27 Ağustos 2016 20:10

Ölüm koridorundan mülteci pazarlığına; ‘Sığınamayanlar’

Ercüment Akdeniz’in Ölüm Koridorundan Mülteci Pazarlığına Sığınamayanlar isimli kitabı, 2 Eylül'de okurlarla buluşuyor.

Paylaş

Ercüment Akdeniz’in Alan Kurdi’ye adadığı Ölüm Koridorundan Mülteci Pazarlığına Sığınamayanlar, Yrd. Doç. Dr. Özgür Müftüoğlu’nun önsözüyle 2 Eylül’de kitapçılarda.

Ercüment Akdeniz, 2014 yılında yayımlanan Suriye Savaşının Gölgesinde Mülteci İşçiler kitabında, Suriyelilerin Türkiye’ye girdikleri andan itibaren yaşadığı emek sömürüsünü bir gazeteci titizliğiyle anlatmıştı. Şimdi de, ilk kitabın devamı niteliğindeki Sığınamayanlar’da işverenler tarafından hazırlanan raporları ve emek örgütlerinin yaptığı açıklamaları mercek altına alıyor. “Suriyelilere vatandaşlık” tartışmalarını emek ve sermaye bağlamında değerlendirerek sınıfsal bir bakış açısı ve çıkış yolu sunuyor. 
İç savaşın yurtlarından ettiği Suriyeli mültecilerin göç yollarında yaşadıkları uzunca bir zaman görmezden gelindi. Mülteciler, geçiş ülkelerindeki yerel halkla “karşılaşma”larında çoğu zaman yalnız bırakıldılar. Kamplarda, sokaklarda ve iş yerlerindeki sömürü ve şiddet, onları Ege ve Akdeniz’in “ileri”sine doğru bir ölüm yolculuğuna mecbur bıraktı. Ve dünya, mültecilerin sessiz çığlığına kulak tıkamaya devam etti. Küçük bir çocuğun bedeninin Bodrum kıyılarında belirdiği o meşum 2 Eylül sıcağına kadar. 
Peki, dünya Alan Kurdi’nin ölümüyle birlikte uluslararası bir “insani kriz” halini alan “mülteci gerçeği”yle nasıl yüzleşti? 
Ancak Avrupa’nın kapısına dayandıklarında gündem olabilen Suriyeli mülteciler, geçtiğimiz bir buçuk yılda birçok uluslararası zirvenin de konusu oldu. BM ve AB zirvelerinden G20 Zirvesine, Geri Kabul Anlaşması’nın imzalandığı AB-Türkiye Zirvesinden Dünya İnsani Zirvesine; tüm bunları “insani” etiketiyle kabul edenler de oldu, kirli “pazarlıklar” olarak tanımlayanlar da. “Mülteci gerçeği” egemenlerin fırsata çevirebilecekleri bir kriz miydi, yoksa insanlığın büyük bir utançtan kurtulmak için çözmesi gereken ciddi bir sorun mu?

Alan Kurdi’nin dünyayı adeta derin bir uykudan uyandıran o fotoğrafını gördüğünde klavyesine asılan Gazeteci-Yazar Ercüment Akdeniz, yeni kitabı Sığınamayanlar’da bu soruya net bir cevap veriyor. Bir yanda zirvelerde bir araya gelen devletlerin açıkladığı mültecilere destek fonları, diğer yanda bu devletlerle sıkı ilişki içindeki şirketlerin silahlanmaya harcadıkları paralar… Bu çelişkiyi insanlık terazisine koyan Akdeniz, sayısı milyonlarla ifade edilen mülteci nüfusla oynanan demografik çıkar oyununu deşifre ediyor. Türkiye’nin iç ve dış politikasındaki hamleleri de bu oyunun bir parçası olarak yeniden düşünmeye sevk ediyor. Öte yandan, Eylül 2015’te kitleler halinde Edirne sınır kapılarına dayanan mültecilerle yaptığı kısa röportajlarla, dünya zirvelerinde konuşturulmayan mültecilere kitabının sayfalarını açıyor. Egemenlerin “mülteci gerçeği” ile statüsüz bırakılan mültecilerin “sığınamama gerçeği”ni yan yana duran iki fotoğraf gibi görmemizi sağlıyor. (KÜLTÜR SERVİSİ)

ÖNCEKİ HABER

Gaziantepsor, Trabzonspor'u 1-0 mağlup etti

SONRAKİ HABER

Çizgi dünyası için şenlik vakti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa