04 Aralık 2016 07:28

Değinmeler

‘TÜYAP’ta bizimleydin demiştim. Şiirlerinle bizimle oldun. Mustafa Köz’ün “kızkardeşlerin” diye nitelediği şairlerin okuduğu şiirlerinle.

Paylaş

Adnan ÖZYALÇINER

ZEYTİN DALI

TÜYAP Kitap Fuarı’nda yine bizimleydin. Benimle, okurların, dostların, arkadaşlarınla. Herkesle.

Evrensel standı, “devam ediyoruz” bildirimiyle açıldı bu yıl. Evrensel Kültür’ü kapatıp kapısına mühür vurdukları için. Aslı Erdoğan, Necmiye Alpay, Turhan Günay’la daha başka birçok yazarla gazeteciyi tutukladıklarından dolayı.

Evrensel standının “devam ediyoruz” yazılı, dalgalı bir denizi andıran geniş panosunun üstünde senin “sevdadır geceyi kısaltan” belgili resminle Turhan Günay’ın resmi asılı. Karşılıklı, birbirinin gözlerinin içine bakarak gülümseyen, “devam ediyoruz” diyen iki resim. Dergi de aydınlanma, aydınlatma suçu işleyerek “Yeni e” diye devamdaydı, yepyeni, pırıl pırıl bir ilk sayıyla. Hani 12 Mart sıkıyönetim, döneminde “Yeni a”yı çıkarmıştık ya, onun gibi. Yeniden üstümüze geldiklerinde “Yine a” olacaktı ya. “Yeni e”de, ne yaparlarsa yapsınlar, hangi kilidi, hangi mühürü vururlarsa vursunlar “Yine e” diye devam edecektir. Çünkü zaman, “Yine a” zamanı. Dergiye de öyle yazdım.

TÜYAP’ta bizimleydin demiştim. Marmara salonunda da şiirlerinle bizimle oldun. Mustafa Köz’ün “kızkardeşlerin” diye nitelediği şairlerin okuduğu şiirlerinle.

Salon, seni dinlemeye gelenlerle dolmuştu. En yakın dostların arkadaşlarınla. Kürsüye Evrensel’deki seninle Turhan’ın resmi yanında yine senin bir başka resmin asılmıştı. Mustafa Köz’ün bastırttığı bir resmindi bu. Belgisi: “Bir su verin bir su/Gönlüm serinlemez/Gül bahçesine dönmeden örenler” olan. “Dilsiz Dengbej”in dilinden.

Şair kardeşlerinden Arife Kalender’den Gülce Başer’e kadar hepsi vardı. toplantıya Fahri Bozbaş da çıkıp gelmiş. Durur mu, o da, baretini vurgulu çalgı gibi kullanarak “İfademdir” şiirini türküledi. Toplantının bitimine yakın yelem yelpelek Yaşar Miraç belirdi. Elinde tozlu bir zeytin dalıyla. Zeytinburnu’nda arabasını onarttığı bir oto tamircisinin dükkânı dibinde –belki de son kalan- denizin korumasında ayakta kalabilmiş zeytinden kopan, tozlu yapraklarının arasında güneşi içerek kararmış, cilalanmış gibi parlak bir zeytin tanesi bulunan bir dal. Onu özenle bana uzattı hemen. Dalı, sana armağan ettiğini söyledikten sonra, seni betimleyen: “Sennur Sezer zeytine benzer” şiirini okudu. Senin “Zeytin Türküsü” şiirindeki:

“Zeytini söyleyelim zeytini
Kutsal kitaplarda ona and olunmuştur
Çünkü vermezse meyvesini aç kalınır
Ne zaman kalır çocuğa bilinmez
Yerini hep bir genç ağaç doldurur
Ölümsüzdür
İşçimizdir.”

dizelerini anıştırarak.

HAYAT DERGİ

Televizyonun kapatıldığını, sesinin kısıldığını sana söylemiş miydim? Söyledim sanırım. Mallarına da el konulmuştu. Bu kötü OHAL döneminde, Kanun Hükmünde Kararnamelerle. Her neyse, Hacer Yücel, Hayat Dergi’nin son sayısını çıkardı. Veda sayısı olarak. Yine de vedanın uzun sürmeyeceğini sanırım. Hepimiz yazdık bu şimdilik son gibi görünen sayıya. Sen de varsın elbet. Maksat Muhabbet’inle. Programın nasıl oluştuğunu, hani Aydın’ın (Çubukçu) aramızdaki sohbeti kamera karşısında da yap deyip programı başlattığını anlattım.

 Asıl muhabbeti, program asistanın sevgili arkadaşımız, dostumuz İsmail Afacan yapıp yazmış. “Muhabbetin maksatlısı” demiş ki çok doğru. Tam tamına sana uygun, seni betimleyen bir tanımlama.

TÜYAP’TA

TÜYAP Kitap Fuarı’nda Muzaffer’le (İzgü) karşılaştım. Her zamanki gibi Bilgi Yayınevi’nin standında kitaplarını imzalıyordu. Göz göze gelince yerinden kalktı hemen. Sarılıştık. Tam bir dakika öyle kaldık. Çünkü senden sonra –senin ardından derler ya- onun da sevgilisi, eşi, her şeyi gitti. Gelmemecesine. Orda karşılaşmış olmalısınız.

Birbirimize sarılı kaldığımız o bir dakikalık sürede, İzmir’de –TYS’nin kitap fuarı vardı hani- Kemeraltında birlikte kaldığımız o küçük oteldeki tanışmamızı, ilk karşılaşmamızdan sonraki kaynaşmamızı, yıllar alan dostluğumuzu anımsadım. Çünkü onlar da bire iki, ikiye birdi. Tıpkı ikimiz gibi. Onu görmüştük birbirimizde o gün.

Birbirimize sessizce sarılışımız bittiğinde Muzaffer’in de, benim de gözümde birer damla yaş vardı. Yüreklerimizden kopup gelen. Özlemle.

ÖNCEKİ HABER

PVC kaplanmış siyaset/ Kader değil cinayet

SONRAKİ HABER

İktisatçı Kozanoğlu’dan kriz uyarısı!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa