25 Eylül 2016 04:53

Deli deryasında şair olmak en güzeli

Bedia Tuncer, akıl hastalarının yazdığı şiirleri derleyip bir kitapta toplamış... Adı İnilti... Fırat Turgut kitaptaki şiirlere yolculuk yaptı.

Paylaş

Fırat TURGUT

Vakit akşama doğru... Bir sigara molası... Arap çarşafına sarılmış tütün... Tütünü tutuşturmak için sağ elde beleyen bir çakmak... Herkesin yaptığı gibi yaptı genç adam. Tüm tiryakilerin sigaralarını yaktığı gibi. Çakmağı sigarasına götürürken başını sağa eğdi, gözlerini kıstı, çakmakla sigara arasında üç beş santim kala çakmağın taşını çevirdi. Ateşi sigarasıyla buluştururken tütünün tutuşması için anında bir nefes çekti. Ağzına biriktirdiği ilk dumanı ciğerlerine ulaştırmadan hemen def etti. Sağa eğdiği başını düzeltti ve kısık gözlerini açtığında fark etti 5 metre uzağındaki ayakta duran adamı.

Saçı sakalı birbirine karışmış, kıyafeti pis mi pis bir adam. İki kolu da dümdüz, yere dik bir şekilde uzanıyor, elleri bacaklarında bitiyor. Sağ elinin işaret parmağıyla orta parmağı arasında bir sigara... “Buraya kadar her şey normal” dedi genç adam. Ta ki pis adam gözlerini kapatıp, başını öne eğerek kendi etrafında dönünceye kadar... Gözlerini bir süre ayırmadan izledi, sağdan sola doğru kendi etrafında dönen adamı. “Kendini dünya zannediyor herhalde” diye geçirdi içinden.

Sonra adamın etrafına baktı. Adamın etrafındaki adamlara ve kadınlara... Herkes kendisi gibi, etrafında dönen bu adamı izliyordu. Bazıları gülüyordu. Bir başkası yanındaki arkadaşına gösteriyordu.

Kısa boylu, yüzü aşina biri durdu genç adamın önünde. Deli deniyordu bu kısa boylu adama. Lakap falan değil, deli olduğu için deli deniyordu. Kısa boylu deli, kendini dünya zanneden adamı fark etmişti. O da güldü. Sigara içen genç adama dönerek, dönen adamı gösterdi ve sağ elini başının sağ tarafına götürerek, ampul çevirircesine bir işaret yaptı. İşte buna güldü genç adam. Deli, deliyi gösteriyordu. Kısa boylu deli, etrafında dönen adamın deli olduğunu ifade ediyordu. Ve buna gülüyordu.

“Acaba” dedi genç adam: “Etrafında dönen adam ne düşünüyor şu anda? Ya onu gösteren deli?” Normal şartlar altında hiç bu sorulara takılmazdı. “Delilik işte” deyip geçerdi. Zira mantıklı bir açıklaması olsa zaten delilik denmezdi. Ancak, kısa bir süre önce okuduğu kitap geldi genç adamın aklına. Bir şiir kitabı. İsmi “İnilti”ydi kitabın. Şaşırmıştı, kapağında “Akıl Hastalarının Yazdıkları Şiirler” yazan kitabı okuduğunda.

***

1961-1964 yılları arasında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastanesinde, personeli yetiştirmek amacıyla Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından görevlendirilen Bedia Tuncer hazırlamıştı kitabı. Kitabın önsözünde “Ödevimin dışında hastalara daha çok yaklaşma fırsatını bulup aralarında hislerini yazı ile de dile getiren kabiliyetlerin bulunduğunu sezdim. Bu arada yayınlamağa değer şiirleri derledim. Onların dünyasını tanımak, bana onların hiç de sanıldığı gibi tamamen unutulmaya mahkum insanlar olmadığı gerçeğini kabul ettirdi” demişti.

MUHTAR DURSUN

İlginç şiirler vardı kitapta. Mesela bir delinin Muhtar Dursun isimli şiiri: “Dursun demişler durmuş/ Duruken muhtar olmuş/ Okuyup yazması yok amma/ Mühürü kuvvetli /Oğlu oldu geçende, o da;/ Yaşar dedi adına/ Yaşadı.../Dursun yaşasın/Oğlu da dursun Dursun da dursun/Neme lazım/İsterlerse kazık kaksın.”

Deli şair bu şiirinde ne anlatmak istemişti ki acaba? “Okuyup yazması yok ama mühürü kuvvetli” derken övmüş müydü, yoksa yermiş miydi? “İsterlerse kazık kaksın” derken sitem mi etmişti acaba? Bu soruları yanıtlayamamıştı. 

KADIN FUTBOLCULARA METHİYE

Gönülspor isimli kadın futbol kulübüne bir methiye düzmüştü, bir deli şair: “...Kim derdi ki kadınlar da futbolcu olacak/Çevik bir ceylan gibi sahalarda koşacak/...Erkekler bu manzaraya yutkunup imrenecek/Şahane enfes şutlar takılacak ağlarda/Bu vuruşlar aksiseda yapacaktır dağlarda...”

Şiirin bulunduğu sayfanın başındaki not dikkatini çekmişti genç adamın: “Gönülspor isimli kadın futbol kulübüne hiçbir erkek kabul edilemez. Aşağıdaki methiye sayesinde yalnız Hacı Cemil bey kabul edilmiştir.”

DİYOJENİN FENERİ

“Diyojenin Feneri” başlığını atmıştı şu yazdıklarının üstüne bir deli: “Adamlar arasında adamın biri/Güpegündüz adamlar arasında elinde fener/Bir şeyler arıyormuş/Adamlar arasında adamlardan bir diğeri/Adı İskender/Merakla dönmüş/Ne aradığını sormuş/Adam adamları göstermiş/-Adam arıyorum demiş/Tabi adam haklı/Adam adama meraklı.”

Niçin yazmıştı ki bunları? Diyojen sendromu mu vardı delide? Yoksulluk içinde, halka açık yerlerde yatıp kalkan, dilenerek yiyecek bulan Diyojen’in yaşam biçimine mi denkti hayatı? Yoksa “Gölge etme başka ihsan istemem” mi demek istemişti Büyük İskender’e? Ya da “Büyük İskender olmasaydım Diyojen olmak isterdim” sözünü mü duymak istemişti?

HAKLISIN

“Sıkılıyorum, dedim/Dedi düşünüp –Haklısın/Hastayım dedim ona/Yine dedi –Haklısın/Bıktım canımdan dedim/Haklısın dedi bana/Dedim deme haklısın/Bir şeyler söyle bana/Dedi söyleyecek başka/Bir şey bulamıyorum/Çünkü sen dünyalar/Kadar deryalar kadar/Haklısın.” demişti “Haklısın” isimli şiirinde deli.

Hakikaten haklı mıydı acaba bu deli? Haklıysa, haklı olmaktan bıkmış mıydı canıyla beraber?

CEBİRSEL ŞİİR

Hele bir de bu şiirlerin cebirseli vardı. Sahi ne demişti cebirci: “Üç noktadan/Bir düzlem geçer derler/İyi hoş amma/İks artı igrek/Eşittir bir olunca/Yoksul gecelerimde/Aklımdan neler gelir geçer/Bilir misin ağabeyciğim.../Bin dokuz yüz altmış üç/Eksi/Bin dokuz yüz elli dokuz/Yıllardan arta kalan/Müşvik bir ses/Aklaşan saçlarımız/Üzme kendini/Ve kadını/Unut deyişin ağabeyciğim...”

Genç adam en çok bu şiiri sevmişti. Aşıktı sanki bu deli. Ve matematikçiydi. Üstelik bir şair. Aşk, matematik ve edebiyatı bir araya getirmişti. Ufacık şiirinde ağabeyine nasıl da sitem etmişti?

***

Sağ elinin işaret parmağıyla orta parmağında bir acı hissetti genç adam. Acının etkisiyle parmaklarını ayırdığında, izmarite dönüşmüş sigara anında düştü elinden. Parmaklarından kaldırığı gözleri kısa boylu deliyi göremedi. Pis adam ise etrafında dönmeye devam ediyordu gözleri kapalı bir şekilde. Kim bilir? Belki Muhtar Dursun için bir şeyler karalıyordu, belki kadın futbolculara methiye düzüyordu beyninde. Belki Diyojen oluyordu kapattığı gözlerinin arasında, belki cebirci. Ama her daim etrafında dönüyordu. Ve her daim deli olmaktan kurtulamıyordu...

ÖNCEKİ HABER

Yoksullukla mücadele

SONRAKİ HABER

‘Sovyet görselleri’: Afişlerle Sovyet tarihi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...