03 Ekim 2017 21:00

Autoliv işçileri: Son söz de tüm sözler de işçilerin olmalı

Gebze'de Türk Metal'in örgütlü olduğu ve 3500’e yakın işçinin çalıştığı Autoliv işçileri, Evrensel Metal'e konuştu.

Paylaş

Damla ULUDAĞ 
Gebze

Gebze’de kurulu Autoliv, emniyet kemeri, hava yastığı ve direksiyonun yanı sıra arabalara metal aksamlar üreten bir fabrika. Ford, Renault, Honda, Hyundai, Kia gibi markalar için üreten fabrika, yurtdışına ihracat da yapıyor. Gebze’deki üç ayrı fabrikasında toplam 3500’e yakın işçinin çalıştığı Autoliv’de Türk Metal örgütlü.  Şu sıra tüm metal fabrikalarında olduğu gibi Autoliv’de de işçilerin gündemi MESS sözleşmesi.

Görüştüğümüz işçiler, iyi bir sözleşme için ortak mücadele çağrısında bulundu. 

Sözleşme taslağının oluşturulduğu süreci ve gelinen aşamayı nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Taslakla ilgili söylenebilecek çok şey var ama özellikle Türk Metal üyesi işçilerin beklentileri bizce şuydu; az çok sendika içerisinde demokrasinin işlemesi, sözleşmeye dair bizim fikir ve önerilerimizin alınması, bizlerle tartışılması, temsilcileri bizlerin seçebilmesi. Sözleşmedeki sosyal haklar ve zam oranı dışında Türk Metal üyesi işçilerin çok büyük problemleriydi bunlar. Geçen dönem gerçekleşen metal eylemlerinden sonra bir takım değişiklikler yapmak zorunda kaldılar. Mesela temsilcilerin işçiler tarafından seçilmesi... Bu Türk Metal tarihinde ilktir. Onun dışında taslak hazırlanırken anketler yapıldı. Böyle gelişmeler olumlu ama sürekliliği noktasında tedirginliklerimiz var. Tekrar temsilci seçimleri olacak mı? Sözleşme tıkandığında bununla ilgili ne türlü eylem ve etkinlikler planlıyorlar? Bunun yanı sıra Türk Metal Genel Başkanı Pevrul Kavlak sözleşmede son sözü kendisinin söyleyeceğini belirtti ama biz biliyoruz son sözlerini önceki sözleşme dönemlerinden. Bu sebeple son söz de, tüm sözler de biz işçilerin olmalı. Bizler karar mekanizmalarında olmak istiyoruz. 

Metal direnişinden sonra fabrika içerisinde, işçiler arasında bir değişim gözlemlediniz mi?

Yüzde 6’lara yüzde 8’lere imza atan bir sendikanın üyeleri olarak, bu dönem yüzde 38 zam teklifini elbette ki olumlu bulduk. Taslağın açıklanmasının ardından izne çıktığımız için sıcağı sıcağına tartışamadık, ama şimdi fabrikalara geri döndük. Çay molalarında, yemek molalarında sohbetlerimiz devam ediyor. İşçiler ilk kez bir sözleşme döneminde bu kadar tartışma yürütüyor. Bu da geçtiğimiz dönem yaşananlardan kaynaklanıyor. Geçen dönem mücadele etmeden hiçbir şey kazanılmayacağını kavradılar. Artık patron ve işçi arasındaki birebir problemlere de sendikayı dahil etme noktasında işçiler daha ısrarcı. İzin sürelerini tam olarak kullanmak isteyenler patronla değil ilk defa sendika odasına giderek sendika ile çözüm aramaya çalıştılar. Fazla mesaiye zorlanma durumunun da aşıldığı bir dönem. Hem başka fabrikalardan arkadaşlarımızla konuştuğumuz hem de Evrensel gazetesinde diğer işyerlerine dönük yazılarda okuduğumuz kadarıyla bu böyle. Bizce önümüzdeki dönem bu eğilimler daha da güçlenecek. 

‘SENDİKANIN TAVRI NETLEŞTİRECEK’

Toplusözleşme süreci bir süre daha devam edecek. Hem sendikanın hem hükümetin tutumu gözönüne alındığında işçiler kazanım için ne yapmalı?

Türk Metal bu süreçte, hem kendine ve patrona en az zarar verecek hem de işçinin tepkisini en aza indirecek bir sözleşme dönemi planlıyor olsa da işi çok zor. Çünkü bahsettikleri zam oranından daha geri bir oranla uzlaştıkları takdirde büyük tepkiyle karşılaşacaklar. Birçok yerde işten çıkmayı düşünüp sözleşme dönemini bekleyen arkadaşlarımız var. Bunların çoğu eski işçi; daha iyi bir ücret ve daha iyi iş koşulları için iş arıyor olsalar da gözleri toplusözleşmede. Grev yasaklanması sendikanın üzerindeki yükü ciddi anlamda azaltan bahane olarak karşımıza çıktı daha önce. Böyle bir kaygı hepimizde var. Bu gelişmeler için hazırlıklı olabilmeliyiz. Bizlerin eksiği yasaklanan EMİS grevine karşı işçilerin fiili olarak greve devam etmesi gibi mücadele deneyimlerini çok iyi bilmiyor olmak. Biraz daha haberdar olsak tavrımız değişecek. Biriken çok şey var ama hâlâ gözü kulağı Renault’da olan işçiler var. Hâlâ kendimiz üzerinden mücadele tanımı yapmıyoruz. Çok kolay sözleşme olmayacağı açık, dolayısıyla mücadele edebilmek için fabrikalarda çok ciddi oluşumlara ihtiyaç var. Ama hiçbir adım yok. Toplu iş sözleşmesi komisyonları oluşturulmalı, hatta birkaç hafta içinde uyarı eylemleri başlamalı ve artarak devam etmeli. Kararlı olduğumuzu göstermeliyiz.

‘SENDİKAL REKABET SINIFIN ÇIKARININ ÖNÜNE GEÇİYOR’

İşkolunda örgütlü Çelik-İş, Birleşik Metal-İş ve Türk Metal ayrı ayrı taslak açıkladı ve görüşmeleri ayrı yürütüyorlar. Bu durumun metal işçisi açısından yarattığı sonuçlar nedir sizce?

Metal sektörü Türkiye’deki işçilerin bel kemiğini oluşturan bir sektör diye düşünüyoruz. On binlerce işçinin çalıştığı bu işkolunda üç farklı sendika var. Dolayısıyla bir sendikanın yapmış olduğu sözleşme diğer sendikayı ve işçileri de ilgilendiriyor. Binlerce işçiyi ilgilendiren üç ayrı sözleşme yapıyorsunuz, ama birbirinizle hiçbir fikir alışverişiniz yok. Aralarındaki sendikal rekabet işçileri ilgilendirmiyor. Yani Kroman işçisi ile Autoliv işçinin rekabeti ya da Sarkuysan işçisi ile Aygaz işçinin rekabeti değil. Sendikal bürokrasinin çıkarları, işçi çıkarlarının önüne geçiyor. Bu da çözülmesi gereken bir durum. Çünkü buradaki rekabet işçileri bölüyor ve sosyal hakkından, zamma kadar her şeyi etkiliyor. Yani Birleşik Metal’in imzalayacağı sözleşmenin kazanımı Türk Metal’e üye bir işçinin de kazanımıdır. Üç sendikanın ortaklaşması gereken TİS dönemleri yaşıyoruz. 

ÖNCEKİ HABER

Söylediklerimizi fabrikalarda hayata geçirmeliyiz

SONRAKİ HABER

İstanbul’dan Sur’a: Kentin tarihi dokusu yok ediliyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa