05 Haziran 2012 09:45

FARKINDAYIZ…

Geçtiğimiz hafta Başbakanın ve partisinin gündeminde kürtaj vardı. Ne hikmetse hiç konuşulmadığı kadar kürtaj meselesi konuşulmaya başlanmıştı. Bunun altında başka bir şey yattığı çok açıktı. Muhafazakâr toplum projesinin önemli bir kısmını kadınlar oluşturuyordu. Bu yüzden bizden ‘en az 3 çocuk ha

Paylaş
Gülşah İmrek

Bunlar yetmemiş olacak ki Başbakan şimdi de kadınların kendi bedeni üzerinde karar hakkına da karışıyor. Kürtajı desteklemediğini, hatta yasaklanması gerektiğini, daha da pervasızlaşıp daha ailelerinden bir özür dileme erdemini bile gösterememiş bir hükümetin sözcülüğünü yapan Başbakan, ölüm acılarını diline dolayıp, ‘Her kürtaj bir Uludere’dir’ şeklinde pervasız naralar atabiliyordu. Bu sözleri partisinin kadın kolları toplantısında sarf etmişti. AKP kadın kolları toplantısında tartışılan konulardan, kadınların söyledikleri ve yaptıklarından çok Başbakanın açıklamaları gündeme düştü.
Ben de Kocaeli Üniversitesi’nde okuyan genç bir kadın olarak, her gün karşılaştığım, aynı okulu paylaştığım genç kadınlar, Başbakanın ortaya attığı kürtaj tartışmasıyla, ‘muhafazakâr toplum ve kadın’ projesiyle ilgili ne düşünürler, ne hissederler merak ettim. Başbakanın gündemi ile kadınların gündemi benziyor muydu?
Konuştuğum ilk genç kadın, gazetecilik bölümü 1. sınıf öğrencisi Ebru Bilici. Kürtaj’ın yasaklanmasını desteklemediğini, bunun ancak kadınların verebileceği bir karar olduğunu, hatta bir kadının kocasının bile en son söz söyleme hakkı olduğunu düşünüyor Ebru.
Tuba Yiğit de sorduğu sorularla “Başbakan kadınların yaşam şartlarını biliyor mu ki bizim hakkımızda böyle söyleyebiliyor? Kürtaj gerekli olduğu yerde yapılmalı elbette. Bir başbakan nasıl böyle mahalle ağzıyla konuşabilir?​” açıklamaları anlamakta güçlük çektiğini ifade ediyor ve “Uludere benzetmesini de çok çirkin buluyorum, insanların acıları üzerinden prim yapıldığını düşünüyorum” diye tepki gösteriyor.
Gamze Demir ise “tek söyleyeceğim şu” diyor: “Önce esnek, sigortasız, sendikasız çalıştırmanın, ucuz işgücü olarak görülmenin ne demek olduğunu anlayıp sonra kadınlar hakkında konuşsunlar.”
Radyo Sinema Televizyon Öğrencisi Pınar Baltacı ise, “öncelikle çok bağnaz bir düşünce olduğunu düşünüyorum. Kadınların bireysel tercihlerine doğrudan bir müdahaledir bu. Buna kadın ve erkek birlikte karar verir. Bilinçli bir aile yapılanmasında olması gereken budur. Ama ‘en az 3 çocuk’ talimatları veren bir Başbakana sahip olduğumuzu düşünürsek ‘bilinçli’ kelimesi çok uzak geliyor” diyor.
Merakımı bir ölçüde giderdim ve sizlerle de bunu paylaşmak istedim. Anlaşılan o ki genç kadınlar da bedenleri üzerine söz söyleme yetkisini Başbakan dâhil hiç kimsede görmüyorlar. Bunun ardından gelecek tartışmalar elbette “Kürtaj yasaklanmalı mı yasaklanmamalı mı?​” olacaktır. Ne de olsa alıştıra alıştıra içimize sindiriliyor her şey… Tek söyleyeceğimiz üniversiteli genç kadınlar olarak neye zemin hazırlanmaya çalışıldığının farkındayız ve ‘muhafazakâr toplum ve kadın’ projesinin yapıcılarından olmayacağız!

ÖNCEKİ HABER

Eksik mevzuat çevre sağlığını tehdit ediyor

SONRAKİ HABER

Başbakandan izin alacak halimiz yok ya

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...