Tiyatrolarımız için geceler sabaha ekleniyor
Birinci günün sabahını “Gündoğarken”in şarkılarıyla karşılayan maratoncular, her güne müzikle “merhaba” demeyi adet edindi. Sahne üzerindekiler, yönetmenler ve sahne arkasındaki gönüllü emekçilerle sekteye uğramaksızın dop dolu geçen eylem de tiyatro sanatçıları her gün başkaca meziyetleriyle sahnede olabiliyor. Kah sahnede sunucu, kah kulis çalışanı, kah ışıkçı, kah şarkıcı, kah müzisyen kah seyirci... Maratonu tiyatrosuz bırakmama işini en çok omuzlayan genç tiyatro topluluklarının da hakkını vermeli. Sabahın beşinde de, öğlenin sıcağında da gecenin on birinde de oynarken ışıldıyorlar. Özellikle neredeyse her gün bir oyunla sahne alan Kocaeli Üniversitesi öğrencilerine bir alkış da sizden istiyoruz. Hafta sonu başlayan, protesto maratonunda sanatçılar ellerinin erdiğince, dillerinin döndüğünce, kendilerini en iyi ifade edebildikleri sanatın gücüyle her gün her gün Hükümetin kulaklarını çınlatıyorlar. Sahne alacak, sahne kuracak herkes kadar Özgürlük Parkı’nda maratona katılan seyirci de elbette sürekli değişiyor. Pazar günü güçlü bir kalabalığı ağırlayan maraton, seyircisini iş günü gelmesine rağmen geç vakitlere kadar tutabildi. Levent Kırca ve Genco Erkal’ın sahne aldığı pazar gününde seyirci pür dikkat kesildi. Kırca ile söyleşen vatandaşlar, sanatçının nükteli sohbeti ile de bol bol güldüler. Daha sonra sanatçıların seyircilerine “Tiyatrolarımıza sahip çıkalım” diyebilmek için başlattıkları maratona anlamlı bir de ziyaret yapıldı. “Hayatımız İçin Ekmek, Ruhumuz İçin Sanat İstiyoruz” diyen Emek Partisi İstanbul İl Örgütü Özgürlük Parkı’ndaki kalabalığa kalabalık kattı. “Korkuya Karşı Özgür Tiyatro” sloganlarının atıldığı ziyarette herkesin dilinden aynı şey döküldü “Tiyatrolar Bizimdir”! Aynı gün gece yarısı yaklaştığında ise, gitarıyla sahne alan Vedat Sakman’ın şarkılarına doyum olmadı. Sabaha karşı dörtte de seyirci iki usta isimle buluştu. Kitap okumaları yapan Yücel Erten ve Ahmet Mümtaz Taylan gün sabaha varırken esprili anlatımlarıyla herkesin uykusunu açtılar. Pazar gününü “İçerdekiler” oyunuyla tamamlayan Galatasaray Üniversitesi öğrencileri de seyirciden iyi not alanlardan oldu. Maratonun üçüncü gününe de şarkılar söylenerek “merhaba” denirken, “Beden Atölyesi”nde ilgi çeken bir gösteri oldu. Haftanın ilk gününde ise “Sanat Maratonu” İstanbul Efendisi gibi güçlü bir müzikalle seyirciyi buluştururken, ENTU konserinde de dansla, horonla sıkı ter attırdı. Yine pazartesi günü Çiğdem Erken ve Güvenç Dağüstün konserleri de maratonun güzel zamanlarını yaşattı.
Sanat Maratonu’na hâlâ gelmediyseniz, bugün neler var: Altan Erkekli-İnadına Yaşamak, Açık Sahne Oyunları-Bir Kurşun Deliğine Kaç İnsan Sığar, Aslı Öngören ve Gözde Gülbay’la Şiir-Müzik Dinletisi, Çağdaş Drama Derneği-Forum Tiyatrosu, Yasemin Göksu-Rumeli Türküleri, Big Bang-Klasik Müzik Dinletisi, Msm-Hisseli Harikalar Kumpanyası, Konser-Cümbür Cemaat, Ahu Çat ve Erkut Aytaç-Tango Gösterisi, Teneke Trampet-Konser...(Programın tamamına sanatmaratonu.org adresinden ulaşabilirsiniz) (İstanbul/EVRENSEL)
DETİS: TEK SEÇENEK ÖZERK, ÖZGÜR TİYATRO
Devlet Tiyatrolarının yeniden düzenlenmesi tartışmalaryla ilgili açıklama yapan DETİS (Devlet Tiyatrosu Sanatçıları Derneği), tek seçeneğin özerk ve özgür tiyatro olduğunu belirtti. Kurumun varlığının adeta ortadan kaldırılmasına yönelik bir tavırla karşı karşıya kaldıklarının altını çizen DETİS, gerek Kültür Bakanlığının gerekse Başbakanlığın hazırladığı model çalışmalarında 5441 sayılı Yasa’nın sağladığı tüzel kişiliğin ortadan kalkacağını ifade etti. Bu düzenlemelerle DT’lerin ödenekli sanat kurumu prodüksiyon tiyatrosuna dönüşeceğini vurgulayan yazılı açıklamada, “Emekli olmayan oyuncuların bir havuzda toplanarak sanatımızın özelleştirme yandaşları tarafından taşeronlaştırılarak, isteğe bağlı projelerle bir rant kapısı haline getirileceği kaçınılmaz bir gerçektir” denildi.
Devlet Tiyatrolarında uzun süredir devam eden “Yeniden Yapılanma” girişimlerinin sesi olan, DETİS şu önerileri dile getirdi:
-Laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletinin ürünü olan 5441 sayılı Yasa gerekçesiyle korunmalıdır.
-1949 yılının koşullarına göre düzenlenmiş merkeziyetçi yönetim anlayışı, İl Tiyatro Müdürlüklerine devredilmelidir.
-Gerek Genel Müdürlükte var olan, gerekse İl Müdürlüklerinde kurulacak olan “Sanat Yönetim Kurulları” yönetimde en az Genel Müdür ve İl Müdürleri kadar etkin kılınmalıdır.
-Tüm kurullarda Seçilmiş Temsilcilere ağırlık verilmelidir.
-Ücretlendirmeyle ilgili olarak 657 sayılı Yasa’yla kurulan geçici bağlantı en kısa zamanda çıkartılacak özel yasa ile ortadan kaldırılmalıdır.
-5441 sayılı Yasa’nın açık emri olan “tüzük” hemen çıkartılmalıdır.
-Kurumda kadrosuz personel istihdamından vazgeçilerek, sözleşme sistemi ve işleyişi 5441 sayılı Yasa’da yer alan haliyle uygulanmalıdır.
-Sanatçıların ve diğer personelin tüm özlük hakları korunmalı, ama ücretler ve emeklilikte günün koşullarına uygun bir iyileştirme yapılmalıdır. (KÜLTÜR SERVİSİ)
Evrensel'i Takip Et