İşçinin canına 1 yıl daha erteleme gündemde
50 kişiden az çalışanı bulunan ve işyerleri ile kamu kurum ve kuruluşlarında işçi sağlığı düzenlemelerinin 1 yıl daha ertelenmesi gündemde.

Tamer Arda ERŞİN
Ankara
50 kişiden az çalışanı bulunan ve “az tehlikeli” sınıfındaki işyerleri ile kamu kurum ve kuruluşlarında işçi sağlığı ve iş güvenliği düzenlemelerinin 1 yıl daha ertelenmesi bekleniyor. Bu gelişmeyi değerlendiren İş Güvenliği Uzmanı Mustafa Taşyürek, “Ülkemizdeki ölümle sonuçlana kaza sayısı Büyük Britanya’ya göre 10 kat fazla ama kanun maddeleri erteleniyor” dedi.
Kademeli olarak yürürlüğe giren 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) yasası gereğince her işyeri az tehlikeli, tehlikeli, çok tehlikeli olmak üzere üç gruba ayrılarak işletmelere, zorunlu uygulama için geçiş süresi tanındı. Çok tehlikeli ve tehlikeli sınıfta yer alan 50’den fazla çalışanı olan işyerlerinin 2013 yılından bu yana iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi çalıştırması gerekiyor. Kanunun çıkmasının ardından tehlikeli sınıf içinde yer alan muayenehane, poliklinik, tıp merkezi, aile hekimliği, okul hekimliği, işyeri hekimliği ve diyaliz merkezlerinde işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı çalıştırmak için ilk olarak 1 Temmuz 2013’e kadar süre tanınmıştı. Ancak iş güvenliği uzmanı sayısındaki yetersizlik gerekçe gösterilerek 50’den az çalışanı bulunan çok tehlikeli ve tehlikeli sınıflardaki işyerleri için bu süre 1 Ocak 2014’e kadar uzatılmıştı. 50’den az çalışanı olan ve “az tehlikeli” sınıfında yer alan işyerleri ve kamu kurumlarında ise İSG’nin uygulanma süreci 1 Temmuz 2016’ya ertelenmişti.
Şimdi bu tarihin de ertelenmesi gündemde. Başbakan Binali Yıldırım, 4 Temmuz 2016 tarihli Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında 50 kişiden az çalışanı bulunan ve “az tehlikeli” sınıfındaki işyerleri ile kamu kurum ve kuruluşlarında işçi sağlığı ve iş güvenliği düzenlemelerinin 1 yıl daha erteleneceğini açıkladı. Bunun üzerine TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen Bazı Kanun ve KHK’lerde Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı’yla, söz konusu işyerleri ve kamuda iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personeli görevlendirme yükümlülüğünün süresi 1 Temmuz 2016’dan, 1 Temmuz 2017’ye ötelemesi gündeme geldi.
DEFALARCA ERTELENDİ
İşçi sağlığı ve iş güvenliğindeki bu ötelemeleri değerlendiren İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı ve Çalışma Bakanlığı eski İş Müfettişi Mustafa Taşyürek, kamunun bu konuda öncü olması gerekirken, tam tersini yaptığına dikkat çekti. Taşyürek, “İSG Kanunun’da defalarca ertelenen maddeler var. Bu maddelerin ertelenmesi sonucu bu iş için hizmet verecek kuruluşlar örgütlemesi, eleman temini de ötelendi. Özellikle kamu kuruluşlarının başta kanun kapsamına girmemesi iyi örnek olmadı. Bizim kültürümüzde örnek olmak önemlidir. Kamu kuruluşlarının diğer işletmelere örnek olması gerekirdi. Özel sektördekilerden gelen tepkiler “Devlet ve iş sağlığı ve güvenliği birimleri sadece bizimle uğraşıyor. Bu da bize bir yük olarak geliyor” diye ifade ediyorlar” diye denetimler sırasında karşılaştıkları tepkileri aktardı.
DAHA ÇOK ÇALIŞMAK LAZIMKEN ERTELENİYOR
Taşyürek, İSG Kanununun koordineli olarak yürürlüğe girmesi gerekirken, bunun gerçekleşmediğini belirtti. Taşyürek, “Kamu ve özelde aynı anda devreye girseydi iyi olurdu. Küçük işyerinde yangın söndürme tüpünün yanlış yerleştirilmesi sorun olurken, kamu kurumlarında yangın söndürme tüplerini uygun seçilmediğini, hatta bu kuruluşlardaki kişilerin İSG eğitimlerini dahi almadığını görüyoruz. Son resmi istatistikte 1624 kişi iş kazasında ölmüş. Ancak Büyük Britanya’da bizimle çalışan nüfusu aynı ancak buradaki iş kazasında ölüm sayısı 142. Ülkemizdeki ölümle sonuçlanan kaza sayısı onlara göre 10 kat daha fazla. Bizim daha çok çabalayıp bu sayıyı azaltmamız gerekirken kanun maddeleri erteleniyor” dedi.
‘İŞ GÜVENLİĞİ TEKNİKERİ YETİŞTİRİLMEDİ’
İşçi sağlığı ve iş güvenliği eğitimi ve personel tanımında da yanlışlıklar olduğunu anlattan Taşyürek, durumu şöyle aktardı: “Kocaeli Üniversitesinde İSG için bölüm açılırken benden yardım istediler, biz de bu bölümün açılması için öğrenci yetiştirilmesinde girişimde bulunduk. Bu bölümü orada açarkenki amacımız iş güvenliği teknikeri ve teknisyeni yetiştirmekti. Yani iş güvenliği uzmanına yardımcı ara eleman yetiştirmekti. Tabi ki bunlar da belirli bir süre sonra iş güvenliği uzmanı olacaktı. Ancak iş güvenliği teknikeri yetiştirilmedi. Bu kanunda da olmadı. Kanunda işyeri hekimi ve yardımcı elemanları var. Ancak iş güvenliği uzmanının yardımcı elemanı yok. Bunun olmamasını ne gibi bir sakıncası var derseniz. Örneğin bir inşaatta işyerindeki tehlikeler sürekli değişir. İş güvenliği uzmanın rutin kontrollerinde bunlar değişir. Kontrol sonrasında değişen tehlikeye karşı önlem alınana kadar iş işten geçer. 50 işçinin çalıştığı inşaatta iş güvenliği uzmanı ayda işçi başına 40 dakika hizmet vermesi gerekiyor, bir hafta gitti, diğer haftaya kadar riskler değişir. Yeni işçi geldi İSG eğitimi almadan o işçi iş başı yamamalı ancak İSG uzmanı orada değil. Ancak ara eleman olarak işyerlerinde sürekli çalışacak iş güvenliği teknikerleri olsa o direkt bu tehlikeye maruz kalma sonucu oluşan riske müdahale eder. Önlem alır. Bir yere merdiven kuruldu bu merdivenin uygun kurulup kurulmadığını bu tekniker denetler. Kanunda bu işi yapacak ara eleman yok. Nasıl ki askeriyede subay, ast subay varsa ve kendi görevleri varsa iş güvenliğinde de böyle olmalı.”
KAMU KURUMLARINDA ÖNLEMLER YOK!
Mustafa Taşyürek, kamu emekçilerinin de işçi sağlığı ve iş güvenliğinde yararlanmasının önemini şöyle anlattı: “Eskiden kamu kuruluşlarında çalışan kişiler memur olarak adlandırılıyordu. Bunlar işçi sınıfında değilmiş gibi bir algısı vardı. Onların da İSG’ye tehlike, bunların riskleri ve bunlar karşısında alınacak önlemleri sanki biliyormuş gibi davranılıyor. Oysa kamu kuruluşları da gerek binalar, tesisleri gerekse orada çalışan insanların da iş sağlığı ve güvenliği hizmetine gereksinimi var. Nasıl ki özel sektörde periyodik kontroller yapılmak zorunda bunun kamu kurumlarında da olması gerekiyor. Kamu kuruluşunda çalışanların da İSG eğitimlerini alması gerek. Acil durum plan ve tatbikatları yapılıyor olmalı kamu kuruluşlarında bu sadece okullarda yapılıyor. Diğer kamu kuruluşlarında yapılmıyor. Ben bir kamu kuruluşuna gittim ve kendi gözümle gördüm. Üstelik vatandaşların yoğunca uğradığı bir kamu kuruluşuydu. İş güvenliği beklediğim bu kamu kuruluşunda tesisatların uygun olmadığını, elektrik panelinin üzerinde gerekli uyarıcıların olmadığını, yangın tehlikelerine uygun yangın söndürme aletlerinin olmadığını gördüm. Bunu görünce bu yasaların sürekli ertelenmesinin çok da iyi bir şey olmadığı fikri ben de doğdu.”
İSTATİSTİKLER GERÇEKÇİ DEĞİL
Taşyürek, Türkiye’deki iş kazaları ve meslek hatalıkları istatistiklerinin gerçek rakamı yansıtmadığını belirterek, sayıların tespiti konusundaki aksaklıkları açıkladı: “Türkiye’de iş kazaları ve meslek hastalıkları geçeği yansıtıyor diyemeyiz. Meslek hastalığı her sene 500’ün altında yayınlanıyor. Oysaki çalışma koşullarında meslek hastalıklarının daha fazla olduğunu anlayabiliriz. Türkiye’de meslek hastalıkları yeteri kadar tespit edilmiyor. 500’ün altındaki rakamın on binlerle ifade edilmesi gerekir. İş kazalarında önceki yıllara göre bildirim daha fazla yapılabiliyor. Fakat iş kazalarındaki rakamların da gerçeği yansıttığını söyleyemeyiz. Çünkü iş kazalarının bildiriminde zorluklar var. Birinci olarak kolluk kuvvetlerine bildireceksiniz sonra elektronik ortamda sosyal güvenlik kurumuna bildirilecek. Çoğu küçük işletmeler elektronik ortamda bildirim yapmıyor. Dahası bizim ramak kalma dediğimiz yani kaza olmuş ama işçi yaralanmamış, bunların bildiriminin yapılmasının da zorunluluğu yok. Zorunluluk olmadığında bu kazalar bildirilmiyor ve bunlara karşı önlem alınmıyor. Bu olmadığından küçük kazalar ileride daha büyüklerine yol açıyor.”
Taşyürek, ülkemizde iş güvenliği uzmanlarının karşılaştıkları zorluklar aşılmadan işçi sağlığı ve iş güvenliği kültürünün gelişmeyeceği uyarısında bulunarak, “İş güvenliği uzmanlarının işyerlerinde karşılaştıkları zorluklar aşılmadan Türkiye’de İSG kültürü gelişmez. Bunlar nelerdir? İşyerlerinde tespit ve öneri defterlerine yazılanlar, Çalışma Bakanlığına iletilmesinde aksaklıklar oluyor. Normalde İSG uzmanı periyodik denetimini yaptığında raporunu bir format dahilinde tutarak, yasal yükümlülükleri işveren getirmiş mi belirleyip, elektronik ortamda Çalışma Bakanlığına bildirse daha kolay olur” dedi.
Evrensel'i Takip Et