09 Nisan 2017 00:48

Suriye’ye saldırı Trump’a yarar ama savaşı sonlandırmaz

Parick Cockburn yazdı: Bir gecede fazla şey değişmez ama ABD’nin Suriye saldırıları, Trump yönetiminin Rusya’yla ilişkilerini değiştirebilir.

Paylaş

Patrick COCKBURN

Başkan Trump’ın Suriye’deki bir hava üssüne, sivillere kimyasal saldırıda bulunmanın cezası olarak 59 Tomahawk füzesi ateşleme kararı, Suriye ve ABD’deki siyasi manzarayı değiştiriyor. Füze saldırısı askeri açıdan çok etkili değil ama yine de önemli çünkü bir kez olması bir kez daha olabileceği anlamına geliyor.

Saldırı, ABD’nin gelecekte Suriye savaşına daha yakından müdahil olacağını gösteriyor ki bu “Önce Amerika” sloganıyla seçimi kazanan Trump’ın kaçınmaya çalıştığı bir şeydi. Ancak ülkenin merkezindeki Humus’a bağlı el Şeyrat hava üssüne yönelik tek bir saldırı, Devlet Başkanı Beşar Esad’ın lehine olan Suriye’deki askeri güç dengesini değiştirmez.

Saldırı, iç politikada Cumhuriyetçiler, Demokratlar ve medyayla didişen Trump’a sadece yarar sağlayabilir. Trump’ın en coşkulu muhalifleri dahi Suriye’deki son eylemini onaylıyor. Daha önce Beyaz Saray’ın politikaları konusunda bir hayli eleştirel olan Cumhuriyetçi Senatör John McCain ve Lindsey Graham, ortak açıklamalarında “Bir önceki yönetimin aksine Başkan Trump, Suriye’de kritik bir anı göğüslemeyi bildi ve eyleme geçti” dedi.

Rusya’dan, müttefikine yönelik askeri saldırı sebebiyle yükselen kızgın protestolar da Trump ve yönetimine yardımcı olacaktır çünkü böylece kendisinin ve kurmaylarının Moskova’yla fazla dostane ilişkilere sahip olduğu iddiaları çürütülecek. Bu konudaki iddialar medyada işlenildiğinden daha belirsiz –Trump’ın kendisinin de sıklıkla eleştirdiği gibi- fakat başkana siyasi olarak büyük zarar veriyor.

ABD’ye yönelik Rus tepkisi, -şu anda reddetseler de Suriye uçaklarının gerçekten de Han Şeyhun’da 80 sivili öldüren kimyasal saldırıyı gerçekleştirdiği sonucuna varmaları durumunda- Kremlin’de Esad’a duyulan daha büyük bir öfkeyi de gizleyecek gibi duruyor. Putin, Şam’daki müttefikinin nasıl olur da çoktan kazanılmış gibi gözüken bir oyunu çöpe atacak kadar aptalca davranabilmiş olmasını merak edecektir. Sadece birkaç gün önce ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, Esad’ın kaderinin Suriye halkının elinde olduğunu söylüyordu ki bu, ABD’nin Suriye liderinin koltuğunda kalacağına dair kullandığı en açık ifadeydi.

DIŞ MÜDAHALECİLER YANILIYOR

Uzun süredir Esad’ı alaşağı etmek için daha büyük bir ABD müdahalesine ihtiyaç olduğunu öne süren McCain ve Lindsey gibi şahinlerin desteğine ihtiyatla yaklaşmak lazım. 2001 Afganistan, 2003 Irak ve 2011 Libya’da görüldüğü üzere dış müdahaleciler her zaman, daha fazla bulaşmak üzere oldukları sorunların karmaşıklığını hafifsemiş ve yanlış değerlendirmiştir. Suriye iç savaşı sözü edilen sorunlardan daha karmaşık ve ABD askeri müdahalesinin bu örneklerden daha belirgin bir sonuç üretmesi zor.

Suriye’deki sorun, çok sayıda krizin tek bir torbaya doldurulmuş hali. 2011’de halkla rejim arasındaki bir sorun gibi başlamış olsa da kısa sürede çok taraflı, mezhepçi ve etnik bir mücadeleye dönüştü. Sünni Araplar azınlıklarla, cihatçılar cihatçı olmayanlarla, laikler dincilerle, Araplar Kürtlerle savaştı. Tüm bu tarafların, mezheplerin ve toplulukların ülke dışında destekçileri var ve bunlar Suriye’yi kendi sorunlarını çözüme kavuşturacak bir savaş sahası olarak seçti.

Tüm bunlar bir gecelik füze saldırısıyla değişmez ancak Suriye Hava Kuvvetleri’ni yok etmeyi amaçlayan devam saldırıları gelirse değişebilir.

Trump ve Cumhuriyetçiler, Obama’nın Suriye ve Irak’taki sözde hareketsizliğini eleştiriyor fakat şu ana kadarki politikası selefinden çok da farklı değildi. Her ikisi de IŞİD ve el Kaide klonlarını yok etmeyi öncelik olarak belirledi ve bu yolda uzun bir yol kat etti. Her ikisi de IŞİD ve el Kaide’yle savaşın pratikte Esad’ın Şam yönetiminde kalacağı anlamına geldiğini kabul ediyordu.

ABD ve müttefikleri için daimi sorun sürekli siyasi geçiş sürecinden bahsetseler de sahadaki muhalif bölgeleri kontrol eden hakim güçlerin IŞİD ve el Kaide olmasıydı. Şu anki rejimin görevde kalması, buraların tek alternatifinin de mevcut yönetim olması anlamına geliyor ki bu, Esad’dan hoşlanmayan ancak onun alternatiflerini daha beter bulan pek çok Suriyeliyi korkutuyor. Bu bakımdan Hillary Clinton’ın danışmanlarının seçim kampanyası sırasında bahsettiği Esad, IŞİD ve el Kaide’yle savaşabilen yeni bir askeri güç oluşturma planı, Trump’ın önerisinden çok daha gerçek dışıydı.

SAVAŞIN GELECEĞİ

Han Şeyhun’da zehirli gaz kullanılmasına karşı ABD’nin misillemesinin IŞİD ve el Kaide’ye karşı süren savaştaki etkileri neler olacak? IŞİD’in pek çok düşmanı var ancak geçmişten bugüne bu düşmanların birlik olmaması, birbirlerine karşı nefret ve korkuyla dolu olmalarından büyük yarar sağladı. Son 6 ayda ise IŞİD ve el Kaide, Suriye ve Irak’ta hızla toprak kaybetti. ABD öncülüğündeki koalisyonun desteklediği Irak ordusu, IŞİD’in gayriresmi başkenti Musul’un dörtte üçünü kontrolü altına aldı. Şiddetli çatışmalar 5 aydır devam ediyor ve yaza kadar da sürecek gibi duruyor. Aynı şekilde Suriyeli Kürtler ve Arap müttefikleri Suriye’de IŞİD’in kontrolündeki son kent olan Rakka’ya saldırıya hazırlanıyor.

Musul ve Rakka’nın düşmesiyle IŞİD, terörist taktikler kullanan bir gerilla gücüne dönüşecek ki bu da çok tehlikeli fakat Büyük Britanya büyüklüğündeki bir coğrafyayı kontrol eden halifelik kadar değil elbette.

El Şeyrat’a yönelik Tomahawk saldırısı, ABD’nin Suriye krizine dahlini artırıyor ve Esad güçlerine yönelik ilk Amerikan askeri eylemini teşkil ediyor. Savaşın mahiyetini değiştirmiyor ama sorun sürdükçe tehlikenin daha da büyüme riskinin olduğunu gösteriyor.

Evening Standard’dan çeviren 
Mithat Fabian Sözmen
Ara başlıklar Evrensel Pazar’a aittir.

ÖNCEKİ HABER

Paul Robeson: Bir ‘Rönesans insanı’ndan fazlası

SONRAKİ HABER

Trump’tan Kongreye: Anayasının verdiği yetkileri kullandım

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa