06 Ağustos 2016 12:06

Bizim istediğimiz; özgürlük, laiklik, demokrasi!

Bornova Belediyesi ve Ege Üniversitesi’nde çalışan taşeron işçisi kadınlarla konuştuk...

Paylaş

Emine UYAR
İzmir

Bornova Belediyesi ve Ege Üniversitesi’nde çalışan taşeron işçilerin kısa süre önce örgütlendiği DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası 7 No’lu Şube yönetiminde üç kadın işçi bulunuyor. Şube yönetiminde yer alan ve temsilci olan taşeron kadın işçilerle, darbe girişimi, sonrasındaki sokak eylemleri, OHAL ilanı ve bütün bunlar yaşanırken kadınlara biçilen rol üzerine sohbet ettik. 
Darbe girişimini devletin içindeki iki yapının birbiri ile çatışması olarak gören kadınların bazıları darbenin gerçekliği konusunda şüpheli. Sokağa çıkanların profilini, slogan ve söylemlerini demokratik bulmadıkları için sokağa çıkmamışlar. Bu süreçte işyerlerinde ve çevrelerinde AKP’yi samimi bulmayıp uzaklaşanları da, hâlâ savunmaya devam edenleri de görmüşler. 
Hem AKP’nin hem de darbenin arkasındaki zihniyetin kadınlara yaklaşımının farklı olmadığını, yaşananlar sırasında bir kez daha gördüklerini belirterek, kadınlar olarak alanları asla terk etmeyeceklerini vurguluyorlar. OHAL’le birlikte işçi haklarına yönelecek saldırılardan endişeliler. İşyerlerinde tedirginlik ve huzursuzluğun hâkim olduğunu aktaran kadınlar, gerçek demokrasinin işçilerin talepleri için sokağa çıkması ve birleşik mücadelesi ile geleceğini düşünüyorlar. Genel-İş’li kadınlara kulak verelim… 

HERKES YANINDAKİNE DOKUNURSA…
ÖZGÜR GENÇ (Şube Sekreteri): Darbeye karşıyız ve demokrasiyi her alanda savunuyoruz. Kadını yok sayan, cinsiyetçi, ırkçı insanların içerisinde olmak bana göre demokrasiyi savunmak anlamına gelmiyor. Gezi Parkı’ndaki insanlara gazla saldıran, insanların ölümüne sebep olan bir zihniyetin bugün “sokağa çıkın” demesini de samimi bulmuyoruz. 1 Mayıs’ta da beklerdim, “Çoluğunuzu çocuğunuzu alın alana çıkın” demelerini. Kadınlara “Siz alanlara gelmeyin” dendi. Kadınlar asla alanlardan vazgeçmeyecek ve her alanda kendilerini göstermeye devam edecek. 
OHAL’in ilanından sonra en çok yıpranacak kesimin işçi ve emekçiler olacağını düşündüm. Yine işçinin, emekçinin hakkının gasp edilmesine, TİS süreçlerine dair kaygılar var. Canları sıkıldığında “Sen kamunun işçisisin”, hak vermeye gelince “Taşeronsun” diyorlar.  
Herkes yanındakine dokunursa belki bunları atlatabiliriz. Demokratik çözümler üreterek dur demeyi, karşı çıkmayı başarabilirsek bazı şeyler değişebilir. Bu ülkede yaşayanlar olarak yargıdan, emniyetten korkar olduk. 17 yaşındaki çocuğum sokakta rahat gezsin, dolaşsın istiyorum, korkmak istemiyorum. Laik bir ülke istiyoruz, çocuklarımızın güven içinde yaşamasını istiyoruz. İşçi haklarının korunduğu, kadınların önemsendiği bir ülke istiyoruz. Ama bunları sağlayabilmek için bir şeyler yapmak zorundayım, zorundayız. 

DÜNKÜ ‘KANKALAR’ KÜSTÜ, BEDELİNİ TÜM ÜLKE ÖDÜYOR
BERRİN BURAKÇI (Şube Yönetim Kurulu Yedek Üyesi):
“OHAL’de kadın” başlığına yakışan örnekler gördük bu süreçte. Bir polisin sorguda darbeci bir askerin 10 aylık bebeğine küfür ettiğini, Trabzon’da bir kulüp yöneticisinin, “Bunların eşleri bizim ganimetimizdir” dediğini duyduk, ‘Açık’ giyiniyor diye kadınlara saldırıldı, “Kadınlar meydanlara gelmesin” denildi. 
Darbe oluyor denildiğinde benim ilk aklıma gelen şey “rejim değişecek” oldu. Zaten ataerkil bir toplumdaydık ve kadınlar için tırnak içinde var olan özgürlüğün de gideceğini düşündüm. 
Cumhurbaşkanı bebek yapmayan kadın için “yarım kadın” dedi. AKP iktidarı kadınlara, çocuk ve ev işlerinden sorumlu, kendisini ifade edemeyen, parasını kazanamayan, her durumda birilerine bağımlı, fazla ses çıkarmayan, asosyal bir yaşantı süren kadın profili çiziyor. Oysa bizim istediğimiz, özgürlük, laiklik, demokrasi. Laiklik ekmek ve su kadar önemli özellikle biz kadınlar için. 
Sokağa çıkanlar daha çok radikal İslamcı örgütler gibi geldi bana. Samimi olmadıklarının en büyük göstergesi Gezi’ye Topçu Kışlası yapmaktaki ısrarları. Çevremde bazı insanların Erdoğan’dan soğuduğunu gördüm. Onların da artık işin içindeki samimiyetsizliği gördüğünü düşünüyorum. Dünkü “kankalar” bugün küstü ve bunun bedelini tüm Türkiye ödüyor. Korkumuz muhaliflerin de “FETÖ” örtüsü ile aynı torbaya konulup alınması. 
Fettullah Gülen eğitimin ne kadar kıymetli olduğunu keşfetmiş. Eğitim her şeyin başı. AKP de en çok eğitim sistemi ile uğraşıyor, ilkokul 2’de Arapça dersi kesinleşti. Bu dersi vermek için formasyon almaya gerek yok, imamlar da verebilir. Tek tip insan modeli yaratılmak isteniyor.  

İŞÇİNİN, EMEKÇİNİN KENDİSİ İÇİN SOKAĞA ÇIKMASI GEREK
İFTİHAR LEVENT (Bornova Belediyesi İşyeri Temsilcisi):
12 Eylül’de yaşadığımız bir darbe var. Sadece sokağa çıkamadığımızı biliyorum. Yani bu kadar harala-gürele, televizyonda bu kadar dehşet anları, bunların hiçbirisini ben yaşamadım, bilmiyorum. Darbe olduğuna inanmıyorum çünkü darbenin bu şekilde olduğuna inanmıyorum. Bana göre devletin kendi içinde bir hesaplaşma. Bu kadrolaşmayı ortak yapmışlardı. Komplo olduğuna inandığım için sokağa çıkmadım. Halkı kullandılar bence, kendilerine kalkan yapmak istediler.
Laikliğe sahip çıkmalı, zorunlu din dersleri kaldırılmalı. Kapitalizm var olduğu sürece bu düzeni bozmak çok kolay olmayacak. 40 yıl öncesinden hazırlanmış, 20-30 yıl eğitimler verilmiş... Biz bir 20 yıl mücadele edersek belki, çok umutlu değilim şu anda. İşçinin emekçinin kendisi için sokağa çıkması gerekli. Sendikalar ve diğer STK’larla birlikte başarılabilir diye düşünüyorum. 

‘YİNE UMUT TACİRLİĞİ YAPIYORLAR’
AYFER TEMEL (Ege Üniversitesi İşyeri Temsilcisi):
Çıkarları ters düştü, pastayı paylaşamadılar diye düşünüyorum. 1980’de 7 yaşında idim, sokaklar sadece askerlerle dolu idi. Annem bakkala diye çıkmıştı geri çevirmişlerdi. Bu bana darbe gibi gelmedi. Sokağa çıkmadım, çıkma gereği de duymadım. Göz boyama gibi geliyor. Benim çevremde, işyerimde hâlâ seven sayan destekleyen, “Keşke biz de o gece çıksaydık ama çoluk çocuğumuzu bırakamadık, vicdanen rahatsızız” diyen insanlar var. Bende de insanlarda da huzursuzluk ve tedirginlik var. Bir memur arkadaşımızı sendikaya üye diye açığa aldılar, sendika FETÖ’cü imiş ama adam nereden bilsin? Yine umut tacirliği yapılıyor, beklentiye sokuyorlar, “Kamuda bir sürü yer açıldı, sizleri oralara alacağız” diye... Esas “darbeyi” işçinin yapması gerekiyor.  

ÖNCEKİ HABER

Avukatların cezaevi raporu: OHAL hak ihlallerini artırdı

SONRAKİ HABER

‘İhtiyacımız OHAL değil, demokratik cumhuriyet'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...