01 Nisan 2017 04:14

Geçmişte başörtüsü için verdiğimiz mücadele ne içindi?

Ankara'dan bir ev kadını geçmişte verdikleri başörtüsü mücadelesi ile şimdi ki iktidarın kadın politikasını karşılaştırdı...

Paylaş

Düşünüyor ülkem şu sıra. Herkes düşünüyor. Ama kadınsan biraz daha fazla düşünüyorsun. Toplumdaki yerimizi, kim olduğumuzu her gün hatırlatırlar bize.

“Kadın ile erkek eşit olamaz, fıtrata aykırı” derler mesela. Hiç bir şey diyemezsin. “Fıtrat” çünkü, yaratılış yani. Yaradan bizi böyle yaratmış, eksik! O Yaradan’ın bize bahşettiği aklı hiçe sayarak, asla düşünmeyerek birileri “Fıtrat” dediği için hemen inanıveririz; eşit olmadığımıza, eksik olduğumuza.

23 yıldır türbanlı olan ben, şu sıralar etrafımda olanı biteni anlamaya, anlamlandırmaya çalışıyorum.

Geçmişe, üniversite yıllarıma gidiyorum. Başörtünün yasaklandığı dönemlere... Nasıl mücadeleler verdiğimize, okuldan ayrılmak zorunda kalan arkadaşlarımızın perişan hallerine takılıyor aklım. Bak, hak yerini buldu diyorum. Artık türban her yerde serbest diyorum, nankörsün sen diyorum, diyorum da...

Birileri de çıkıp “Kadınlar için tek kariyer annelik” diyor. Sonra okuyorum. 2000 yılında 20-24 yaş aralığındaki kadın işsizlik oranı yüzde 13,1 iken, bu oran 2016 yılında yüzde 23,9 a çıkıyor. Bu süre zarfında erkeklerin işsizlik oranlarında da bir düşme olmuyor.

Şimdi kadını sorun olarak gören bu yönetim başörtüsünü serbest bırakarak neyi amaçlıyor? Ve yine geçmişte verdiğimiz mücadele neyin mücadelesiydi? Toplumsal hayatın içinde var olma çabası değil miydi? Peki, şimdi bu durumdan niye rahatsız olmuyoruz? Bizi evlerimize hapsetmeye çalışan bu zihniyet ‘dindar’ olduğu için mi? Mini etek, şort giyen kardeşlerimiz darp edildiklerinde, tecavüz meşrulaştırılmak istendiğinde niye sesimiz çıkmıyor?

Düşün düşün bitmiyor. Evinde uyurken tecavüze uğrayıp öldürülen müzisyen Deniz mesela. Acaba arkasından ‘zaten yalnız yaşıyormuş’ dediklerini duymuş mudur? Deniz duydu mu bilmem ama biz duyduk.

Şimdi bütün bunlara engel olma şansımız varsa, küçücük de olsa yönetime katılma hakkım varsa ve bu hakkımı tek kişiye devretmemi istiyorlarsa, kim olursa olsun “Hayır” diyorum.

Ev kadını

Etimesgut / ANKARA

ÖNCEKİ HABER

EBU Eurovision yayınını boykot ihtimalini doğruladı

SONRAKİ HABER

Cemaatlerdeki kadınlar da sorguluyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa