Hollanda kapıları ‘evet’ için mi zorlandı?

Hollanda ile yaşanan diplomatik krizin “bile isteye” büyütüldüğüne dair iddialar giderek güç kazanıyor. Başbakan Binali Yıldırım’ın 6 Mart günü “Bu ayın 14’ünden önce Hollanda’da bir etkinlik yapılması çok mümkün gözükmüyor” sözlerine rağmen bakanlar Mevlüt Çavuşoğlu ve Fatma Betül Sayan Kaya’nın neden Hollanda’ya gitmekte ısrarcı olmaları soru işaretleri yaratıyor. Hollanda Başbakanı Rutte’nin Yıldırım ile geçtiğimiz hafta yaptığı 8 görüşmenin içeriği ise merak konusu.

Atv ile AHaber’in 6 Mart akşamı gerçekleştirdiği ortak canlı yayınında Hollanda’yla yaşanan ziyaret tartışmasına ilişkin soruya Başbakan Binali Yıldırım, engellemelerin Hollanda’da gerçekleşecek seçimlere yönelik olduğunu belirterek, “Mevcut iktidar partisiyle o aşırı Wilders’in partisi arasında çok az fark var. Onun için 14’ünden önce Hollanda’da bir etkinlik yapılması çok mümkün gözükmüyor. Ama 14’ünden sonra zannetmiyorum ki, Hollanda böyle bir kısıtlama üzerinde dursun” demişti.

REFERANDUMA ÖZEL ‘MİLLİ MESELE’

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da, engellemelerin Hollanda’da gerçekleşecek seçimlerle gerekçelendirildiğini söylemişti. Ancak Çavuşoğlu, Başbakan Yıldırım’ın sözlerinin aksine kavgayı sürdüren bir dilde ısrarcı olmuştu. Hollanda’daki mevkidaşı Koenders’i kastederek, “Rica ederse (Hollanda’daki) seçim sonrası gel diye, adam gibi rica ederse, seçim sonrası cuma ya da cumartesi gidebiliriz. ‘Her şart bizim için zor derse’ bu cumartesi giderim” demişti. Bu sözlerin ardından Çavuşoğlu’nun uçuşu iptal edilmiş, Almanya’dan Hollanda’ya kara yoluyla geçen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya ise yolu kesilerek ‘Rahatsız edici insan’ ilan edilip ülkeden çıkarılmıştı.

Almanya’da Bakan Bekir Bozdağ’ın etkinliğinin engellemesiyle başlayan tartışmalarda Erdoğan ve AKP sözcüleri, bu engellemelerin 16 Nisan’da gerçekleşecek referandumda halkın tercihini “evet” yönünde etkilediğini sıkça dile getiriyorlardı. Bu açıklamaların hemen ardından gelen ve Başbakan Yıldırım’ın  sözlerini de boşa düşüren “Hollanda’yı zorlama harekatı”, kriz referandumda “evet” diyenlerin sayısını çoğaltmak için bilerek mi büyütüldü yorumlarına neden olmuştu.

ÇAVUŞOĞLU ‘KRİZ’ DÜĞMESİNE NEDEN BASTI?

İki ülkenin dışişleri bakanları arasında 9 Mart’ta gerçekleşen telefon trafiğinin detaylarına ilişkin de yeni detaylar ortaya çıkıyor. İddiaya göre Çavuşoğlu Hollandalı mevkidaşı Koenders’i Rotterdam ziyareti için ikna edemedi. Ancak daha sonra farklı bir mekanda sınırlı katılımcıyla etkinliğin gerçekleşmesi konusunda uzlaşıya varıldı. Ama Türk dış işlerinin diplomatik heyette yer alacak isimlerini Hollanda’ya iletmeyi reddetmesiyle köprüler yeniden atıldı. Çavuşoğlu tüm bunların ardından çıktığı televizyon programında ise sanki bu girişimler yapılmamış gibi “rica edilirse seçim sonrası gideriz, yoksa her şartta gideriz” açıklaması yapması da, Bakanın açıklamalarının iç politikaya dönük olduğu iddiasını güçlendiriyor. Diğer bir iddia da Çavuşoğlu’nun ikinci bir uçakla Hollanda’ya uçmaya hazırlanırken Bakan Kaya’nın durdurulması üzerine rotayı Fransa’ya çevirdiği yönünde.

İKİ BAŞBAKAN NE KONUŞTU?

Hollanda Başbakanı Rutte da katıldığı bir televizyon programında Başbakan Binali Yıldırım ile geçtiğimiz hafta 8 kez telefonla görüştüğünü açıkladı. Ancak Başbakanlıktan bu görüşmelere dair herhangi bir bilgilendirme yapılmaması dikkat çekti.

Başbakanın atv-Ahaber yayında söylediği “14 Mart sonrası ziyaretlerde kısıtlama olacağını sanmıyorum” açıklamasının da Hollandalı mevkidaşıyla yaptığı görüşmelerin bir sonucu olabileceği yorumlanıyor. Yıldırım’ın bu açıklamasına rağmen bakanların 14 Mart öncesi Hollanda’ya gitmekte ısrar ederek bilinçli bir kriz yarattıkları, hesabın 16 Nisan referandumu öncesi “hayır” diyenlerin sesini “milli mesele”  tartışmalarının arasında kısmak olduğu yorumları yapılıyor. (Ankara/EVRENSEL)