04 Eylül 2016 04:09

Hayatı, kolları olmadan on ikiden vuruyor

Brezilya’nın Rio'da düzenlenecek Paralimpik Oyunları’nda Matt Stutzman da yarışacak. İki kolu da olmayan Stutzman’ın hedefi altın madalyayı kazanmak.

Paylaş

Adem ERKOÇAK

İki kolu da olmayan bir insan sevdiği bir insana sarılamaz, şöyle bir saçını düzeltemez ya da çocuğunun elinden tutup onunla bir geziye çıkamaz. Bir takım tıbbi aletler yardımıyla bunları yapıyor gibi görünse bile, o dokunma hissinin verdiği güven, sahiplik ve sevgi duygusunu hissedemez. Fakat bu durum, o kişinin hayatında sevginin ya da bir amacın olmayacağı anlamına da gelmez. Televizyonda çok kısa bir süre görüp etkilendiğim ve dünyanın en iyi okçularından biri olan Matt Stutzman da bu insanlardan biri.

10 Aralık 1982 yılında doğduğunda iki kolunun eksikliği hariç, her şeyiyle sapasağlam bir çocuktu. Bu o yılın doğum istatistikleri göz önüne alındığında 350 bin doğumda bir gerçekleşecek bir olaydı. Üstelik, bu duruma sebebiyet veren şey tıbbi olarak açıklanamıyordu. Böyle doğması nedeniyle Matt, gerçek anne ve babasını hiç tanımadı; henüz dört aylıkken onu evlatlık vermek için başvurmuşlardı. Onun talihini olumlu bir yönde değiştirense bu başvuru olmuştu. 

KOLLARI OLMADAN GİTAR ÇALMAK

“Aile stratejimiz hemen hemen her şeyi denemesi konusunda onu özgür bırakmak ve eğer altından kalkabilecekse her şeyi kendi gücüyle halletmesini beklemek oldu,” diye anlatıyor, Matt’i 13 aylıkken evlatlık edinen Jean Stutzman ve ekliyor: “Yeni annesi olarak onun ilk protez kolları için hastaneye gittim. Doktorun bir haftada ancak alışır dediği yeni kollarını Matt henüz iki gün sonra kullanabiliyordu. 18 aylık olduğunda sadece yürümeyi değil, kendini beslemeyi de öğrendi. Ağaçlara, bir saman yığınına ya da traktörlere tırmanmaya bayılırdı. Yapabildiğin kadarıyla çiftlik işlerine yardım eder, babası ve erkek kardeşleriyle balığa çıkarlardı. Matt, hayatı özel imkânlar olmadan idare etmeyi öğrendi.”

Matt’in büyüsü böyle çalışıyordu. O kafasına koyduğu her şeyi yapabileceğini keşfetti. Kollarının olmaması onu hayattan koparmadı, aksine tam merkezine yerleştirdi. Dokuz yaşına geldiğinde elle tutulan kısma göğsünü yaslayarak bisiklet kullanabiliyordu. Bundan kısa bir süre sonra da müziğe merak saldı ve gitar çalmak istedi. Kendisi gibi kolları olmayan gitar hocası Tony Melendez Matt’e ders verdi. Matt ise kendini geliştirip birkaç okul yarışmasında ödüller bile kazandı. 

AYAKLAR AYNI ZAMANDA ELLERİ

Doğada vakit geçirmeyi çok seven Matt, kırsal bir bölgede büyümesi nedeniyle bu sevgisini gerçeğe dönüştürmekte hiç güçlük çekmedi. 15 yaşında bölgedeki güvenli avcılık kurslarına katılmaya başladı. “Kurstan döndükten onu verandadan izlerdim. 50 yardadan (yaklaşık 45 metre) bir peniye nasıl açtığına şaşardım,” diyor annesi Jean. Aynı yıllarda okçuluğa da merak salan Matt, 16 yaşında bir av dükkânında ok satmak için çalışmaya başladı. 

Bu durum ona yayları vücuduna göre nasıl çekmesi gerektiği konusunda düşünme ve bunu uygulama şansı verdi. Matt yaşı ilerledikçe başka şehirlere de yolculuk etmek istedi. Fakat yerel yönetim ehliyet konusunda ona izin vermedi. İki yıl bu konuda mücadele veren Matt, sol ayağını fren ve gaz pedalı, sağ ayağını da direksiyon ve geri kalan durumlar için kullanarak sürücü ehliyeti sınavını verdi. 

ENGELLİ DEĞİL, YETENEKLİ BİR İNSAN

Onu tanıyan küçük çevresinin dışında insanlar onu küçümsediler. Bu horlanmanın yarattığı hırsla kendi başına yaşayabileceğini kanıtlamak istedi. Henüz 19 yaşındayken evden ayrılmayı kafasına koydu. Uzun ve zorlu süreçlerin ardından iş bulma sorununu çözdü. Hem yeni hem de ikinci el araba satışında çalıştı. Matbaa ve grafik işlerine girdi. 

Birkaç yıl sonra Amber Schaller ile evlendi ve üç çocuk dünyaya getirdiler. Matt, yaşının ilerlemesi nedeniyle eskisi kadar kolay iş bulamamaya başladı. Evi geçindiren eşi ona hiçbir şey hissettirmemeye çalıştı ama normalde yemek yapabilen, eşyaları tamir etmekte zorlanmayan Matt, bu işsizlik dönemindeki moralsizlikle birlikte vakit geçirmeyi çok sevdiği çocuklarına bile bakamaz oldu. 

KEKLİK AVINDAN, GUİNNESS REKORLAR KİTABI’NA

Bu depresyondan çıkmak isteyen Matt “Ok ve yayımı alıp kırsala gittim. Belki birkaç keklik avlarım, en azından bu sayede sofraya yemek götürmüş olurum, diye düşündüm. Bu şekilde aileme katkı sağlamak bana çok iyi geldi,” diye anlatıyor. Yeniden bir işe yaradığının güveniyle 500 kişinin yarıştığı bir okçuluk turnuvasına katılır. Burada 200. olur. “Sonuç, ilk bakıldığında çok iyi görünmeyebilir ama onların kolları vardı,” diyor Matt “Bu sonucu hiç antrenman yapmadan elde ettim ve eğer antrenman yaparsam bu işte gelecekte bir yerlere gelebileceğimi düşündüm.”

“O günden sonra bir sandalyede günde sekiz saat çalışarak hedefi vurmaktaki baskıyla başa çıkmayı öğrendim. Denedikçe daha iyi oldum,” diyen Matt, sonra öyle bir seviyeye ulaşır ki, bugün de geçerli olan 283.5 metreden hedefi vuran atışıyla Guinness Rekorlar Kitabı’na girmeyi başarır. Sadece engelli değil, dünyadaki tüm okçular içinde bunu yapabilen tek insandır. Katıldığı ilk uluslararası turnuva olan 2012 Londra Paralimpik Olimpiyaları’nda ise gümüş madalya alır. Rakiplerinin hepsinin kolları sağlamdır.

Bu yıl 7 Eylül’de Brezilya’nın Rio şehrinde düzenlenecek Paralimpik Oyunları’nda yarışacak Matt Stutzman’ın hedefi ise altın madalyayı kazanmak. “Herkes bana ‘kolsuz okçu’ diyor. Ancak ben bu isimle anılmak istemiyorum; ‘dünyanın en iyi okçusu’ olarak anılmak istiyorum. O seviyeye ulaşmak için elimden gelenin en iyisini yapacağım,” diyen Matt Stutzman halihazırda dünyadaki tüm okçular sıralamasında ilk 10’un içinde bulunuyor. Onun Rio’da altın madalyaya uzanıp, dünyanın en iyisi olmasını izlemek için sabırsızlanıyorum. 

Not: Çeviri yardımı için Sinem Erenler’e teşekkürler.

ÖNCEKİ HABER

Meteoroloji'den Samsun ve Ordu'da sel uyarısı

SONRAKİ HABER

Saroyan öykücülüğü ve yetmiş bin Süryani

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...