04 Haziran 2016 11:12

İşçi Ayşe’nin hikayesi   

Birçok sorunla uğraşmış, hala da uğraşıyor... Yetmezmiş gibi küçük yaşta doğurduğu üç çocuğunu istediği gibi göremiyor, yanına alamıyor.

Paylaş

Adile DOĞAN
Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği Başkanı

HAKSIZLIĞA KARŞI DURMANIN YOLU NEREDEN GEÇİYOR?
Metal işçisi genç bir kadın Ayşe; Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği’ni birilerinden duymuş, numaramı almış. Telefonda tane tane yaşadıklarını anlatıyor. Henüz 16 yaşındayken kendi memleketlisi biriyle evlenmiş, üç çocuk doğurmuş, çocukluğunu, gençliğini adamış. Birçok sorunla uğraşmış, hala da uğraşıyor... Yetmezmiş gibi küçük yaşta doğurduğu üç çocuğunu istediği gibi göremiyor, yanına alamıyor. 
Yüz yüze görüşüp daha yakından tanımak için evini ziyaret etmek istediğimizi söylediğimde çok memnun oluyor. Bu konuşmayı annesine anlatmış. Annesi de kızının derdine bir çare bulunur diye çok mutlu olmuş. 
Evlerine gittiğimizde Ayşe ve annesi işten yeni gelmişlerdi. Yorgun olmalarına rağmen bizlere ikramda bulunmak için evin içinde koşuşturup durdular. Tanışıp hal hatır sorduktan sonra sohbet kendiliğinden ilerliyor. Ayşe’nin annesi geçim derdini, sıkıntılarını, her şeyin başında gelen yoksulluğun nasıl boynunu büktüğünü anlatmaya başlıyor. Ayşe’nin ailesinde herkes işçi; babası metal işçisi, annesi plastik fabrikasında çalışıyor. Kız kardeşi de yakın zamana kadar kendisiyle aynı fabrikada çalışıyormuş. Erkek kardeşi ise 18 yaşında. ‘İşçi olacaksa da okumuş işçi olsun’ diye meslek lisesine gönderiyorlar. Aynı zamanda bir fabrikada stajyer olarak çalışıyor. 
 

KORUMASI GEREKEN DEVLET AYŞE’Yİ ÇOCUKLARINDAN AYIRDI
Biz Ayşe’nin hikâyesine dönelim. Evlendikten sonra Adapazarı’nın bir köyünde ırgatlık yapıyormuş Ayşe. Çok çalışıyor, yazın topladıkları mahsulle bütün bir kış geçinmeye çalışıyorlarmış. Eşi o evde yokken eve getirdiği başka kadınlarla aldatmış Ayşe’yi. Ayşe de almış çocuklarını doğru babasının evinin yolunu tutmuş. Amca, baba ve diğer akrabalar; “Böyle bir sebepten dolayı yuva yıkılır mı, çocukların var, dön evine” diye onu ikna etmişler. Ayşe ‘çocuklar henüz çok küçük’ diye kabul etmiş. “Belki de doyurulacak boğazları düşündüler, belki de bizim kız gelinliğiyle çıktı kefeniyle girer bu eve dediler” diyor. 
Bunlar yaşanırken kocası Ayşe’nin akrabalarından birini öldürmüş. Bu cinayetle Ayşe için hayat tam bir kâbusa dönmüş. Mahkeme çocuklarını ellerinden almış. Hâkim gerekçe olarak kan davasını göstermiş. “Senin ailenden birileri çocuklara zarar verebilir” demiş ve çocuklarını babaanneye vermiş. Yani Ayşe’yi ve çocukları koruma altına alması gereken devlet, vicdanın olmadığı bir kararla yakmış yüreklerini.
Evden ayrıldığı için cinayetin müsebbibi görülen Ayşe akrabalarınca horlanmış, dışlanmış. Annesi ise hep destek olmuş, yanında durmuş. Biraz toparlandıktan, yaralarını sardıktan sonra çalışmaya başlamış. Uzun süredir metalde çalışıyor. Fabrikada işçilerin sendika getirmeye çalıştıklarını görünce, “Ben de hemen onlarla birlik oldum, çünkü birlikte kazanabiliriz” demiş. 
En büyük derdi göremediği çocukları ve bir de ödenmek zorunda olduğu yığınla borç. Annesi “Ha be kızım, ben alırım çocukları, almaz mıyım, ama kim bakar? Üç çocuk, hepsi de küçük” diyor. Ayşe de bunun farkında, yine de bir gün çocuklarını yanına alacağına inanıyor. Ayşe’nin annesi, “Ben çocuklarım henüz çok küçükken kapıyı üstlerine kitleyip işe giderdim. O gün bugündür çalışıyorum ama yine de iki yakamız bir araya gelmedi” diyor. Bir yıl öne kredi çekip ev almışlar ama ödemekte zorlanıyorlar. 
 

ASLINDA BÜTÜN İŞÇİLER BİRLEŞSE... 
Ayşe “Aslında bütün işçiler birleşse, bak nasıl haklarımızı kazanıyoruz” deyince annesi refleksle sözünü söyleniyor; “Sen birleşince krediyi kim ödeyecek?” Sonra da “Haksızlık çok, işçileri çok kötü koşullarda çalıştırıyorlar. Ama ne edelim, borç çok katlanıyoruz” diye ekliyor. 
Belki yoksulluğa çözüm olur diye AKP’ye oy vermişler. Annesi “Ah biz AKP’ye inandık onlar da bizi tam oturttular kazığa” dedikten sonra gözlerimizin içine bakıyor; ‘Yanlış bir şey mi söyledim?’ diye. Yoksulluğun, baskının, şiddettin daha da artığını kendi yaşamlarından, etraflarından görüyor, biliyorlar. 
Aslında sistemin dayattığı bütün kötü koşulları yaşamış bir işçi ailesinin yaşamının özeti bu. Emekçilerin oylarını aldıktan sonra onlara sırtını dönen sistemi işçiler artık tanıyor. Ancak baskıdan, korkudan ya da birleşmenin nasıl olacağını bilmedikleri için tepkilerini haliyle nereye yönelteceklerini bilmiyorlar. Ayşe ve ailesi bir daha AKP’ye oy vermeyecek. Ayşe kendi fabrikasından ve bir kadın olarak uğradığı bütün haksızlıklardan dolayı dayanışma ve birleşmenin önemini biliyor ve mücadelesine devam edecek. 

ÖNCEKİ HABER

Tekstil işçiliğinden yazarlığa  AYSEL MENTEŞ

SONRAKİ HABER

Tor Demir’de direniş sürüyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa