20 Temmuz 2016 00:37

Rojava devrimi, yolunu arıyor!

4. Yılında Rojava Devrimi başlıklı dosyamızın 2. gününde, Yusuf Karataş, Rojava devriminin ortaya çıkardığı sonuçları ve önünde duran sorunları yazdı.

Paylaş

Yusuf KARATAŞ

AKP-Erdoğan iktidarı, Suriye’ye müdahale politikalarının öncülüğüne soyunduğunda sadece Esad rejimini devirme hesaplarını yapmıyordu. Aynı zamanda savaş halinde olduğu Kürt hareketine karşı Suriye-Rojava üzerinden yeni bir cephe açarak onu sıkıştırıp etkisizleştirmek istiyordu. Ancak Suriye’de rejimin 3-6 ayda yıkılması hesaplarının tutmaması, süreci tersine çeviren başkaca gelişmelerin de yaşanmasına neden oldu. Geriye dönüp bakıldığında “Suriye’ye müdahale girişimlerinin Türkiye egemenleri için en öngörülemez sonucu nedir?” sorusunun tartışılmaz cevabı Rojava devrimidir. O yüzden Davutoğlu’nun ‘stratejik derinlik’ olarak adlandırdığı ‘yeni Osmanlı’cı Bölgesel liderlik hayallerinin çökmesinden sonra AKP-Erdoğan iktidarı Suriye rejimi ile yeniden ilişki geliştirmenin yollarını ararken bile hedefinde Rojava yer almaktadır.

Öngörülemeyen şey şuydu: Yüzyıl önce-Sykes-Picot ve devamı anlaşmalarla- Kürt coğrafyası dörde bölündükten sonra Kürtler hangi ülkede ulusal hak istemli bir mücadele içine girdilerse karşılarında sadece kendi ülke gericiliklerini değil, bütün bölge gericiliklerini buldular. Ancak Suriye üzerinden süren savaş ve kamplaşma bu durumu değiştirdi. Bu süreç her defasında Kürtlere karşı birleşen Türkiye ve İran’ı karşı karşıya getirmekle kalmadı, Suriye’de rejim ve muhalif güçler arasında bir denge durumu da yarattı. Bu durum Öcalan’ın yıllarca kaldığı ve siyaseten önemli oranda etkilediği Suriye’deki Kürtlerin kendi topraklarını yönetmelerine uygun koşulları yarattı. Kürtler 2012 temmuzunda Kobanê’den başlayarak Rojava kentlerinde yönetimi ele geçirdiklerinde bunun geçici bir durum olduğunu düşünenler çoktu. Ancak PYD öncülüğünde kurulan demokratik yönetim ve YPG’nin geliştirdiği savunma çizgisi sadece bu durumun geçici olmadığını göstermekle kalmadı, Kürtleri Suriye’nin kaderini belirleyecek süreçte stratejik öneme sahip bir güç haline getirdi. Bugün bilindiği gibi hem ABD ve hem de Rusya, Suriye’nin geleceğinde Kürtlerin pozisyonunu göz ardı edemez bir çizgiye geldiler ve dahası Kürtlerle ilişki ve iş birliği yönünde çeşitli adımlar attılar/atıyorlar.

Bugün 4. yılını geride bırakan Rojava devrimi, sadece Suriye-Rojava için değil; bütün bölge halkları için oldukça önemli olan demokratik kazanımlar yarattı. Öte yandan yine bu bölgesel karakterinin de etkisiyle devrimin geçen süre içinde birçok sorunla karşı karşıya kaldığını ve önünde aşılması gereken önemli sorunlar olduğunu da söylemek gerekiyor. Bu bakımdan bugün biriktirdiği kazanımlar ve önüne çıkan sorunlarla savaş coğrafyasının orta yerindeki Rojava devrimi, kendi yolunu arıyor diyebiliriz.
Rojava devriminin ortaya çıkardığı sonuçları ve önünde duran sorunları ana başlıklar halinde özetlemek, geldiği yeri anlamak ve geleceğini tartışmak bakımından önem taşıyor.

1- ROJAVA’DA 3. ÇİZGİ

Her şeyden önce yüz yıldır emperyalistler arasında egemenlik mücadelesine sahne olan bölgede (Ortadoğu’da) Rojava devrimi, halklar için kurtuluş yolunun ancak emperyalizm ve bölge gericiliklerine yedeklenmeyen bir çizgiden geçtiğini gösterdi. Rojava’da “üçüncü çizgi” olarak adlandırılan bu tutum, Kürtlerin Suriye’de egemenlik mücadelesi veren iki kampın dışında kalarak kendi demokratik yönetimlerini kurmalarının yolunu açtı. Kürtler bu tutumları nedeniyle ABD-Batılı emperyalistler ile Türkiye, Katar ve S. Arabistan tarafından desteklenen gruplar tarafından dışlanmakla kalmadılar, bu grupların saldırılarına da maruz kaldılar. Ancak gelinen yerde bu gruplar büyük oranda gücünü/etkisini kaybederken Kürtler, kimsenin göz ardı edemeyeceği önemli bir güç haline geldiler.

2- ROJAVA KANTONLARI HALKLARIN SIĞINAĞI OLDU

Suriye’ye müdahale politikasının mezhepçi bir biçim kazanması, dünyanın dört bir tarafından Suriye’ye cihat için giden radikal İslamcı çetelerin muhalif grupla arasında egemen hale gelmesine yol açtı. ABD-Batılı emperyalistler tarafından desteklenen ÖSO’cu (Özgür Suriye Ordusu) gruplar ya tasfiye oldular ya da IŞİD, Nusra, Ahrar’uş Şam gibi el Kaide ve türevi örgütlere biat ettiler. Mezhepsel gerilimin Irak, Lübnan, Türkiye başta olmak üzere birçok bölge ülkesini etkilediği dikkate alındığında demokratik Kürt kantonları ile radikal İslamcı çeteler arasındaki mücadele, bölgenin geleceği bakımından da önemli bir sorunu çarpıcı bir şekilde gözler önüne serdi. Bölge halkları ya kendilerini mezhepsel fanatizm üzerinden boğazlaşmaya sürükleyecek bir çizgiye teslim olacak ya da her inançtan ve milliyetten halk güçleri olarak birlikte yaşayabilecekleri demokratik-laik bir yol çizecekler. PYD/YPG’nin önce Nusra ve sonra IŞİD ile mücadelesi tam da böylesi bir ayrım üzerine oturuyordu. O yüzden Rojava kantonları bu barbar çetelerin saldırı ve katliamlarından kaçan bütün halkların-toplulukların bir sığınağı oldu. IŞİD barbarlığı karşısında bütün halkların ve inançların bir arada yaşayabileceği demokratik-laik karakteri Kobanê direnişi sırasında Rojava devriminin bütün dünya halklarının sempatisini ve desteğini kazanmasını sağladı.

3- IRAK KÜRTLERİNİN DE ELİ GÜÇLENDİ

3. Rojava devrimi, diğer parçalardaki Kürtler için de önemli sonuçlar doğurdu. Irak’taki mezhepsel gerilimin de bir sonucu olarak Musul’u ele geçiren IŞİD’in, Şengal’de Êzidîleri yeni bir katliam ve göçle karşı karşıya getiren saldırısının püskürtülmesinde YPG önemli bir rol oynadı. Dahası bu tutum, IŞİD’e karşı mücadelede Peşmergelerin de daha aktif bir rol üstlenmesinin yolunu açtı. IŞİD tehdidi, Kerkük başta olmak üzere Kürdistan Federe Yönetimi ile Irak merkezi yönetimi arasında anlaşmazlık konusu olan yerlerin fiili olarak Kürdistan yönetiminin eline geçmesini sağladı. Başka bir deyişle bu süreç, Irak Kürtlerinin de elini güçlendirmiş oldu.

4- ÇELİŞKİLERİ DAHA DA GÖRÜNÜR KILDI

Ancak bu süreç bölgede Kürtlerin öneminin arttırması, daha etkili bir güç olmalarını sağlamasıyla tezat oluşturacak şekilde Kürtlerin kendi içindeki çelişki ve çatışmayı da daha görünür kıldı. Yani Kürtlerin birliğinin en çok tartışıldığı bir dönemde aralarındaki ayrımı derinleştiren bir süreç olarak gelişti. Bu çelişkinin iki temel dinamiğini Öcalan ve Barzani çizgisi-politikası arasındaki ayrım oluşturmaktadır. Barzani, Irak merkezi yönetimiyle arasındaki çelişki/gerilim nedeniyle Türkiye’ye yakın durmakta ve bu temelde Türkiye (AKP ve Erdoğan iktidarı ) ile ekonomik ve siyasi ilişkilerini sürekli geliştiren bir politika izlemektedir. Dahası Güney Kürdistan’ın olası bağımsızlığının buradan geçtiğini düşünmektedir-ki bu ittifakın üstünde yer alan ABD’nin özellikle Irak’ta kendi kurduğu düzeni bozup çıkarlarını tehdit edeceği kaygısıyla bağımsızlığa mesafeli durduğunu belirtmek gerekiyor. Ancak devlet olmasa da birçok devletten daha etkili egemen bir burjuva güç olan Barzani yönetimi, bu ittifaka bağlı olarak Suriye’de Kürtlerin Türkiye destekli gruplarla birlikte davranması gerektiğini savundu ve bu temelde bir tutum geliştirerek Suriye’de kendi çizgisindeki parti-grupları ENKS (Suriye Kürt Ulusal Meclisi) adı altında bir araya getirdi. Ancak Rojava’da denetimin Öcalan çizgisinde olan ve “üçünü çizgi” olarak adlandırdığı demokratik politikayı sürdüren PYD’nin elinde olması, Barzani’nin kendi çizgisindeki grupların siyaset yapmasının engellendiği suçlamalarını yapmasına neden oldu. PYD’nin gücünü kırmak için Rojava çetelerin en ağır saldırılar altınayken Rojava’nın Güney Kürdistan’a açılan Semalka sınır kapısını kapatmaktan bile geri durmadı. Dahası, Şengal’de oynadıkları rolden dolayı YPG/HPG’yle de gerilimi tırmandıran ve onları Güney Kürdistan siyasetine karışmakla itham eden bir çizgi izledi. Ve sonuç olarak bugüne kadar farklı biçimler altında devam eden gerilim ve anlaşmazlıklar bir Kürt konferansı-kongresi yapılması konusunda bütün Kürtlerin hemfikir olduğu bir süreçte bu konferans-kongrenin yapılmasını engelledi/engelliyor.

5- AKP İKTİDARINI ÖCALAN’LA GÖRÜŞME SÜRECİNE ZORLADI

Rojava devriminin Türkiye’deki Kürt sorununun seyri üzerinde dolaysız bir etkisi olduğu/olmaya devam ettiği biliniyor. En başta da belirttiğimiz gibi Türkiye egemenleri için öngörülemeyen bir sonuç olan Rojava devrimi, müdahale politikası açmaza sürüklenen ve giderek sıkışan AKP-Erdoğan iktidarını Öcalan ile görüşme sürecine zorladı. Ancak AKP-Erdoğan iktidarı görüşme sürecini IŞİD ve diğer çeteler üzerinden Rojava kantonlarını yok etmek ve içeride de Kürt hareketini sıkıştırarak kendi çözümüne razı etmek için zaman kazanmaya yönelik bir süreç olarak kullanmaya çalıştı. Fakat IŞİD üzerinden Kobanê’ye yönelik müdahalenin yenilgiye uğratılması ve Kürtlerin içeride de başkanlık başta olmak üzere Erdoğan politikalarına yedeklenmeyi reddetmesi, yeniden savaş ve çatışmaların tırmandırılmasına neden oldu. Sonuç olarak, bugün PYD/YPG’nin öncülüğünde oluşturulan Demokratik Suriye Güçleri (QSD) ABD ve Rusya tarafından resmi muhatap ve Suriye sorununun çözümünde taraf olarak kabul ediliyor. Erdoğan’ın Kürt hareketinin gücünü kırıp başkanlığın yolunu açmak için elini bu kadar hızlı tutmasının nedeni de tam da Rojava’daki gelişmelerin sürdürdüğü politikayı ciddi biçimde kuşatıp sınırlandırmaya devam etmesidir.

6- DEVRİMİN GELECEĞİNE YÖN VERMEK İÇİN ÖNEMLİ ADIMLAR ATILDI

Son bir yıl içinde önce Demokratik Suriye Güçleri ve ardından Demokratik Suriye Meclisinin kurulması Rojava devriminin geleceğine yön vermek bakımından atılan önemli adımlar oldular. Çünkü bu oluşumlar Kürtlerin Kuzey Suriye’deki diğer halklar ve topluluklarla hem askeri olarak ortak mücadele etmesi ve hem de siyaseten ortak bir gelecek kurmasının yolunu açtı. Nitekim Türkiye’nin de baskısıyla PYD’nin Cenevre-3 görüşmelerinden -ki bu görüşmeler bugün tıkanmış durumdadır- dışlanmasından sonra Rojava ve Kuzey Suriye Demokratik Federasyonunun ilanı gerçekleşti. Açıktır ki, Türkiye ve İran başta olmak üzere bölge gericiliklerini rahatsız eden bu ilan, Kürtlerin Rojava devriminin birikimi üzerinden diğer halklar-topluluklarla yollarına devam etmekte ısrar ettiklerini ve Suriye sorununun çözümünde en demokratik çizgide duran güç olmaya devam ettiklerini gösterdi.

7- ABD’NİN HAVADAN DESTEĞİ AVANTAJ OLARAK KULLANILDI

4 yıl önce Kobanê’de başlayan devrim, bugün QSD’nin Mınbiç operasyonu ile devam ediyor. Kürtler, 2014 ekiminden bu yana ABD’nin havadan desteğini IŞİD ve diğer çetelere karşı mücadelede önemli bir avantaj olarak kullandılar. Bilindiği gibi ilk dönemler PYD/YPG’ye mesafeli duran ABD, IŞİD ile mücadele stratejisini açıkladıktan sonra IŞİD’e karşı mücadelede öne çıkan bu güçlere destek vermeye başladı. Ardından ABD, daha önce desteklediği “ılımlı” grupların sahadan silinmiş olmasına ve artık Esad’sız çözümün mümkün olmadığı koşullarda Esad rejimini dengelemek üzere iş birliği yapacağı başka bir güç kalmadığı için bu desteğini sürdürdü. Ancak gelinen yerde Rojava’da geçici üsler kuran ABD’nin bölgede kalıcılaşma ihtimalinin Rojava devrimi için bir risk oluşturduğu, devrimin geleceği bakımından ciddi bir sorun yaratabileceği de göz ardı edilmemelidir. Ancak bu üslerin ne kadar sorun olup olmayacakları ABD’nin ötesinde -ki ABD, elbette kalıcı olmayı isteyecektir- Kürtlerin kamplaşmanın yarattığı denge durumunu daha ne kadar kullanabilecekleri ve ötesinde de Rusya ve Esad yönetiminin Kürtlerin beklentilerine uygun bir çözüme yanaşıp yanaşmayacağı belirleyecektir.

8- MÜCADELE BİRLİKTELİĞİ BELİRLEYİCİ ÖNEMDE

Rojava’da gerici güçleri şaşırtan ama ezilen halklar için umut ışığı yaratan devrim, geçen dört yılın ardından yarattığı deney ve birikimlerden öğrenerek yolunu bulmaya ve ilerlemeye çalışıyor. Ve elbette bölgenin ezilen diğer halklarının bu devrimden öğreneceği çok şey var. Öte yandan elde edilen kazanımların korunup kalıcılaşması ve ilerletilmesi için de diğer halkların dayanışmasına ve mücadeleyi büyütmelerine ihtiyaç olduğu da açıktır. Sonuç olarak sadece Rojava devrimi için değil; bütün bölgede emperyalist müdahalelerin son bulması ve halkların kendi kaderlerini kendilerinin belirlemesi temelinde demokratik barışçıl bir geleceğin kurulması için Türkiye halklarının ve bölgenin ezilen bütün halklarının dayanışma ve mücadele birlikteliği de belirleyici bir önemdedir.

Yarın: Röportaj - DBP Eş Genel Başkan Yardımcısı Seydi Fırat

ÖNCEKİ HABER

Alo 153'ü arayanlara, Erdoğan'ın şarkısı Dombra dinletiliyor

SONRAKİ HABER

Aydın Çubukçu: Dikta tehlikesinin üzeri örtülüyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...