Yeni kâbus: Haber yapmak suretiyle darbeye zemin hazırlamak
Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat gözaltına alınan gazetecilerden Volkan Koç ile görüşmesini yazdı.

Fatih POLAT
İstanbul
Gazeteciler için kolaylıkla mahkum olup cezaevini boylamaya neden olabilecek kadar genel ve muğlak suçlamalara bir yenisi eklendi: “Haber yapmak suretiyle darbeye zemin hazırlamak.”
22 Temmuz Cuma sabahı, saat 06.30’da çalınan kapılarını açan gazeteciler karşılarında polisi buldular, elinde şunlar yazılı bir arama kağıdı ile birlikte: “Haber yapmak suretiyle darbeye zemin hazırlamak”, “FTÖ-PDY örgütüne üye olmak”.
O sabah, Rota Haber, Subuo Haber, Aktif Haber, Haberdar, Merkür Haber’de çalışan 31 kişiyi kapsayan bir operasyon yapıldı. Bu operasyon kapsamında gözaltına alınan editörlerden biri olan Volkan Koç beni aradı ve “Nazlı Ilıcak haber oluyor, ünlü isimler haber oluyor, ama bizim gibi popüler olmayan gazeteciler kendilerini anlatabilecek bir mecra bile bulmakta zorlanıyor” dedi.
Bu anlamlı serzeniş üzerine randevulaştık ve gazeteye geldi. Kendisi daha önce çeşitli basın kurumlarında çalışmış sol görüşlü olduğunu belirten bir gazeteci. Adli kontrol uygulamasıyla bırakıldığı için, atılı suçlamaları işlemediğini bildiği ve sadece mesleğini yaptığını belirttiği halde tedirgin.
GÜLEN KİTABI VE ‘SIZINTI’ DERGİSİ ARADILAR
Volkan Koç, gözaltına alınışından itibaren gelişen süreci şöyle anlattı. Polis 22 Temmuz Cuma sabahı saat 06.30’da evine geldiğinde gösterdikleri arama kağıdında, ‘Haber yapmak suretiyle darbeye zemin hazırlamak’ ve ‘FTÖ-PDY örgütüne üye olmak.’ yazıyormuş suçlama olarak.
Arama yaparken kendisine şu soruları sormuşlar, “Fethullah Gülen kitapları var mı?”, “Sızıntı dergisi var mı?” O sabah evleri basılanlar arasında Haberdar’dan Editörler ile Volkan Koç, Muhasebeci İsa Siyi, sitenin teknik işlerinden sorumlu Yasin Yılmaz da varmış.
Polisler Volkan Koç’un evinde yaptıkları arama sonucunda Gülen’e ait bir kitap ya da Gülen Cemaatine ait bir dergi bulamamışlar. Ancak Volkan’ın incelemek üzere aldığı Abdullah Öcalan’ın kitaplarını bulmuşlar. Polis bunun üzerine, “Yasaklı olan varsa el koyarız, yoksa iade ederiz” diye almış Öcalan kitaplarını.
Ardından önce sağlık muayenesine götürülüp, sonra da Vatan Caddesi’nde bulunan Emniyet Müdürlüğü binasına götürülmüşler. Orada Organize Şube Müdürlüğünün nezaretinde kalmışlar. Burada 24 saat kadar kalmışlar. Volkan Koç, gözaltı süreci içinde herhangi bir kaba muamele ile karlılaşmadıklarını belirterek, “Bize nazik davrandılar” dedi.
FUAT AVNİ SORULARI
Ardından cumartesi sabahı saat 06.30’da yeniden sağlık muayenesinden sonra Çağlayan’daki İstanbul Adliyesine getirilmişler. Bu süreçte hepsine ters kelepçe takılmış. Adliye binasındaki nezarete konulmuşlar ve akşama doğru da ifadeleri alınmaya başlanmış. İfadeleri 4-5 ayrı savcı alıyormuş ve aşağı yukarı herkese şu iki soru sorulmuş: “Fuat Avni’nin tweetlerini siteye kim haber olarak girdi?”, “Niye Fuat Avni haberlerini bu kadar çok yaptınız?”
İfadeler alındıktan sonra 23 kişi savcılıktan serbest bırakılırken, 3 kişi tutuklama talebiyle, 5 kişi de adli kontrol uygulaması talebiyle mahkemeye sevk edildi. Mahkeme süreci sonunda 2 kişi tutuklandı, 5 kişi de adli kontrol uygulamasıyla serbest bırakıldı.
Volkan Koç da, çıkarıldığı İstanbul 2. Sulh Ceza Hakimliği tarafından adli kontrol uygulaması ile serbest bırakıldı.
Gazeteciliğe 2009 yılında Taraf gazetesinde başlayan Volkan Koç, ardından T24, Vatan ve Akşam gazetelerinde çalışmış. 2013 yılında İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümünden mezun olan Koç, son olarak da gözaltına alındığı Haberdar’da editör olarak görev yapıyordu.
‘DARBENİN HABERİNİ İLK BEN YAPTIM’
Volkan Koç, avukatı aracılığıyla karşılaştığı suçlamalara itiraz edeceğini belirtirken, darbenin haberini ilk yapan gazeteci olduğunu da ifade ederek yaşadığı haksızlığın üstesinden nasıl gelebileceğinin kaygısını taşıyor.
Ve şöyle diyor: “Tesadüf eseri denk geldiğim askerlerin insanlara ve arabalara saldırdığını görünce videoya çekmeye başladım ve haberini yaptım. Haliyle ilk ben servis ettim bu haberi. Başbakan çıkıp ‘Evet kalkışma var’ diyene kadar kimse bana inanmadı. Hatta bana küfür ve tehdit mesajları atıldı. Ondan sonraki süreçte ise benim ‘FETÖ’cü’ olduğum dedikoduları yayıldı. Hedef gösterme sonrasında işimden ayrıldım. Karakter suikastına uğradım. Bugün işsizim. Sonrasında gözaltı geldi. Serbest kaldım ama uğradığım haksızlık ise cabası! Normal bir ülkede ‘ödüllendirilmem’ gerekirken, ‘darbeye’ zemin hazırlayan bir ‘terörist’ oldum!” Haksız mı?
Evrensel'i Takip Et