09 Nisan 2017 00:05

Sabahattin Ali’nin komşuları

Sabahattin Ali'nin anısı, yaşadığı eve 'Sabahattin Ali bu binada yaşadı' yazısı asılarak yaşatılmak isteniyor.

Paylaş

Birkan BULUT
 
Geçtiğimiz hafta Sabahattin Ali’nin ölüm yıldönümüydü. 69 yıl önce, hakkındaki davaların aleyhine seyrettiği bir dönemde Bulgaristan’a kaçmak isteyen Sabahattin Ali, kendisine sözde yardım eden Ali Ertekin tarafından Kırklareli’nde öldürülmüştü. Ali Ertekin, cinayeti kabul ettiğinde bugün bizlere çok tanıdık gelecek olan “milli hislerini tahrik ettiği” gerekçesini öne sürmüştü. Yine bugün aşina olduğumuz bir şekilde sanık Ertekin, itiraf ettiği bir cinayetten önce idamla yargılandı, sonra da 4 yıl hüküm giymesine rağmen kısa sürede serbest bırakıldı. Aradan geçen uzun yıllara rağmen Sabahattin Ali cinayetinin arkasındaki sır perdesi aralanmadı, katiller ve sorumlular açığa çıkarılmadı.

Birçok değerli yazar ve sanatçı gibi Sabahattin Ali de ölüm yıldönümünde ürettiği eserlerle anıldı. Neredeyse hepimizin ezbere bildiği şarkılaşmış şiirleri, öyküleri ve romanlarıyla... Sabahattin Ali’nin yaşamı üzerine birçok kez kaleme alındı. Özellikle de eşi ve kızına gönderdiği mektupların derlemesinden oluşan “Canım Aliye, Ruhum Filiz”* kitabı Sabahattin Ali’nin yanı sıra dönemin koşullarına da tanıklık ediyor. Bu mektuplarda dikkat çeken ve geçtiğimiz aylarda imza kampanyalarıyla da gündeme gelen bir adres bulunuyor: “Karanfil Sokak, 11 numara, Adalar Apartmanı.” Adres Ankara’yı bilenler açısında oldukça tanıdık. Kızılay’ın en meşhur sokaklarından olan Karanfil Sokak, aynı zamanda uğramadan edilemeyecek bir merkez. Karanfil Sokak’ta bulunan Dost Kitapevi’nin önü Ankara’da herkesin popüler bir buluşma noktası. Bugün hem Dost kitapevi, hem de Evrensel Gazetesi’nin 1995 yılından beri Ankara bürosunun olduğu bina ile Sabahattin Ali’nin mektuplarında belirttiği ev adresi ile aynı. Artık ismi Deniz Apartmanı olan binanın olduğu arazide, Sabahattin Ali’nin evinin bulunduğu apartman olduğu ortaya çıktı. Hatta internette başlatılan bir imza kampanyasıyla Karanfil Sokak 11 No’lu apartmana “Sabahattin Ali bu binada yaşadı” yazısının asılarak anısının yaşatılması isteniyor. Kampanya imza atan binlerce kişi Çankaya Belediyesi’nden bu konuda harekete geçmesini istiyor. 

SAVAŞTAN KAÇAN ALMANLAR DA OTURUYORDU

Sabahattin Ali’nin bu binada oturuyor olması üzerine başlayan imza kampanyasının ardından yaptığımız araştırma sonucu apartmanda yaşayan başka kişiler de ortaya çıktı. Sabahattin Ali’nin kızı Filiz Ali ile yurtdışında olması sebebiyle internet aracılığıyla görüşme imkanımız oldu. Filiz Ali şöyle anlatıyor o yılları: “Orhan Subay’ı hatırlıyorum. 

Barfikste vücut çalışırdı. Güçlü kuvvetli bir abimizdi, güzel saz çalardı. Bir de Bursa Milletvekili Faik Yılmazipek apartmanı satın almıştı. ‘Kolsuz Faik’ derlerdi. Bunun yanında bir de şunu hatırlıyorum: Komşu apartmanda oğlunun adı Tosun olan bir sivil polis vardı. Babamı takip edermiş... Savaş sırasında bizim apartmanın bodrum katında çok yoksul bir Alman aile vardı. Kızlarının adı Eva idi. Tabi çok eski zamanlardan bahsediyoruz. O kadar ayrıntı hatırlayamam. Benden bu kadar. Kolay gelsin. Ben de size sorayım. Binanın adı şimdi de Adalar apartmanı mı?”

RADYO SANATÇISI ORHAN SUBAY

Filiz Ali’nin bahsettiği Orhan Subay ünlü bir radyo sanatçısı. Meslektaşları yazdıkları yazılarda Orhan Subay’ın, araştırmacı kişiliği sayesinde bağlamaya birtakım ilkler kazandırdığını ve dönemin ustalarını etkilemiş bir müzisyen olduğunu söylüyorlar: “Subay’ın yaptığı ilklerden birincisi teknedeki ses deliği. Bir diğeri sırma telin ilk defa kullanımıdır. İlk defa elektro sazı yaptıran odur ve ilk defa sapta kırma açısını gene Yusuf Atasoy’a tarif edip yaptıran kişidir.”

APARTMANIN EN ESKİ SAKİNİ

Hâlâ bu apartmanda oturan Adalet Bakanlığı’nda Başmüfettişlikten emekli olan İrfan Bingöl’ü dinleyelim. Bingöl, Meclisin 2. ile 8. dönemleri arasında yıllarca Amasya milletvekilliği Ahmet Esat Uras’ın burada yaşamış olduğunu söylüyor. O dönem Adalar Apartmanı’na gelip gittiğini anlatan Bingöl, “Bu apartmanda rahmetli radyo sanatçısı Orhan Subay da oturuyordu. Onunla burada otururduk, onun saz çalmasını dinlerdik. Ahmet Esat Uras da buradaydı. Feyman Türkan Aygen ve Emine Feyman Tümer isminde iki kızı olduğunu hatırlıyorum. Ancak Sabahattin Ali’nin burada olduğunu ben de bilmiyordum” diyor. Bingöl, Adalar apartmanının 1969 yılında yıkıldığını ve şimdiki binanın yıkımdan birkaç sene sonra tamamlandığını, kendisinin de o yıllarda buraya taşındığını söylüyor.

EMNİYET KÖKENLİ BİR MİLLETVEKİLİ

Hikayenin ilginç yanı da burada başlıyor aslında. İrfan Bingöl’ün TBMM 2. ve 8. dönemlerinde (1923 -1950) Adalar Apartmanı’nda oturduğunu söylediği Amasya Milletvekili Ahmet Esat Uras, Ermeni sorunuyla ilgili görevler alan emniyet kökenli bir siyasetçi. Görevleri arasında “Emniyeti Umumiye Haber Alma Şube müdür yardımcılığı ve müdürlüğü, Siyasi Şube Müdür muavinliği, Emniyeti Umumiye müdürlüğü, Kars, Erzurum Reji Müdürlüğü, Rize mutasarrıflığı ve III. Dönem  daimi üyeliği” bulunuyor. Yalnızca bir istihbarat polisi de değil. Gevaş’ta kaymakam olarak görev yaparken Akdamar’da Ermenilerle siyasî görüşmeler yapmak için kurulan heyette yer alan Ahmet Esat Uras, 1953 yılında yayımladığı “Ermeni Sorunu: Dokuz Soru, Dokuz Cevap” adlı kitabı Türkiye Dışişleri Bakanlığı tarafından yayımlandığı günden beri,  tarafından büyük ilgi görmüş, defalarca basılmış ve yabancı dillere çevrilmiş. Uras’ın devlet adına Ermenilerle de bazı görüşmelere katıldığı  ve Ermenice bildiği de belirtiliyor. Agos Gazetesi’nde 8 Mayıs 2015 yılında yayınlanmış bir röportajda** Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Yrd. Doç Dr. olan Ömer Turan  şöyle diyor: “Uras’ın Ermenice bildiğini ve devlet tezini savunan tarihçilerden uzun süre bu niteliğe sahip olan birisi çıkmadığını da vurgulayayım. Bence Uras’ın inkârcılık tezi açısından önemi, ‘Ermeni meselesi’ kavramının içeriğiyle oynayıp devlet diline uygun bir hale getirmesi. Ermenilerin kendi reform taleplerinin yerine getirilmemesini nitelemek için kullandıkları kalıp, bir şekilde Ermenilerin kendileri mesele yaratıyor iddiasını dillendiren bir kavrama dönüştü.”

ERMENİLERLE İLGİLİ NEDEN BÖYLE BİR KİTAP YAZDI?

Aynı röportajda İstanbul Üniversitesi’nden Güven Gürkan Öztan ise “Türkiye ve dünya kamuoyunda böyle bir mesele yokken, Uras, devlet tezine temel olan böyle kapsamlı bir kitabı neden yazıyor?” sorusuna “Benim de kafamı kurcalayan bir soru bu. Şuradan giderek yanıt bulmaya çalıştım: Uras’ın kitabı çıktıktan sonra ne oldu? Uzun süre kitaba bir tepki gelmiyor, âdeta çıt çıkmıyor. Hatta 1960’ların başına kadar Uras’ın yazdıklarının ne entelektüel, mecrada ne de devlet katında bir karşılığı yok. O yüzden tam olarak bilemiyorum. Kendi hayatının muhasebesini mi yapıyor, yoksa bizim bilmediğimiz bir telkinle mi yapıyor, bilemiyorum. Ancak şunun altını çizeyim: Esat Uras, inkârcılık söyleminde çok önemli bir köşe taşı olmasının yanı sıra, soykırım sürecinin siyasi bir aktörü. Dolayısıyla failin yazdığı defansif bir metinden bahsediyoruz. Fakat özellikle 60’ların ikinci yarısında, bu özelliği göz ardı edilerek, Uras’ın metinleri ‘objektif’ çalışma olarak referans alınıyor. Ancak bu metne dayanarak üretilen kaynaklar, Uras’ın metninin kötü kopyalarından ibaret” diyerek yanıt veriyor.

Sabahattin Ali’nin mektuplarında yazdığı adres ile bugün Dost kitapevinin bulunduğu binanın adresi aynı. Tabi bunca yıl içerisinde bina numara sistemlerinin değişip değişmediği, yazıda sözü edilen komşuların Sabahattin Ali ile nasıl bir diyalog içerisinde oldukları (ya da olmadıkları) uzun uzun araştırılacak konular. Yine kontra güçler tarafından öldürülmüş Sabahattin Ali ile devletin Ermeni sorununda aktif roller alan Ahmet Esat Uras’ın aynı apartmanda yaşaması da düşündürücü... Bu daha titiz bir araştırma konusu. Yazının sonunda Sabahattin Ali’nin anısının Deniz Apartmanı’nda yaşaması için bir imza da “bugünün komşularından” olsun.

* Canım Aliye, Ruhum Filiz/ Sabahattin Ali/ Yayıma Hazırlayan: Sevengül Sönmez/ Yapı Kredi Yayınları/ 156 s.
** http://www.agos.com.tr/tr/yazi/11539/devletin-akli-kendi-suclarina-kolektif-ortaklar-bulmasiyla-isliyor

ÖNCEKİ HABER

Karıncanın kardeşi var!

SONRAKİ HABER

Hak alınmaz, çalınır

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...