06 Ekim 2016 11:47

Öğretmenime dokunma!

Türkiye’de okumak ve bir meslek sahibi olmak şans oyunu oynamak gibi.

Paylaş

Sidar BENEK
Van

Türkiye’de okumak ve bir meslek sahibi olmak şans oyunu oynamak gibi. Şansınız varsa çok iyi bir eğitim hayatı yaşayıp, iyi bir meslek sahibi olabilirsiniz ama şansınız yoksa ömür boyu çalışmaya mahkumsunuz. İşiniz varsa da her an kaybetmekle yüz yüzesiniz. Neden mi? Şöyle açıklayayım. Devletin çıkarlarına ters düşüyorsanız, onlara boyun eğmiyorsanız, onların düşünmenizi istemediği şeyleri düşünüyorsanız ve en önemlisi bilmenizi istemediklerini biliyorsanız...


DERS ZİLİ ÇALMIYOR, OKUL KIYAFETLERİ ASKIDA BEKLİYOR


Kimseye açıklanamadığı için “Şanslıydım ve kazandım” denir. Bizim ülkemizde şans kavramı böyle açıklanır. Bu meşhur şans oyununu oynamayı reddedenler, işsiz bırakılır, sahip oldukları her şey ellerinden alınır. Şöyle bir düşünce yaygınlaşmış Türkiye’de: “Ya boyun eğerek tok yaşarsın, ya da karşı çıkar aç kalırsın.” Ne yazık ki yıllardır üzerimizde emeği olan çok sevgili öğretmenlerimiz, haksız yere açığa alındılar... Onlar bize sadece matematik, türkçe, fen bilgisi derslerini öğretmediler; onlar bize hayatı, ayakta durmayı, güçlü olmayı öğrettiler; onlar bize insanlığı öğrettiler. Şimdiyse haksızlığa uğramanın ne demek olduğunu öğrettiler. Yeni ders yılı başlamasına rağmen ders zili çalmıyor, okul kıyafetleri askıda asılı bekliyor, en küçüğünden tutun en büyüğüne bütün öğrenciler öğretmenlerini bekliyor. Birçok öğrenci “Öğretmenime Dokunma!” diyerek açığa alınmaları protesto ediyor. 
Hepimizin sevdiği ve değer verdiği bir öğretmeni olmuştur; bizim için çok çabalayan, her zaman bize destek olan, hep arkamızda duran bir öğretmen... İşte o öğretmenlerimiz bizden alındı. Şimdi önümüzde iki şıklı bir soru var: Biz de o şans oyunun parçası mı olacağız? Yoksa karşı çıkıp “Öğretmenime dokunma!” mı diyeceğiz?


BROŞÜRLERLE 15 TEMMUZ

Kağıthane Anadolu Lisesi’nden öğrenciler

Okulların açılmasıyla beraber iktidarın propagandaları da bizimle beraber sınıflarımıza girdi. “15 Temmuz 2016 Türkiye’yi Darbeyle İşgal Teşebbüsü” adlı kitapçık dağıtılarak açık bir şekilde AKP propagandası yapıldı. Öğretmenlerin çoğu buna destek vermekten geri durmadı. Haftanın ilk ödevleri “15 Temmuz şehitleri ve kahramanları hakkında kompozisyon” gibi bizi iktidarın düşüncelerini yazmaya iten ödevlerdi. Baskı ve yıldırma politikası izleyen devlet ve onlarla işbirliği içinde olan öğretmenler ve idare bizlere ilk haftadan karşı fikirlere ve eylemlere ne kadar tahammülsüz olduklarını gösterdiler. Aynı zamanda derste “Birini öldürdüklerinde mahkemeler tarafından öldürüleceklerini bilseler kimseyi öldürmezler.” diyerek açık açık idam isteğinde bulundular. 
Bu durumu, okuldaki arkadaşlarımızla birçok kez tartışmaya açtık. Bir arkadaşımıza dağıtılan broşürler hakkında ne düşündüğünü sorduk. Arkadaşımız, broşürlerin sınıf içinde gruplaşmalara yol açtığını düşündüğünü, ayrıca bu broşürleri liselerde ve hatta ilkokullarda dağıtılmasını dayatmacı sistemin yaş gözetmeksizin toplum içinde var olma çabası olarak değerlendirdiğini söyledi. Bu duruma karşı öğrencilerin yalnız olmadıklarını anlamaları için birleşmesi gerektiğini de ekledi arkadaşımız.
Bildiğiniz gibi bizleri bu durumlarla karşı karşıya getiren sistemi protesto ettikçe iktidarın kirli politikaları artmaya devam ediyor. Darbeyi asla demokratik bulmamakla birlikte tek adam diktatörlüğüne de karanlığa sırtını dönen liseliler olarak karşıyız.


15 TEMMUZ TÖRENLERİ

Furkan GÜNAY
Sancaktepe Fatih Borsa Mesleki Teknik Anadolu Lisesi
İstanbul

Diğer senelere göre bu sene çok farklı şeyler oldu okulumuzda. Okulun ilk günü sabah tören düzenlendi. Törende müdür 15 Temmuz darbe girişiminden bahsetti. “Artık her sabah düzenleyeceğimiz törende 15 Temmuz şehitlerimizi anacağız. Şehitlerimize saygı göstermeliyiz. Onlar bu vatan için canlarını verdi.” dedi. Tören bittikten sonra okulun içerisine girdiğimizde panolarda ölenlerin fotoğrafları, en başta da cumhurbaşkanın fotoğrafı vardı. Sınıfa çıktığımızda hoca sınıfa girdi, elinde 15 Temmuz’a dair broşürler vardı. Bir arkadaşımızı çağırıp broşürleri dağıtmasını istedi. 
Darbe girişimini anlatan hoca, sonrasında darbede ölenlerle ilgili mektup yazmamız gerektiğini söyledi. Mektupları yazdıktan sonra hocamıza “Darbe girişiminin zeminini hazırlayan gerçekler nedir? Neden bu darbe girişimi okullarda çok etki yaratıyor?” sorusunu sorunca hocanın bu sorulardan alakasız, konuyu farklı yönlere çekmesi gözümüzden kaçmadı tabii ki de. 
Bir de staj durumuna gelelim. Bölümüm muhasebe, Sancaktepe belediyesinde staj görüyorum. Belediyede 15 Temmuz’un konuşulması daha yaygın tabii ama tek farkı konuyu bizim yanımızda tartışmayıp bizim olmadığımız alanlarda konuşmaları. “Olağanüstü Hal” ilan edilmesi, darbe girişimcilerini değil de bizim gibi öğrencileri, öğretmenlerimizi, bu ülkede devletin, hükümetin gerçeklerini ortaya çıkarıp yazdıkları için kapatılan ve kapatılmaya çalışan özgür basın gazeteleri ve gazetecileri gözaltına alarak, tehdit ederek susturulmasına yaradı. Bunlara karşı okullarımızda, her alanlarımızda mücadele etmeliyiz.

ÖNCEKİ HABER

Hayatın sesi bizim sesiziz

SONRAKİ HABER

Güneşin diğer yüzünden bir eğitim portresi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa