07 Ağustos 2016 04:46

Parası neyse öldürelim

Kayseri Molu Köpek Barınağı’ndaki yavru köpeklerin iğne ile öldürüldüğü iddiasını Melda Onur yazdı.

Paylaş

Melda ONUR

Ortamın bu toz duman halinde, AKP ile Gülen Cemaati arasında sıkışmışlığımızda, adeta testere ile bıçak arasında kalma hissiyatımız içerisinde, bırakın özel ilgi alanlarımıza dokunabilmeyi, her gün tanıklık ettiğimiz vahim yaşam hakkı ihlallerine dahi tek laf edemeden günler önümüzden bir korku filmi şeridi gibi geçip noktalanıyor.

Böyle zamanlarda meselenin delisi olmak iyidir. Meselesinin delisi olanlar sayesindedir ki bu toz dumanda, bu yaşam hakları mücadelesinde bazıları sesini duyurabiliyor.

Uzun zamandır yazı yazmıyorum. Tadım yok... Ama Evrensel geçen hafta haberini de yaptığı Kayseri Belediyesi eliyle hayvan katliamı iddiaları ve bu konudaki yasama çalışmaları hakkında bir yazı isteyince gerçekten sevindim. Zira çok emek verilmiş, belki çok da eleştirilmiş, büyük kısmı anlaşılamamış bir çalışmayı, kadük kalmış bir yasayı yeniden hatırlatıp hiç olmazsa yeni yasama döneminde tekrar ele alınır umudundayım.

5199’U HATIRLAYALIM

Konu 5199 Sayılı Kanunun üzerinde değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısıdır. Bu işin tarihi bir hayli uzun. Üzerindeki tartışmalar, hayvan hakları konusundaki STK’ların, Meslek Odaları, Baro Temsilcilerinin bölünmüşlüğü ve bağımsız aktivistlerlin çok sayıda olduğu ortamda yekpare hareket edememesi bu işi zorlaştıran en önemli konulardan biri. 5199 Sayılı Yasaya toptan girdiğinizde birçok ihtilaf konusu çıkıyor. Biz böyle bir şeye cüret edip hem alkış hem hakaret aldık. Ama sonuçta TBMM tarihinin en unutulmaz komisyon toplantılarıyla tasarı geçti. Ve kadük kaldı...

5199’un değişikliklerinin detaylarından önce aslında Kayseri’deki vakayı da içine alan bölümlerinden söz edeyim. Sanırım uzlaşması zor olan hayvan hakları savunucularının tek ortaklaştığı konu hayvanlara karşı işlenen suçların yaptırımlarının kabahatler kanunundan çıkarılarak TCK kapsamına alınmasıydı. Yani hayvanın bilerek isteyerek ölümüne sebebiyet vermek, ölmese de bu kasıtla yaralamak, işkence etmek, tecavüz etmek hapis cezası ile cezalandırılacaktı.
Peki neydi kadük kalan yasa tasarısındaki önlemler?

HAYVANLARA KÖTÜ MUAMELEDE UYGULANMASI ÖNGÖRÜLEN CEZALAR

Söz konusu tasarı ile Hapis cezası getirilmesi öngörülen fiiller şunlardı:
* Hayvanı kasten öldürme 4 aydan 3 yıla kadar hapis cezası; işkence ile öldürme halinde bu cezada yarı oranında artış.
* Hayvana işkence yapıldığı durumlarda 3 aydan 2 yıla hapis cezası.
* Hayvanla cinsel ilişkiye girenlere 3 aydan 2 yıla hapis cezası.
Burada bir es verip hatırlatma yapmak isterim. Hani Ensar tecavüzlerinin gündemi tuttuğu günlerde medyaya TBMM Hayvan Hakları Alt Komisyonu’ndaki konuşmaların tutanağı düşmüştü. Alt Komisyon Başkanı AKP Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ’ın bu madde görüşülürken ettiği sözler basına yansımıştı. İşte tam da bu maddenin devamında bir önerge verilerek “hayvanla cinsel ilişkiye girdiği tespit edilen kişilerin bir daha hayvan sahibi olamamaları için bir hüküm konması” istendi. Çok tartışıldı ve o zaman Özdağ büyükbaş hayvan sahipleri için bunun ekonomik bir yaptırım da olacağı savunmasıyla önergeyi reddettirmişti. Yani tarlayı süren öküzüne, ona süt veren ineğine hallenen zat, cezasını çektikten sonra hayvanlarına tacize devam edebilecekti. Ediyor da zaten...
Devam edelim;
Hayvan dövüştürmenin cezası (folklorik olanlar hariç) 6 aydan 2 yıla kadar.
Bu arada kas ve çene yapısı güçlü hayvanları başıboş bırakmaya da 4 aydan 2 yıla kadar hapis cezası gelecekti.
Bunların yanı sıra para cezalarında da artırım öngörüyordu. Şöyle ki;
Hayvanı acı, ıstırap çekecek şekilde film çekimi, reklam ve benzeri işlerde kullanmak 2.000 TL.
Yunus parklarıyla ilgili yükümlülüklere aykırı davranış durumunda ruhsat iptali ve hayvan başına 25.000 TL.

YUNUS PARKLARI MESELESİ

Burada da bir es verelim;
İki toplantılı mücadelede en önemli kazanım Yunus Parkı Lobisinin onca bastırmasına rağmen, yeni yunus parklarının açılamayacak olması olmuştu. Kara ve su sirkleri ile yunus parkları yasaklanıyordu; mevcut işletmeler de hayvan sayısını artırma; yeni şube açma gibi yollarla kapasite artıramayacak, üretim yapamayacaklar, Orman ve Su İşleri Bakanlığının izni olmaksızın işletme hakkını devredemeyeceklerdi. Yunus parklarının hayvan refahına uygun olarak düzenlenmesi için kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 6 ay içinde Orman ve Su İşleri Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle belirlenecekti. Oysa şu an yeni yeni parklar açılmakta.
Devam edelim;
Hayvana kasıtlı olarak kötü davranmak, psikolojik acı çektirmek, aç ve susuz bırakmak, sokağa terk etmek 3.000 TL para cezası demekti.
Kas ve çene yapısı güçlü hayvanları ağızlıksız ve tasmasız dolaştırmak için 1.000 TL ayrıca ceza alınacaktı.
5199’un diğer kazanımlarına geçmeden Kayseri’deki olaya gelelim.

300 TL’YE ÖLÜM

Öncelikle belediyelerin kafasına estiği gibi hayvan itlafı yapma yetkileri yok. Bu yasak, işlenen de bal gibi suç.
İkincisi belediyeler sokaktan aldıkları hayvanları kısırlaştırıp, aşısını ve bakımını yapıp yine aynı yere bırakmak yükümlülüğündeler.
Hayvanın saldırgan ve şimdiki yönetmelikteki tanımıyla “tehlikeli tür” olması durumunda ise öldüremez. Barınakta bakmak zorunda. 5199 Sayılı Yasada değişiklik öngören çalışmamızda biz bu “tehlikeli tür” tanımını kaldırmıştık. Tehlikeli köpek olabilir, tıpkı insanda olduğu gibi; tehlikeli tür olmaz, tıpkı insanın da tehlikeli ırkının, türünün vs olmadığı gibi.
Hayvanın tehlikeli, salgın hastalık taşıyan bir vaka olması halindeki itlaf ise farklı bir yönetmelikle düzenlenmiş ve bu görüntülerle zaten uyuşmuyor. Konu etmeye değmez. Hatırlarsanız Roboski’de katırları öldürürken bu gerekçeye sığınmaya çalışanlar olduysa da orada da böyle bir durum söz konusu değildi.
Şimdi Kayseri’de iddia edilen öldürme vakası soruşturulup suç tespit edilince kabahatler kanunu gereği para ile cezalandırılacaktır. Bu da 300 TL civarında olacaktır. Baktığınızda Kayseri gibi bir belediye için para değil. Yavru köpekleri yaşatıp besleyip büyütmekten daha ucuz. Yani parası neyse öldürelim hesabı. Ama yasa çıksaydı hem hapis cezası alacaktı, hem de siciline işleyecekti. Ama hemen yatacak mıydı? Hayır. Erteleme var TCK’ya göre. İkinci vakada yatacaktı. Olsun bu da bir şeydi.
5199’da değişiklik yapacak yasanın bir diğer kazanımı ise deneyler konusunda olacaktı. Bugün geçerli olan yönetmelikle sahipsiz sokak hayvanları üzerinde şakır şakır deney yapılıyor. Söz konusu değişiklik yönetmeliği ortadan kaldırıyor, ayrıca yalnızca sağlık amaçlı yapılacak deneysel çalışmaları da AB direktiflerine bağlıyordu.
Ülkede toz duman biter de hayvanlar gündeme gelir mi bilmem, ama gündemine hayvan refahını alabilen bir ülke olsaydık böyle bir toz duman yaşamazdık onu bilirim.

ÖNCEKİ HABER

HDP’siz ‘normalleşme’, Kürtsüz demokrasi!

SONRAKİ HABER

Rio 2016: Kriz halkaları

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...