20 Nisan 2017 18:53

Bir kavram: Pragmatizm

Pragmatizm nedir?

Paylaş

PRAGMATİZM VE AMERİKAN FELSEFESİ

Genel olarak, egemen sınıfın çıkarlarını ve bunun bir ifadesi olarak iktidarını korumak için yararlı olan her şeyin doğru olduğu mantığından hareket eden pragmatizm, emperyalizm çağında bütün burjuva iktidarların genel felsefi eğilimidir. Bu nedenledir ki, 19. yüzyılın sonuna doğru, felsefi akım olarak, ilk formüle edildiği yer de tekelci kapitalizme yönelmiş olan, kapitalizmin anavatanı İngiltere'dir. Ama, pragmatizmin “politik bir eylem kılavuzu” olarak gelişip serpildiği ve siyasal yaşamın nerdeyse tümüne nüfuz ettiği ülke ABD’dir ve bu nedenle de pragmatizm bir Amerikan felsefesi olarak kabul edilir.

“EYLEM, DÜŞÜNCENİN KENDİSİDİR”

Amerikan düşünürleri Charles Peirce ve William James, Mill'in yararcılığını alıp onu “geliştirdiler”, olduğu kadarıyla da mantıksal sonuçlarına vardırdılar. James, pragmatizmin düşünce sistemini şöyle açıklar: “Bir düşüncenin anlamını açıklamak için onun hangi davranışı doğurduğunu bilmek gerekir. İşte o davranış, o eylem bizim için düşüncenin ta kendisidir. (...) Herhangi bir yerde bir ayırım meydana getirmeyen bir ayırım hiçbir yerde var olamaz. Felsefenin bütün görevi, bu dünya formülünün ya da şu dünya formülünün doğru olmasının hayatımızın belli anlarında üzerimizde ne gibi bir ayırım doğuracağını anlamak olmalıdır.

Dünya tek midir, çok mu? Kadere mi bağlıdır yoksa hür mü? Madde midir ruh mu? (...) Bunun kabacası şu demektir: Dünya madde olsa ne olacak ruh olsa ne olacak? Eğer biri ya da öteki olması bize bir yarar sağlıyorsa o zaman başımızın üstünde yeri vardır.” James, burada “metodu”nu kullanarak, dünyanın varoluşuyla ilgili “ruhçu” seçeneği doğru bulmaktadır. Çünkü, ona göre “maddecilik umut kırıcı”, ruhçuluk ise “umut, yaşama isteği ve hoşlanma verici”dir. “Tanrıya inanmak insana töresel tatil yaptırır” diyor James. Açık anlatımından da anlaşıldığı gibi, James ve elbette pragmatizm için “bilimsel gerçek”, “insanın nesnel yasaların bilgisine başvurması” gibi kaygılar yoktur. Onun için tek kriter “fayda”dır. “Bizim için faydalı olan aynı zaman da iyi olandır da. (...) Erdem, pratik fayda sağladığı hallerde doğrudur. Bu açıdan güzeli de doğruyu da iyiyi de birleştirerek felsefenin bilimin, sanatın yetkileri tek elde fayda ölçüsüne vurularak değerlendirilmelidir. (...) İnsanlar için gerekli olan iş görecek bir kuram bulmaktır. İşte bu kuram, pragmatizmdir.”

KİMİN FAYDASINA?

Ve elbette burada, “kime faydası olması?” sorusu gündeme gelmektedir ve pragmatizmin bu soruya yanıtı; “Bana faydası olması!”dır. Bunun felsefi anlamı ise açıkça “öznel idealizmin”, “tek benciliğin” (solipsizm) en bayağı biçimine varmasıdır. Dolayısıyla da tekelci burjuva çıkarların en dolaysız ifade aracıdır. Amerikan toplumunun şekillenme süreci, kapitalizm öncesi bir toplumsal ve siyasal tarihe sahip olmayışı ve kapitalizmin en vahşi yöntemlerle ve engelsiz bir şekilde gelişmiş olması gibi; Amerikan düşünce tarihinin ve Marksizmin cılız kalışına neden olan etkenler, pragmatizmin Amerika'da toplumsal ve siyasal hayatın belli başlı alanlarına nüfuz etmesine imkan sağlamıştır, insanlığın düşünce birikiminde birinci derecede rolü ve buna uygun kültürel birikimi olan; idealizmin ve materyalizmin en önemli düşünürlerinin yaşayıp birbiriyle gerçek bir mücadele yürüttüğü; bu çatışmaların son aşaması olarak insan düşüncesinin diyalektik materyalizme ulaştığı bü Avrupa’da ise, tekelci burjuvazinin fütursuzlukla hareket etmesi ancak faşizmin egemenliği koşullarında, Mussolini İtalya’sında ve Hitler Almanya’sında mümkün olabilmişti.

GÜÇLÜ TEKELCİ BURJUVA EGEMENLİĞİ İÇİN PRAGMATİZM

Stuart Mill'in faydacılığını İngiltere'den Amerika’ya taşıyan pragmatist Amerikan düşünürleri çok sıkıntı çekmediler. Çünkü Amerikan bireyciliği pragmatizm için çok fazla imkân sunduğu gibi, pragmatizm de “güçlü bireyler” için olduğu kadar, güçlü tekeller için ve güçlü tekelci burjuva egemenliği için de, onların her eylemine meşruiyet sağlayan hareket serbestisi sunuyordu. “Eğer fayda sağlıyorsa” ırkçılığa, bağnaz Hıristiyanlığa, öznel bir idealizme ama hepsinden fazla da aşırı bireyciliğe pirim veren bir anlayış olarak pragmatizm, güçlü olanların her eyleminin “özgürlük” olarak patentlenmesine imkân sağlamıştır. Davranış ne kadar akıl dışı, ne kadar adaletsiz ve ne kadar absürd olursa olsun, “burası özgürlükler ülkesi” demek yeterli olmuştur. Amerikan kültür ve ahlakından, hatta şöyle ya da böyle Amerika'dan söz edilen her Hollywood yapımında, her popüler kültür ürününde çokça karşımıza çıkan “burası özgürlükler ülkesi” sözü, sadece bireylerin, “kurtlar sofrası”ndaki aç gözlülüklerinin dayanağı değil Amerikan emperyalizminin de şalıdır.

ÖNCEKİ HABER

Ne çektiler? Niye çektiler? -3

SONRAKİ HABER

İTÜ Maden Mühendisliği Kulübü: “Kaderci değil mühendisiz”

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa