İdil Dere'nin Avukatı: Valilik kendini mahkeme yerine koydu
Yoğurtçu Parkı'nda kamyonun çarpması sonucu yaşamını yitiren Şule İdil Dere'nin davasında 11 kişi kusurlu bulunmasına rağmen 3 kişi yargılandı.
Hafriyat kamyonunun çarpması sonucu hayatını kaybeden üniversite öğrencisi Şule İdil Dere davasına gönderilen bilirkişi raporunda göre 11 kişi kusurlu bulunmasına rağmen İstanbul Valiliği sadece 3 kişinin yargılanmasına izin verdi.
Karara tepki gösteren Dere'nin avukatı Mehmet Can Sezgin, İstanbul Valiliğinin kendini mahkeme yerine koyduğunu belirterek, "Kimin kusurlu, kimin kusursuz olduğu tespiti valiliğin işi değil" dedi.
İstanbul Üniversitesi İngilizce İktisat Bölümü 3’üncü sınıf öğrencisi Şule İdil Dere, 12 Mayıs 2016 tarihinde Kadıköy Yoğurtçu Parkı’nda yürürken İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) ait hafriyat kamyonunun altında kalarak hayatını kaybetmişti. Olayın ardından soruşturma başlatılmış, kamyon şoförü Mümin K. gözaltına alınıp serbest bırakılmıştı. Soruşturma kapsamında hazırlanan bilirkişi raporuna göre; kamyon şoförüyle birlikte İBB ile iştiraki olan Deniz Hizmetleri Müdürlüğü’nde görev yapan 3 işveren vekili ve bir saha şefi ile İSTAÇ AŞ’den sorumlu müdür ve saha şefi "asli kusurlu" bulunmuştu. Yine aynı raporda, iki şirketin iş güvenliği uzmanları da tali kusurlu bulunurken, Şule İdil Dere içinse “kusurlu değil” denilmişti.
- Dr. Murat Özveri'nin 'Şule İdil Dere'yi kim öldürdü?' başlıklı yazısını okumak için tıklayınız.
Savcılık, kusurlu bulunan İBB personeli arasında devlet memuru olan yetkililerin yargılanabilmesi için 9 Şubat'ta İstanbul Valiliği’ne başvuru yaptı. Valilik ise, sadece İBB çalışanı iki mühendis ve bir tekniker hakkında soruşturma izni verdi. Bunun üzerine Dere'nin avukatı Mehmet Can Sezgin, Bölge İdari Mahkemesi'ne itirazda bulundu.
’KİMİ SORUŞTURALIM DİYE İBB’YE SORMUŞLAR’
Valiliğin soruşturmaya ilişkin İBB’den görüş aldığını belirten Avukat Sezgin, " Yani Valilik 'şüpheliye gidip sen şüpheli misin’ demiştir. ‘Senin ile ilgili soruşturma yapayım mı?' demiştir. Bunun ne hukukla ne de kamu vicdanıyla uyuşması mümkün değil" diye konuştu.
Bölge İdare Mahkemesi'ne itirazda bulunduklarını ve mahkemenin cevabını beklediklerini kaydeden Sezgin, "Olayın meydana geldiği zamanı baz aldığımızda, kaybedilen zaman yargılamanın başlaması için korkunç boyutlarda. Valilik kamu menfaati değerlendirmesi yapıp, bırakmalıydı. Kimin kusurlu kimin kusursuz olduğu tespiti valiliğin işi değil. Bütün şüpheliler İBB içinden çıkıyor ve İBB'ye kimi soruşturalım kimi soruşturmayalım diye sorulmaz" diye tepki gösterdi. Valiliğin, sistematik bir şekilde süreci uzattığını ve savcının görevini yapmasını engelleyen bir rol üstlendiğini dile getiren Sezgin, "Sonucun ne olacağını merak ediyoruz. Valilik bir mahkeme değildir. Normal kanuna göre 45 günde cevap vermesi gerekiyordu; ama 3 ay geçtikten sonra cevap verdi" dedi.
'VAROLAN ACIMIZA BAŞKA BİR ACI EKLENDİ'
Valiliğin yanıtına şaşırmadığını ifade eden anne Nesrin Aslan ise, "Bu tür hukuksuzları duymuştum ama başıma gelmemişti. Devletin savcısı devletin valisine durumu bildirdi. Ve gerekli belgeleri istedi. Ben kimseden bir şey istemedim. Cevap, aylarca verilmedi. Olayın yıl dönümünde Validen cevap aldık. Bununla da acımıza başka bir acı ekledi. Valilik eğer bilirkişi ise raporu neden bu kadar beklettin. 'Kimin sorumlu kimin sorumlu olmadığına sen karar veriyorsan' neden bizi oyalıyorsun. Sen hakim misin? Bu kanıya nereden vardın?” diye konuştu.
Türkiye'de adaletin bir partinin isminde varolan kavramdan başka bir şey olmadığını vurgulayan Aslan, "Vali, isteyerek, planlayarak İBB'nin cinayetlerine suç ortağı olmak istedi ve oldu. Davacıyım" ifadelerini kullandı. Aslan, adalet sağlanana kadar mücadele edeceklerini ifade etti.(İstanbul/DİHABER)
EVRENSEL EGE
Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...
