18 Mart 2017 00:43

AKP iktidarının özeti: Yoğun sömürü, yüksek işsizlik

Onur Bakır, Evrensel'in Toplu İş Sözleşmesi ekine AKP'nin 15 yıllık iktidarının özetini yazdı: Yoğun sömürü, yüksek işsizlik, düşük sendikalaşma

Paylaş

Onur BAKIR 

AKP, 15 yıllık iktidarı boyunca patronlara çalıştı. AKP’nin iktidarında emekçilerin payına yoğun sömürü, 
güvencesizlik, yüksek işsizlik, yerinde sayan ücret, artan borç, sayısız işçi cinayeti ve sendikasızlaştırma düştü. 

GREV HAKKI MI DEDİNİZ?

Genel grev yasak! Dayanışma grevi yasak! Hak grevi yasak! Bazı sektörlerde grev yasak! Bir tek toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığında, eğer işyeri grev yasağı kapsamında değilse ve yasadaki kurallara uygun yapılırsa, grev serbest. Ancak bu sefer de Bakanlar Kurulu, “genel sağlık ve milli güvenlik” gerekçesiyle grevi erteleme adı altında yasaklayabilir. Bu tablo karşısında 2003-15 yılları arasında greve çıkan toplam işçi sayısı 78 bin 328 oldu. Bu işçilerin bir kısmının grevi başlandıktan sonra yasaklandığı için grev hakkını gerçekten kullanabilen işçi sayısı 50 binin altında... AKP’nin 15 yıllık iktidarında grev hakkını kullanabilen işçi sayısı, önceki 15 yıl boyunca greve çıkan işçi sayısının 10’da 1’ine düştü… Bu tabloda AKP tarafından başta metal olmak üzere birçok sektörde ertelenen grevler ile AKP döneminde yükselişe geçen yandaş ve sarı sendikacılığın payı çok büyük. 

SENDİKALAŞMA DİBE VURDU

AKP döneminde güvencesiz çalışma, işsizlik, işçi cinayetleri, emekçilerin borç yükü arttı ancak sendikalaşma düştü. 2002 yılında yaklaşık 10,5 milyon ücretliden 1 milyonu toplu sözleşme kapsamındaydı. Bugün ücretli sayısı 18 milyona yaklaştı ancak toplu sözleşme kapsamında olanların sayısı yerinde saydı. Böylece toplu sözleşme hakkı bakımından gerçek sendikalaşma oranı yüzde 9,5’ten yüzde 5,7’ye geriledi. Sadece özel sektöre bakıldığında ise tablo daha kötü. Özel sektörde çalışan 15 milyona yakın işçiden sadece 700 bini toplu sözleşme hakkından yararlanıyor. Özetle, emekçilerin yaklaşık yüzde 5’i gerçek anlamda sendikalı; yüzde 95’i Harranlı!

GÜVENCESİZ ÇALIŞMA YAYGINLAŞTI

AKP, 15 yıllık iktidarı boyunca kamuya ait ne varsa hepsini “Babalar gibi satarım” dedi ve sattı. Özelleştirme ve taşeronlaştırma nedeniyle kamuda kadrolu işçi sayısı sayısı 350 bine kadar düştü. Kamuda taşeron işçi sayısı ise 700 bini geçti. Sözleşmeli, ücretli, vekil, idari sözleşmeli, 4-c, geçici işçi, toplum yararına çalışma adı altında devlet memuru ya da işçisi güvencesinin olmadığı istihdam biçimleri yaygınlaştı. Özel sektörde de taşeronlaştırma çığ gibi büyüdü. Her 10 işçiden en az 1’i belirli süreli iş sözleşmeleri ile geçici istihdama mahkûm edildi. Kiralık işçilik mümkün hale getirildi. Öte yandan 3,5 milyona yakın işçi sigortasız çalıştırılıyor. 

ÇALIŞMA SÜRESİ DE TEMPOSU DA ARTTI

AKP döneminde işçilerin ortalama fiili çalışma süreleri giderek arttı. Bugün Türkiye’de her iki işçiden biri haftada 50 saatten fazla çalışıyor, ancak fazla mesaisinin karşılığını alamıyor. Tam zamanlı çalışanların haftalık ortalama çalışma süresi 52 saat! Avrupa ortalamasının tam 10 saat üzerinde. Evine ekmek götürmek için haftada 65 saatten fazla çalışan 4 milyona yakın işçi var. Çalışma süreleri ile birlikte çalışma temposu da arttı. Daha az işçi ile daha çok üretim, çalışma hayatının yeni kuralı haline geldi. İşte öve öve bitiremedikleri ekonomik büyümenin ardında böyle yoğun bir emek sömürüsü var. Türkiye Avrupa’da işçilerin en çok çalıştığı ancak en az kazandığı ülkelerin başında geliyor…

2012 yılında çıkarılan yeni Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun ardından sendika üyesi sayısı 1 milyondan 1,5 milyona çıktı. Ancak bu yarım milyonluk büyümenin yaklaşık yüzde 65’i hükümete yakınlığı ile tanınan Hak-İş Konfederasyonu’na ait. AKP döneminde memur sendikaları arasında Memur-Sen dünyada eşi benzeri görülmedik bir büyüme yaşarken, Hak-İş de aynı yoldan ilerliyor. Hak-İş’e son dönemde üye olan işçilerin önemli bir kısmı ise kamuda çalışan ve kamu yöneticileri eliyle Hak-İş’e üye yaptırılan taşeron işçiler. 

SENDİKA VAR, TİS YOK! 

Resmi verilere göre sendika üye sayısı 1,5 milyonun biraz üzerinde, ancak TİS’ten yararlananların sayısı 1 milyon civarında. Yani sendika üyesi her üç işçiden biri toplu sözleşme hakkından yararlanamıyor. Bu durumun en önemli nedenleri, işkolu ve işyeri/işletme barajları ile patronların yetki itirazı yaparak toplu sözleşmeleri engellemesi. Sonuç olarak 12 Eylül mirası sendikal mevzuat, işçilerin sendikal haklardan tam anlamıyla yararlanmasını engellemeye devam ediyor. 

15 YILDA 20 BİN İŞÇİ ÇALIŞIRKEN ÖLDÜ

İşçi cinayetleri giderek artarken sadece 2016 yılında hayatından olan işçi sayısı 1.970 oldu. AKP’nin 15 yıllık iktidarında 20 bin işçi, işçi cinayetlerinde yaşamını kaybetti. Madenler, tersaneler, inşaatlar adeta ölüm kamplarına dönerken, AKP kitlesel işçi kıyımlarının üzerini “kader” ve “fıtrat” söylemleri ile örtmeye çalıştı. Resmi verilere göre iş kazaları ve meslek hastalıkları nedeniyle son 15 yılda sürekli olarak iş göremez hale gelen, yani kalıcı olarak sakat kalan işçi sayısı 30 bini geçti. Gerçek rakam ise çok daha yüksek. 2012 yılında çıkarılan “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu” ise hiçbir yaraya merhem olmadı. 

AKP’NİN İSTİHDAM KARNESİ

AKP iktidara geldiği günden bu yana, ülke ekonomisinin büyümesi ile övünüyor. Oysa bu büyüme, istihdamsız bir büyüme. 2001 yılında istihdam oranı yüzde 45,6’ydı. 2016 yılına gelindiğinde istihdam oranı yüzde 50,8’e ulaştı. Yani Türkiye’de istihdam çağındaki iki kişiden sadece biri çalışıyor. Türkiye, istihdam bakımından Avrupa’da Makedonya’dan sonra sondan ikinci! 2001’de yüzde 7,5 olan işsizlik oranı ise bugün yüzde 11’e ulaşmış durumda. Eğer istihdam, işsizlik kadar hızlı büyüseydi, bugün istihdam oranının yüzde 66,9’a ulaşmış olması gerekirdi. Sonuç olarak AKP’nin 15 yıllık iktidarında istihdamdan çok işsizlik büyüdü. Gerçek işsizlik yüzde 20’yi geçti. 

ÜCRET DEĞİL BORÇ ARTTI

Prof. Dr. Korkut Boratav’ın da dikkat çektiği üzere AKP döneminde milli gelir yılda ortalama yüzde 2,9 artarken, ücretler yüzde 1,4 arttı. Yani büyümenin aslan payına sermayedarlar ve rantiye el koydu; emekçiler hak ettiği payı alamadı. Ücretlerde kayda değer bir gelişme yaşanmazken, emekçiler her geçen gün daha fazla borçlanmaya başladı. 4 kişilik bir aile başına düşen ortalama borç miktarı 20 bin TL’yi geçti. Örneğin Birleşik Metal-İş Sendikası’nın yaptığı güncel bir araştırmaya göre metal işçilerinin yüzde 84’ü borçlu ve borçlu olan her iki işçiden biri borcun kendisini çok zorladığını söylüyor. 

ÖNCEKİ HABER

MMK işçileri 3. TİS’i MESS’le yapacak

SONRAKİ HABER

Kaybedecek bir şeyimiz yok kazanacak çok şey var!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa