02 Eylül 2017 15:35

“Yasaları bizim sırtımızdan yiyenler yapıyor”

Eni sonu OSTİM’de genç işçilerde gördüğümüz meseleye dair kafa karışıklığı geleceğine dair olan kaygısı.

Paylaş

Tunç DİKKAN
Ankara

OSTİM işçileri ile kıdem tazminatına dair bir anket yapmak üzere yola çıktık. Olabildiğince nabız tutmaya çalıştık. Birçok atölyede onlarca işçi ile görüştük. Kimisi patronu yüzünden konuşmak istemedi, kimisi başka sebeplerden. İş konuşamaya gelince epey konuşup, tartışsak da birçoğu anketi doldurmaktan çekindi. Konuştuğumuz işçilerin arasında en çok dikkat çekenler ise gençlerdi. Yaşça büyük ağabeylerine göre daha konuşkan ve daha cüretkârlardı. Deneyimli işçiler, iş yükü, patron zorbalığı ve yahut hükümetin ekonomi politikalarından yakınırlarken seslerini kıssalar da genç olanlar olayları daha gür ve net ifade ediyorlardı.
GENÇLER KIDEM TAZMİNATININ FONA DEVREDİLMESİNE TEPKİLİ
Konuşmaya başlarken ilk sorumuz kıdem tazminatının fona devrine dairdi. Birçok genç işçinin meseleye dair çok az bilgisi var. Mevzuyu aşağı yukarı kavrayınca ise ilk tepkileri “Biz patrondan bir şekilde alırız tazminatı, ama iş memuriyete kalırsa işimiz zor.” oluyor. Genç işçiler kıdem tazminatının “Şimdiki halinde mi kıdem tazminatını almak daha iyi olur yoksa fona devredildiğinde mi?​” sorusuna şimdiki halde derken “Nasıl bir düzenleme getirilmeli?​” dendiğinde geneli bu meseleye dair kafa yormadığını ve yormak istemediğini ifade ediyor. Yolda denk geldiğimiz ve o sırada yanında kimse olmadığı için nispeten daha rahat konuşan genç bir işçi “Zaten yasaları bizim sırtımızdan yiyenler yapıyorlar, niye yeni bir düzenlemeyi düşüneyim ki. Sorun çözülürse kökten çözülür.” dedi.
“ASKERE BEŞ KURUŞSUZ GİDECEĞİZ”
Çırak olan ya da 15-19 yaş arasında çalışan işçilerin en büyük derdi ise askerlik. Birçoğu, yeni düzenlemenin askere gitmek için işten ayrılanlara tazminat ödemeyeceğini öğrenince tepki gösteriyor. Ustasıyla yaptığımız çay sohbetine işi el verdiğince ara ara katılmaya çalışan 19 yaşında bir çırak askerlik meselesini öğrenince isyan ediyor: “Askere beş kuruşsuz gideceğiz, nerede ölüp kalacağımız zaten belli değil!” Eren Bülbül’ü hatırlatarak devam ediyor; “Bak abi el kadar çocuk 1300 lira için kimlere kurban gidiyor, Niye? Fakir diye. Biz de öyle olacağız bu gidişle.”
Herhangi bir kent ya da işçi havzasında şöyle bir turlasak yukarıdaki spotların aynısını ve daha fazlasını geçmemiz mümkün. Eni sonu OSTİM’de genç işçilerde gördüğümüz meseleye dair kafa karışıklığı geleceğine dair olan kaygısı. Büyük bir kesimi kıdem tazminatına dair çok az şey bilirken, bilenler ise ne yapacakları bilmiyorlar ve kararsız haldeler. Eğer bu memleketin geleceğini gençler ve özellikle işçi olanlar yoğuracaksa ihtiyacımız kararsızlığı, yılgınlığı ve kaygıları yok edecek bir mücadele planıdır.

 

ÖNCEKİ HABER

Sorunlar farklı, çıkar yol aynı

SONRAKİ HABER

“Denize gitmeyeli yıllar oldu”

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...