05 Haziran 2012 09:39

Bir çocuk kaç lira eder Başbakan?

5 ay önce, 28 Aralık 2011’de adı Roboski (Uludere) olan sınır köyünde çoğu çocuk, genç 34 Kürt, bombalanarak katledildiler. İnsan olanın “düşmanıma vermesin” diyeceği bir katliamdır sözünü ettiğimiz. Roboski, Cumhuriyet tarihi boyunca Kürde reva görülenlerin bir özetidir. Kürd&uum

Bir çocuk kaç lira eder Başbakan?
Paylaş
Serpil İlgün

Bu nasıl bir acıdır, oğulları bombalarla parça parça edilmiş anaların yürekleri nasıl bir yangın yeridir, bir daha, bir daha düşünelim. Ve asla unutmayalım. Unutmayalım ve hesap soralım ki bu devlet, Kürde artık hakaret etmesin. Unutmayalım ki Kürdün haklarını tanısın, savaş sona ersin, çocuklarımızı birbirine kırdırmasın. Unutmayalım ki devletin ordusu-polisi “tecrübe kazanacak” diye çoluk çocuğumuzu katletmesin. Sorumlular hesap versin. Unutmayalım ve hesap soralım ki, günde 50 TL’ye kaçağa giden çocuklarının fotoğraflarına, sanki kanlı canlı bedenlerine sarılıyormuş gibi sımsıkı sarılan, her yanları acıya kesen ama bir o kadar vakur Roboskili analar bu dünyaya sığabilsinler.
Başbakan’ın seçtiği anneler
Katliamın ilk gününden bu yana, 5 aydır 34 Kürt çocuğunun katledilmesini “hata” deyip geçiyor Başbakan. Dindar Başbakan, Allah korkusu taşıyan Başbakan, demokrat Başbakan, açılımcı Başbakan, 10 yıldır “anaların göz yaşlarını dindireceeem” diyen Başbakan….
Hani nerde?
Başbakan köşeye sıkıştıkça bir vicdanı olmadığını daha bir açık ediyor. Dindarlığı Kürt katledilince değil, kürtaja gelince ortaya çıkıyor. “Hata olmuş, parası neyse verdik” diyor. Katliamı yapan ordusuna teşekkür ediyor. Başka zamanlar analara methiyeler diziyor, kendi anasının ayaklarının altını öptüğünü söylüyor ama Roboskili analara bir özrü bile çok görüyor. Özrü bırakın, “parası neyse verdim” diye hakaret ediyor.
Başbakan köşeye sıkıştıkça pervasızlaşıyor. Dili, söylemi kirlendikçe kirleniyor. “Usta, usta” diye etrafında dönüyorlar ya, Başbakan gerçekleri çarpıtmada daha bir ustalaşıyor gerçekten.  Gündemi değiştirmekte, bol bol demogoji, hamaset yapmakta mahirleşiyor.
Unutturmak, geçiştirmek istedikçe, Roboski daha bir ayağına dolanıyor. Roboski’de katledilen çocuklar, Başbakan’ın yakasını bırakmıyor. Roboski’den kurtulmak istedikçe daha bir batıyor Başbakan.
“Grup toplantımızda konuşup Uludere’yi anlatacam, daha da konuşmayacam” demişti. Dinleyenleriniz olmuştur, sadece Kürde değil, Roboski’nin hesabını soran herkese hakaretler etmekten başka ne dedi? Duygulu alıntılarında yine anaları, onların acılarını kullandı. Dakikalarca, savaşta ölen askerlerin annelerinin hissiyatlarını döktükleri mektupları, mezar taşlarına yazdıkları yazıları sesini çatallaya çatallaya okudu da, Allah rızası için binlercesi içinde “artık yeter, bu savaş dursun. Barış gelsin. Çocuklarımız ölmesin” diyen bir tek gerilla annesinin sözüne yer vermedi. Hadi gerilla annelerini de bırakalım, oğullarının savaşta ölmesine isyan eden Türk asker annelerinin çığlıkları neden o duygulu konuşmalar içinde neden yer almıyor dersiniz? “Vatan sağ olsun demiyorum, benim vatanım oğlumdu, vatanımı öldürdünüz” diyen Eren Özel’in annesi Zeynep Özel’in mesela. Mesela, “ben vatan sağ olsun diyemiyorum, demeyeceğim. Demem. Bunu herkes duysun” diyen Sinan Şen’in annesi Maviş Şen’i. “Askerlik yan gelip yatma yeri değil dedi Başbakan. Oğlumuzu ne idüğü belirsiz, savaş denilen bir olayın içine soktular. O şehit olmadı. Vatan sağ olsun demeyeceğiz” diyen Zeki Burak Okay’ın annesi Neriman Okay’ı ya da… Başbakan hiçbirini dillendirmedi.


Hani analar ağlamayacaktı?
Onları dillendirmedi ama yürekleri kan ağlayan ama milliyetçi, ırkçı, gerici söylemlere inandırılmış ana-babaların “oğlumuz şehit olduğu için gurur duyuyoruz” şeklindeki ifadelerini uzun uzadıya vermesinden, savaş politikasından bir milim sapmayacağını anladık.
Evet, Başbakan’ın milliyetçi, militarist, nefret dolu konuşmasıyla (annelerin acılarını kullanarak) daha çok annenin ağlayacağını ilan etmiş bulunuyor. Eee, hani analar ağlamayacaktı Başbakan? Açılım olacaktı hani? Ne oldu?....
Roboski’nin hesabını soran çoğaldıkça dellenen Başbakan son konuşmasıyla, “Erdoğan Kürt sorunun çözecek” beklentisi içine girenlerin son umutlarını da tüketmiş bulunuyor. Roboski katliamı karşısında alınan tavır iyce açık etmiştir ki, AKP de kutsal devlet anlayışıyla hareket etmiştir ve Başbakan’ın bu anlayıştan milim sapma göstermeyecektir.
Kadınlar da barış mücadelesinden geri düşmeyecekler. Acıları katliamlara, savaşa bolca malzeme edilen kadınlar, savaşı sona erdirecek en büyük gücün kendilerinde olduğunu biliyor. Roboskili analar huzur bulmadan, hiçbirimizin rahat uykular uyuyamayacağını da.

ÖNCEKİ HABER

Kadın kamu çalışanları sendikal süreçlerin ve toplu sözleşmenin neresinde?

SONRAKİ HABER

MİT: Yeşil jandarma personeliydi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa