Katar’a askeri müdahale kapıda mı?

Yemen’de halk Mescid-i Aksa’daki gelişmeleri protesto için sokağa döküldü. Ürdün’de İsrail elçilik çalışanın 2 Ürdünlüyü öldürmesi krize dönüştü.

Katar’a askeri müdahale kapıda mı?

Ali KARATAŞ

Geçtiğimiz hafta yaşanan birçok  gelişmenin arasında en önemlisi şüphesiz dörtlü devletlerin (Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Mısır) geçtiğimiz Cumartesi ve Pazar günü  Bahreyn’in başkenti Manama’da yaptıkları toplantıydı. Sayfayı hazırladığımız sırada toplantının sonuçları ortaya çıkmamıştı ancak Arap dünyasının tanınmış yazarı Abdulbari Atwan, youtube’de yaptığı haftalık değerlendirmesinde krizin daha da büyüyeceğini söyledi. Atwan arabulucuların başarısız olması nedeniyle krizin tırmandırılmasından başka seçenek kalmadığına ve askeri seçeneğinde gündemde olduğuna dikkat çekti.

LİBYA’DA HAFTER İLE SARAC ANLAŞTI

Libya’da krizin başladığından bu yana ilk sefer ülkedeki iki önemli güç General Halife Hafter ile Ulusal uzlaşı hükümetinin Başbakanı Fayiz elFarac Paris’te bir araya geldi. El Kuds el Arabi bu görüşmeyi, ateşkes ve seçimler için varılan anlaşmayı Fransız Cumhurbaşkanı Macron’un başarısı olarak değerlendirdi.

General Hafter,  ulusal uzlaşı hükümeti başkanı Fayiz el Farac ile anlaşma sağlandıktan sonraki gün Londra’da yayınlanan el Hayat gazetesine verdiği beyanatta anlaşmanın en önemli sonucunun üç yıldan bu yana askeri akademiden mezun olan binlerce asker ve subayın bir orduda birleştirilmesi olduğunu söyledi. Hafter İhvanı (Müslüman Kardeşler) ılımlı ve şiddet yanlısı olarak ayırdı. Ve ılımlılarla bir sorunlarının olmadığını belirtti. Hafter ayrıca merak edilen Muammer Kaddafi’nin oğlu Seyfulislam Kaddafi hakkında da bilgi verdi. Seyfulislam’ın güvenli bir yerde tutulduğunu ve kendisi isterse “siyasi bir rolünün” olabileceğini ifade etti.

LÜBNAN’DA HİZBULLAH VE ORDU YAN YANA

Kritik gelişmelerin yaşandığı diğer bir ülke Lübnan oldu. Şam Fetih Cephesi (JabhatFateh el-Şam) ve Hizbullah ateşkes anlaşmasına vardılar. Bu anlaşma çerçevesinde Suriye sınırında bulunan Arsel kasabasındaki Suriyeli muhalifler İdlip kentine gönderilecek. Arsel’deki operasyonlarda dikkati çeken Hizbullah ile Lübnan ordusu arasında adı konmayan işbirliği. Hizbullah operasyonlarda hem kendi bayrağını hem de Lübnan bayrağını aynı anda taşıyor ve kurtarılan yerleri orduya bırakıyor.

Şarl al Awsat gazetesi, Hizbullah militanlarının, Arsel savaşında iki kırılgan zafere ulaştığını belirtti. Bunlardan birincisi Lübnan ve Suriye’de çorak bölgelerdeki silahlı gruplar üzerinde zafer kazandığına vurgu yapıldı. İkincisi ise Hizbullah’ın Arsel savaşında ilk kez Lübnan ve Hizbullah bayraklarını birlikte kaldırarak Lübnan vatanseverliğini kucaklamakta başarılı olduğuna dikkat çekti.

Bu gelişmelerin yaşandığı bir süreçte Lübnan başbakanı Sait Hariri ABD’yi ziyaret etti. Al Arap gazetesi, seçildiği andan bu yana İran’a karşı sert tutum alan Trump’un “Hizbullah Lübnan’a ve bölgeye bir tehdittir” sözlerinin üzerinde durulduğunu yazdı.

YEMEN VE ÜRDÜN SOKAKLARI HAREKETLİ

Bölgenin hareketli diğer iki ülkesi Yemen ve Ürdün. Yemen’de halk Mescidi Aksa’da yaşanan gelişmeleri protesto etmek ve Filistin halkıyla dayanışma için sokağa döküldü. Ürdün’de ise İsrail elçilik çalışanın iki Ürdünlüyü öldürmesi krize dönüşmüş durumda. Yüz binlerce Ürdünlü İsrail’i protesto ederken İsrail başbakanı Benyamin Netenyahu’nun Katili başbakanlıkta kabul etmesi, ateşe körükle gitmesi olarak yorumlandı.


KATAR’DA ASKERİ MÜDAHALEYE DOĞRU

Abdulbari ATWAN

BU hafta körfez krizine odaklanacağım. Niçin körfez krizine odaklanacağım? Şahsi olarak birçok sebepten dolayı ben bu krizin önümüzdeki haftalarda daha fazla büyümeye aday olduğunu düşünüyorum.

Bunlardan birincisi Kuveyt Emiri Şeyh Sabah el Ahmet’e ek olarak altı arabulucunun tümü krizin bir sonuca ulaşmasında başarısız oldu. Katar pozisyonunu korumakta ısrarlı. Kendisine dayatılan 13 talebi reddetti. Çünkü bu maddelerin egemenliğinin büyük bir bölümünü ortadan kaldıracağını, üzerine bir vesayet uygulanacağını düşünüyor. Buna karşılık diğer devletler bu kararların uygulanmasında ısrarlı.

TEK SEÇENEK KRİZİN BÜYÜMESİ

Daha sonra altı maddeye inen taleplerin de Katar devleti tarafından uygulanması reddedildi. Katar devleti “bizim dış politikamıza müdahale edilmesini istemiyoruz. Biz egemen bir devletiz” dedi. Arabulucunun olmadığı ve daha önceki arabulucuların başarısızlığının gölgesinde burada krizde bir tek yönelim olabilir oda krizin büyümesi.

BAKANLARIN ÖNEMLİ TOPLANTISI

Dörtlü devletlerin (Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Mısır) Bahreyn’in başkenti Manama’da önümüzdeki cumartesi ve Pazar günü toplanacaklar.* Bu toplantının hedefi cesur, güçlü bir pozisyon almak. Bu ayın (Temmuz)  başında Kahire’de dışişleri bakanlarının yaptığı toplantı birkaç saat sürmüştü. Bu sefer niye iki gün toplanıyorlar. Bu oldukça ciddi icraatların ortaya çıkacağı anlamına geliyor. Bunların arasında belki de askeri adımlar olabilir.

ASKERİ MÜDAHALE MÜMKÜN

Krizde ekonomik yaptırımlar bir yükseliş olabilir. Suudi Arabistan’ın Katar bankalarından 20 Milyar dolarını çekmesi, Katar’ı terörle ilişkilendirecek yeni belgelerin sunulması da mümkün.Lakin bana göre bu bir araya geliş “askeri müdahalenin imkanlarını” da  araştıracak. Bu toplantıdan önce iki önemli gelişme oldu. Bu gelişmeler bana bu konuda bir ajanda olduğuna emin olmamı sağladı.

HAMAS’LA ÖNEMLİ TOPLANTI

Bunlardan birinci ve en endişe ettiğim gelişme dört devletin Filistin direnişi yani bizzat HAMAS kozunu Katar’ın elinden alması. Mısır istihbaratı BAE’nin desteğiyle daha önce olmadık şekilde çok endişe verici bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantıya el Fetihten ayrılan milletvekili Muhammed Dahlan, Gazze’de Hamas’ın lideri Yahya Sinvar ve Hamas’ın siyasi kanadından Siyasi Büro Üyesi Musa Ebu Merzuk ve Dahlan’ın sağ kolu Semir el Meşheravi katıldı. Bu toplantıda Gazze üzerindeki kuşatmanın hafifletilmesi için ciddi sonuçlara varıldı. Burada biz biliyoruz ki iki milyon Filistinli kuşatma altında. Bu icraatların arasında Gazze’nin dünyaya açılan tek kapısı Refahın açılması, BAE’nin Gazze’yi 24 saat besleyecek bir elektrik santrali için 100 milyon dolar ödemesi ve diğer ekonomik desteklerin yanı sıra liman ve hava limanının yapılması söz konusu.İkincisi,  dört devlet Katar’daki 19  örgüt ve şahsiyetin terör listesine aldı. Bu çok ciddi bir gelişmedir.

TEMİM’İN YERİNE GEÇECEK KİŞİ HAZIR

Katar’a yakın medya kuruluşları, es Seni ailesinden muhalif kesiminden önemi bir kişinin Suudi Arabistan’da bulunduğundan, askeri bir darbe  veya askeri operasyon düzenlenmesi durumunda Temim yerine iktidara gelmek için aday olduğundan söz ediyor.

Manama toplantısı gerçekten çok endişe verici bir toplantı. Manama toplantısından sonra Önümüzdeki haftalar krizin yükselişine tanıklık edebiliriz.

* Konuşma geçen Cuma günü yapıldı. Geçtiğimiz Cumartesi ve Pazardan söz ediliyor.


ÜRDÜN’DE İSRAİL ELÇİSİNE İZİN YOK

gulfnews

Ürdün İsrail elçisini saldırı soruşturması bitene kadar engelleyecek. Bir hükümet yetkilisi Cuma günü yaptığı açıklamada, Ürdün’ün, elçilik güvenlik görevlisi tarafından iki Ürdünlü kişinin vurulması kesin bir şekilde soruşturuluncaya kadar İsrail büyükelçisinin dönüşüne izin vermeyeceklerini söyledi.

Yetkili “Ürdün, kapsamlı bir soruşturma açılıncaya kadar büyükelçi Einat Şlein’in ya da elçilik personelinin geri kalanının geri dönmesine izin vermeyecektir” dedi.

Ürdün aynı zamanda İsrail ile barış antlaşması imzalayan ve tam diplomatik ilişkiler kuran iki Arap hükümetinden biridir. Diğer ülke 1978’de İsrail ile CampDavit anlaşmasını imzalayan Mısır.


YEMEN SAVAŞI ARTIK SUUD’UN KALBİNDE

Başyazı Rai al Youm

Geçtiğimiz haftalarda Yemen’de savaş haberleri kayboldu. Gelişmelerin sakinleşmesi yüzünden değil. Arap koalisyonun özellikle Suudi Arabistan’ın ve Birleşik Arap Emirliklerinin gittikçe kötüleşen Körfez kriziyle meşguliyeti ve bütün arabuluculukların başarısız olması yüzünden “Kararlılık Fırtınası” uçaklarının bombardımanları durdu.

Bölgede gelişen olayların ışığında İki önemli olay Yemen’i tekrar hatırlattı.

Bunlardan birincisi başkent Sana’da Arap İslam  kimliğinin korunması ve işgal altındaki Kudüs’e yönelik gerçekleşen büyük gösteriler. Husi Ensarullah örgütünün, eski cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih’in partisi Anayasa partisinin  Mescidi Aksa’yı İsrail saldırganlığına karşı korumaya hazır Yemen halkının gösterileri desteklemesi.

İkincisi Husi Ensarullah örgütünün  Furkan 1 tarzı balistik füzeyi Tayf’taki  Kral Fahd hava üssüne fırlatması. Füze patriot savunma sistemleri tarafında hedefine ulaşmadan yok edildi. Füzeler cephanelikte dolu olan patriot füzeleri yüzünde hedeflerine ulaşmadı lakin Suudi Arabistan’a büyük bir psikolojik darbe indirdi. Yemen’e karşı savaş sınırları aştı ve Suudi Arabistan’ın şehirlerinin kalbine taşındı.


MAKRON’UN DİPLOMASİSİ LİBYA’DA BİR ÇÖZÜME VARABİLECEK Mİ?

Başyazı / al Kuds al Arabi

Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron’un diplomasisi Libya krizinin çözümü noktasında daha önce görülmedik şekilde bir ilerleme kaydetti. Birleşmiş Milletlerin ve Libya sahasında etkili olan Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri gibi aktörlerin, yine ünlü Skhirat anlaşmasının imzalayan Fas’ın ve bütün arabuluculuklarda önemli rol üstlenen Cezayir’in  başaramadığını başardı.

Macron’un başarısı ilk olarak  iki hasımı bir araya getirmesiyle temsil edilmektedir. Doğu Libya’nın başkenti Bingazi’ye ve ondan öncesinde en önemli petrol yataklarına hakim olan General Halife Hafter’i ve genellikle herkes tarafından başbakan olarak tanın, kuvvetleri başkent Trablus’a ve batı Libya’ya hakim olan Fayiz el Sarac’ı bir araya getirdi. Sarac’a bağlı kuvvetler yüzlerce ölü ve yaralı verdirerek IŞİD’e karşı Sirte kentinde büyük başarılar elde etmişti. Ayrıca Trablus’ta daha önce var olan hükümeti destekleyen askeri gruplara karşı dik durmayı başarmıştı.

Macron’un ikinci başarısı gelecekte Libya’da uzlaşmanın sağlanması için iki noktanın onaylanması; iki taraf arasında ateşkesin kabul edilmesi ve gelecek yılın baharında seçimlerin yapılması noktasında anlaşmaya varılması. Hafter bu iki konuda anlaşmaya varmaktan daima uzak duruyordu.

Macron’un başarısı bilindiği üzere Fransa’nın Haftara verdiği  askeri desteğe dayanıyor. Macron’un Sarac ve Hafter’ı bir araya getirmeyi ve gelecekte bir seçimin yapılmasına anlaşmaya zorlaması ve ateşkesin sağlanması; bu anlaşmanın yaşayacağı ve Hafter’ın ve birçok generalin mutlak yetkilere sahip olacağı Libya’nın yeni Kaddafi’si veya yeni Sisi’si olma hayalinden vazgeçtiği  anlamına gelmez. Macron tarafından sunulan formülde Sarac’ın siyasi , Hafter’in ise askeri bir meşruiyete sahip olması zor bir durumdur. Bunda kastedilen iktidarın şeklen Sarac’a devredilmesi dizginlerin Hafter’ın elinde olması anlamına gelecektir.


SURİYE-LÜBNAN SINIRINDA ATEŞKES ANLAŞMASI GERÇEKLEŞTİ

Middle East Online

Şam Fetih Cephesi (Jabhat Fateh el-Şam) ve Hizbullah ateşkes anlaşmasına vardılar ve Suriyeli asi gruplar dağlık sınır bölgesinden çekildi. Güçlü Şii milis grubu Hizbullah, daha önce El-Nusra Cephesi olarak bilinen Suriye bağlantılı eski El-Kaide savaşçılarına geçtiğimiz hafta Jurud Arsal sınır bölgesinde saldırı düzenledi.

Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, Çarşamba günü kendi savaşçılarının kalan militanları küçük bir alanda kuşattıklarını ve çekilmeleri için görüşmelerin sürdüğünü söyledi. Perşembe günü öğleden sonra Lübnan Genel Güvenlik sorumlusu Tümgeneral İbrahim Abbas, militanların Suriye’nin İdlip eyaletine çekileceği ile ilgili anlaşmayı doğruladı.Abbas, “Bölgede ateşkes var ve silahlı militanlar ve gitmeyi arzu eden siviller Lübnan devletinin denetimi altında örgütlü bir şekilde İdlip’e gidecekler” dedi.Abbas, Lübnan Kızıl Haç’ının İdlip’e gideceklerin taşınmasının lojistiğini organize etmede yardımcı olacağını ve anlaşmanın “gün içinde” uygulanacağını söyledi.

Sabahın erken saatlerinde hem Hizbullah’ın kaynakları hem de Lübnan’ın resmi Ulusal Haber Ajansı sabah saat 6:00’da Jurud Arsal’da ateşkesin yürürlüğe girdiğini bildirdi. Dağlık sınır bölgesi, 2014’te Lübnan güvenlik güçleriyle çatışan militanların saklandığı yer oldu. On binlerce Suriyeli mülteci sınır bölgesine bitişik Arsal kasabasında yaşıyor. Aynı zamanda bölgeyi çevreleyen dağlarda çok sayıda kişinin saklandığı düşünülüyor. Çarşamba günü yaptığı konuşmada Nasrallah, savaşçılarının güvenliğini sağladıkları bölgeleri Lübnan birliklerine teslim etmeye istekli olduklarını söyledi.

Evrensel'i Takip Et