25 Eylül 2016 04:45

Şiire kaçak kat çıkmak caiz mi?

Şarkıcılar nasıl oluyor da ölmüş şairlerin şiirlerinden dörtlükler alıp, onlara kafaları estiğince dizeler ekleyip besteliyor?

Paylaş

Hakan GÜNGÖR
İstanbul

Yazılmış, basılmış, okunmuş dolayısıyla sonraki kuşaklara da kalmış bir şiir; miras değil olsa olsa emanettir. Mirası kafanıza göre kullanabilirsiniz, emanette ise geriye alacak olan sahibine yahut gelecek nesle sağ salim teslim etmek esastır. Kimsenin aklına bir Mimar Sinan eserinin üstüne kat çıkmak, sonra da Mimar Sinan’ın hemen yanına adını yazıp sanki eser ortaklaşa üretilmiş gibi bir duruma sebebiyet vermek gelmez. Peki söz konusu şiir olunca bu nasıl yapılıveriyor? Şarkıcılar nasıl oluyor da ölmüş şairlerin şiirlerinden dörtlükler alıp, onlara kafaları estiğince dizeler ekleyip besteliyor? Ne hakla?

ASAF’IN ‘ÇİZİK’İ, ORHAN VELİ’NİN ‘ANLATAMIYORUM’U

Şiirlere dize ekleme son zamanlarda giderek popülerleşmeye başlanan bir yöntem oldu. Kaan Tangöze, Özdemir Asaf’ın “Çizik” şiirine; Mor ve Ötesi, Orhan Veli’nin “Anlatamıyorum” şiirine eklemeler yaptı. 

Kaan Tangöze; “Geleceğim, bekle dedi, gitti../ Ben beklemedim, o da gelmedi./ Ölüm gibi bir şey oldu../ Ama kimse ölmedi.” dizelerinden mürekkep şiire ekleme yapmıştı. “Bekle dedi gitti” adıyla şarkı milyonlarca kez dinlendi. Özdemir Asaf’ın dört dizesine uzun uzadıya dizeler serpiştirilmiş,“Öyle sevdim içim dışım enerji/ Dur bakalım, döner belki” gibi ifadeler şiire eklenmişti. İş Asaf’ın şiirinden alıntı yapmayı aşmış, müteveffa Özdemir Asaf’la Kaan Tangöze’nin ortaklığına varmıştı. Üstelik taraflardan birinin vefat etmiş olmasından dolayı bu ortaklığın karar vericisi tek kişiydi.   

Kaan Tangöze’nin ardından benzer bir şiire ekleme yapıp besteleme hadisesiyle Mor ve Ötesi’nin yeni albümünde karşılaşıldı. Orhan Veli’nin “Anlatamıyorum” şiirinden 4 dize alınmıştı: “Bir yer var, biliyorum;/ Her şeyi söylemek mümkün;/ Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;/ Anlatamıyorum.” Grup, şarkıya ek dizeler de yazmaktan geri kalmamıştı: “Sakinsin biraz derdin var/ Kendi kendine dünyayı ters cevirmişsin/ Bir şey biliyor musun” diye uzayıp giden… 

Şiire ekleme yapma meselesi öyle bir hal aldı ki, Yunus Emre deyişlerine kendince ekleme yapıp “Söz-Müzik” deyip Yunus Emre’yle kendi adını yazan müzisyenler ortaya çıkar oldu. 

ŞİİRE ‘ORTAK’ ÇIKMAK

Kimsenin aklına koca bir romanın başına 100 sayfa, sonuna 100 sayfa ekleyip; romanın yazarın yanına kendi adını da koyup tekrar yayınlamaya kalkışmak gelmez. Yahut kimse Mimar Sinan’ın bir camiini genişletip Koca Sinan’ın adının yazdığı tabelaya kendi adını eklemez. Şiirler yoğunlukları unutulup salt biçimsel olarak çok “yer kaplamadıkları” (hepi topu birkaç dize?) için mi bu kadar rahat altına-üstüne dizeler yazılıp çiziliyor, dizelerin altı üstüne getiriliyor bilinmez. Ama şiirin göz ardı edilmeye çalışılan derinliğine, eşsizliğine ortak çıkmanın da kabul edilebilir bir yanı olmasa gerek. 

Sanatçının eserine, o öldükten sonra kaçak kat çıkmanın, basılmış bir şiire kerameti kendinden menkul dizeler ekleyip “ortak” çıkmanın estetik, etik sorunlara yol açtığı kuşku götürmüyor. Zira aslında ortadaki eserler, akıbeti kendi tasarrufumuzda olan birer miras değil, her koşulda yapısına, bütünlüğüne halel getirmeden sonraki nesle bırakılacak bir emanet. Görünen o ki, eserlerin başkaları tarafından değiştirilmemesi, bozulmaması için artık yazılı olmaları bile yetmiyor. 

İSMET ÖZEL İZİN VERMİŞTİ

Yazılmış şiire bir başka ismin ekleme yapmasının tek bir hali kabul edilebilir olsa gerek. Bu ekleme haline şair bizzat izin verirse. MFÖ’nün “Milli Park” şarkısı İsmet Özel’İn kimi şiirlerinden dizeler barındırır. Buna Mazhar Alanson’un dizeleri de eklenmiştir. Tabii İsmet Özel’in onayıyla… İsmet Özel, şarkının ortaya çıkışına dair şunu söylemişti: “Mazhar benim bazı şiirlerimi ve cümlelerimi harmanlayıp yeniden biçimlendiriyor, söz yazıyor. Bana da ‘Olmuş mu abi’ diye soruyor. Yani bu bir ortak çalışma.”

‘ENDÜLÜS’TE RAKS’TA “ES” VAR MI?

Şiirlere bırakın dizeler eklemeyi, bir “es”lik ekleme yapmak bile büyük bir cüret nişanesidir. Münir Nurettin Selçuk’un bestelediği Yahya Kemal şiiri “Endülüs’te Raks” böyle bir tartışmaya konu olmuştu. “Raks ortasında bir durup oynar, yürür gibi” dizesinde şarkıyı icra edenlerden Nesrin Sipahi “Raks ortasında bir durup” der ve bir es verir, şarkıya es’in ardından devam eder. Münir Nurettin Selçuk’un oğlu Timur Selçuk’un bu “es”e itirazı vardır. “Allah rızası için söyleyin, siz hiç Münir Babayı, sahnede, ‘raks ortasında bir durup’ dedikten sonra, hazırola geçmiş bir vaziyette düşünebiliyor musunuz? Ne zaman gelecek bu ‘müsamere’ yaklaşımının sonu” der Timur Selçuk bir röportajında. Çünkü orada öyle bir “boşluk” yoktur, şiirde de yoktur, olmamıştır. 

ATTİLA İLHAN O ŞİİRİ KİME YAZDI

Şiir bestelemek zor iş muhakkak. Şiirle bestenin uyum içinde olmadığı durumlar sık görülebiliyor. Böyle durumlarda şiirden dize atmak, dizeleri kısaltmak gibi yollara gidildiği de oluyor. Çok uzun şiirlerin belli bölümlerinin bestelenmesi, tartışmaya açık ama görece daha alışılagelmiş bir durum. Ancak mesele şiirin anlamını değiştirecek raddeye gelince, iş de çığırından çıkmış oluyor. Attila İlhan’ın “Ağustos Çıkmazı” şiirini besteleyen Yaşar, şiirden “Beni Koyup Gitme” diye bir şarkı devşirmişti. Şarkı da pek meşhur olmuştu ya, şiirdeki öyle iki dize şarkıya dahil edilmemişti ki; sanki Attila İlhan bu dizeleri bir başkasına yazmış gibi görünüyordu. Halbuki, Attila İlhan bu şiirde kendine sesleniyordu. Son iki dize; “Seninle gelemeyeceğim Attila İlhan/ Beni koyup koyup gitme n'olursun” şeklindeydi. Yaşar’ın şarkısı öyle bir çarpıklığa yol açtı ki; bugün internette şiiri aradığınızda, son iki dizenin yer almadığı yüzlerce “Ağustos Çıkmazı” ile karşılaşılıyor. 
 

ÖNCEKİ HABER

Bir çift mavi gözden çok daha fazlası

SONRAKİ HABER

Yoksullukla mücadele

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...