gündüz ve gece hep sıcaktı. HABAŞ, İzmir Demir Çelik (İDÇ), hatta senenin büyük çoğunluğunda çalışmayan Sider Demir Çelik de dahil tüm fabrikalar, neredeyse hiç durmadı. Üretim o kadar yoğundu ki, işçi sayısı yetersiz kaldığı için, her işçiye en az 2 işçinin yapacağı iş yaptırıldı. Foça yolunda Horozgediği köyüne geçen ve Foça kavşağından Şehit Kemal’e kadar olan yol, önceki senelerde olduğu gibi, sadece gece değil gündüz de boz bir toz bulutu içindeydi. Fabrikaların aşırı yükleme yaptığı filtreler neredeyse iflas etti.

‘FABRİKALAR KAPASİTE ARTIRIYOR İŞÇİLER EZİLİYOR’

Gece vardiyasından çıkmasına rağmen 16-24 vardiyasına gidecek olan bir İDÇ işçisi, nasıl çalıştıklarını şöyle anlatıyor: “Fabrikalar iç piyasa için çalışmadı. İnşaat demiri ile filan uğraşmadık hiç, hep ihracat yapıldı. Yıllık izin, hasta, düğün ya da başka mazeret izni olsun, yerine diğer vardiyadan arkadaşını rica minnet ayarlayamayan kimse izin alamadı. Değiştirecek kimse olmadığı için kendi vardiyamızı bitirdikten sonra diğer vardiyaya kalarak işlerimizi hallettik.” 

Üretim miktarını, ihracat oranındaki artışı istatistiksel olarak ifade etmeseler de her gün elinden geçen mamulün ne kadar olduğunu, nereye gittiğini ölçen işçiler, “İDÇ çelikhane yapacakmış, HABAŞ da çelikhaneyi büyütüyormuş. Fabrikalar kapasiteyi daha da artırıyor, olan işçiye oluyor. Var olan çelikhaneler, haddehaneler 24 saat aralıksız çalışıyor ama işçi sayısında artış yok. Hatta çalışanların bir kısmı daha avantajlı işler bakıyor. Yurt dışı iş teklifleri gelenler değerlendiriyor. Cezayir, Fas gibi ülkelerde aylık 3 bin dolar ücretlerden bahsediliyor. Burada ise en fazla 2 bin 500 lira alıyoruz” diyor.

ÜCRETLER, FAZLA MESAİLERLE BİLE DÜŞÜK

İDÇ işçilerinden biri “Eski işçiler önceden üretim artışlarında yılbaşlarında prim, beyaz eşya, bayram ikramiyesi ve daha maaşa eklenmediği için yılda 4 ikramiye aldıklarından bahsediyor. Şimdi ise bütün bu prim, hediye gibi şeyler hayal; zırnık göremiyoruz. Ücretler alabildiğine düşük, sadece mesailer ile biraz olsun çoğalıyor” diyerek işçinin makine haline geldiğini ifade ediyor. Özellikle 2008 krizinden sonra fırsatçı patronlar sosyal hakları kesip, primleri gasbettiler. Prim ve hediyeler ise müdürler ve yöneticiler arasında pay ediliyor. 

İŞÇİLER AŞIRI İYİMSERLİK İÇİNDE 

Toplusözleşme sürecini değerlendiren bir işçi şunları söylüyor: “Sözleşme ile ilgili gündem konuşuldu bitti gibi, herkes kendisine ne kadar zam isteneceğine bakıyor. Benim görüşüm de çoğununki gibi. MESS’ten habersiz taslak hazırlamaz bunlar. Karşılıklı anlaşmalı bir durum var. Sendikacılar ‘Ortalama 600 lira isteyeceğiz ama bu 400-450 olur arada anlaşırız’ diyor. Herkes de, ‘öyle bile olsa iyi’ diyor. Çünkü yıllardır yüzde 2, 5, 7 gibi komik artışlar oldu.” 

400 LİRA ZAM KIRMIZI ÇİZGİ

İşçileri iyimserliğe sürükleyen ise Türk Metal’in MESS’le olan bağı. İşçilerde “MESS ile Türk Metal ortalama 400 lira artış konusunda anlaştı” fikri yaygın. Kimisi bu durumu “Zaten patronlar 400 lira zammı verecek, ne sözleşmesi” diye ifade ediyor. Aslında 400 lirayı yeterli bulmasalar da ellerine geçen paranın sosyal haklardaki artışla biraz daha yükseleceğini düşünüyorlar. 

Ancak gerçekler iyimserliğe izin vermiyor. MESS’in en büyük patronlarından Koç, TÜPRAŞ’ta 11 yıllık kârını bir yılda yapmasına karşın işçilere yüzde 4 zam önerdi. Türk Metal yöneticileri de işyerlerini dolaşarak beklentiyi düşürmeye çabalıyor. İşçiler ise bekliyor, ancak kendi aralarında tartışmaya devam ediyor. “Ya olmazsa?​” diye sorduğumuz işçiler, “İşletmelerde konuşuluyor, tartışılıyor, herkesin hazırlığı var. Sosyal haklar hariç 400 liranın altında olursa, OHAL derlerse, çabaladık olmadı derlerse, kimse bunu yemez. Tekrar istifalar başlar. Zaten geçen sefer müdürlerin önünde söz verdiler, bu sözlerden birisi de ücretlerdi. İki yıllık sözleşmeden ve en az 400-450 lira zamdan taviz yok” diye yanıtlıyor. 

İŞKOLUNA ÖZGÜ SORUNLAR TASLAKTA YOK

Demir çelik iş koluna özgü sorunlar TİS taslağında yer almıyor. İDÇ’den bir işçi bu duruma şöyle tepki gösteriyor: “Pevrul Kavlak İzmir’e gelmiş, bizim fabrikadan da gidenler oldu. Orada işçiler demiş ki, ‘Gece vardiyası primleri düzenlenmeli, aldığımız ücret o kadar komik bir rakam ki neredeyse vardiya primi almıyoruz.’ Başkanlar ise ‘O şimdinin işi değil’ demiş. Oysa yanı başımızdaki PETKİM ve TÜPRAŞ’ta vardiya primi önemli bir kazanım oldu. Demir çeliklerde ise hesaba katılmıyor.” Hesaba katılmayan sadece vardiya primleri de değil, çelikhanelerde çalışan işçilerin büyük kısmı ve haddehane işçileri ağır sanayi işkolu sayılmıyor ve yıpranma hakkından mahrum. Ayrıca iş güvenliği önlemleri, işçi sağlığını korumaya yönelik çalışma koşulları da hiçe sayılıyor. 

ÜCRETLER VERGİDEN MUAF OLSUN

“İsterse yüzde 10 zam olsun, ama ücretlerimiz vergiden muaf olsun ya da vergiyi patron ödesin. O zaman otomatikman ücretlerimiz iki katına filan çıkacaktır. Her ay değişen oranda vergi kesiliyor. Kasım ve aralık aylarında bir bakıyoruz bordroya, maaşın çoğu kesilmiş! Devlet patronlara sürüyle teşvik veriyor, işçiye neden hiç böyle yaklaşmıyor” diyen bir işçi ücretlerinden yapılan kesintilerin yüksekliğine dikkat çekiyor.

Son dönemde, sigortaların İşsizlik Fonundan ödenmesi, kullandığı elektrikteki TRT payından ve emlak vergisinden muafiyet sağlamak gibi kararlarla sürekli patronlara teşvik veren devlet, işçileri ise görmezden geldi. Türk Metal ise devletin sermayeden yana bu ekonomi politikasına hiç ses çıkarmıyor.

ÖNCEKİ HABER

‘Taslaktan da görüşmelerden de haberdar değiliz’

SONRAKİ HABER

6 soruda İdlib operasyonu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...